Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sosyolojik Tahayyül

C. Wright Mills

Sosyolojik Tahayyül Sözleri ve Alıntıları

Sosyolojik Tahayyül sözleri ve alıntılarını, Sosyolojik Tahayyül kitap alıntılarını, Sosyolojik Tahayyül en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bizim çağımız huzursuzluk ve aldırışsızlık çağıdır…”
Sayfa 23
Savaş çıktığında, bir sigorta pazarlamacısı roket atıcısına, bir tezgahtar radarcıya dönüşür; bir kadın dul ve bir çocuk da yetim kalır. Dolayısıyla, her ikisi birlikte ele alınmadan ne bir bireyin yaşamı anlaşılabilir ne de bir toplumun tarihi.
Reklam
"Bizim çağımız huzursuzluk ve aldırışsızlık çağıdır ve bu durum henüz üzerinde akıl yürütmeye ve duyarlılık oluşturmaya müsaade edecek tarzda formüle edilmemiştir. Değerler ve tehditler temelinde tanımlanmış sıkıntılar yerine belirsiz bir huzursuzluğun sancısı; belirgin sorunlar yerine yalnızca bir şeylerin yolunda gitmediğine ilişkin bir tükenmişlik hissi hüküm sürmektedir çoğunlukla. Tehdit edilen değerler de bunları neyin tehdit ettiği de saptanmamıştır; yani sosyal-bilimsel problemler olarak formüle edilmiş olmaları şöyle dursun henüz karar aşamasına bile taşınmamışlardır."
Sayfa 23 - Hil Yayın, Çeviren: Ömer Küçük, Birinci Baskı - Mayıs 2016Kitabı okudu
"Özgürlük insanın salt keyfine göre hareket etmesi değildir; yalnızca belirlenmiş alternatifler arasında tercih yapma fırsatı da değildir. Özgürlük, öncelikle mevcut tercihleri formüle edebilme, onlar üzerinde tartışabilme olanağıdır ve sonra bunlar arasından tercihte bulunabilme olanağı. İşte bu nedenle özgürlük, insan iliş­kilerinde aklın rolü artırılmadan var olamaz..."
Sayfa 228 - Hil Yayın, Çeviren: Ömer Küçük, Birinci Baskı - Mayıs 2016Kitabı okudu
"Gösterişli teoriciler, üst düzey genellemelerden tarihsel ve yapısal bağlamları ilgilendiren somut problemlere asla inmez. Sahici problemlere dönük ciddi bir anlayıştan yoksun olmaları, yazılarında bariz bir gerçekdışılığa yol açar. Bunun sonucunda ortaya çıkan temel nitelik, kavramsal ayrımların keyfi görünen bir şekilde ve bitimsizce çoğaltılmasıdır ki bu da ne anlayışımızı zenginleştirmekte ne de tecrübelerimizi daha anlaşılır kılmaktadır."
Sayfa 52 - Hil Yayın, Çeviren: Ömer Küçük, Birinci Baskı - Mayıs 2016Kitabı okudu
"Derinlik ile laf-ı güzaf arasındaki sınır genellikle ince, hatta tehlikelidir."
Sayfa 286 - Hil Yayın, Çeviren: Ömer Küçük, Birinci Baskı - Mayıs 2016Kitabı okudu
Reklam
Tarihin korkunç şekillenme hızı,insanların kendilerini itibar edilen değerler doğrultusunda konumlandırma yeteneklerini aşıyor artık. Fakat hangi değerlerden söz ediyoruz ki? İnsanlar serinkanlı oldukları zamanlarda bile eski duyumsama ve düşünme tarzlarının çöktüğünü ve yeni başlangıçların da ahlaki açıdan felç edici derecede müphem olduğunu hissetmekte çoğu zaman. Peki,sıradan insanların bu denli ani bir biçimde karşılaştıkları dünyalarla başa çıkamayacaklarını hissetmesinde şaşılacak bir yan var mıdır? Ya içinde yaşadıkları dönemin kendi yaşamları açısından ne anlama geldiğini kavrayamamalarında? Kendi benlikleri müdafaa etmek için bütün bütüne özel hayat alanına çekilmeye çalışırlarken ahlaki yönden gittikçe daha duyarsız hale gelmelerinde? Günümüz insanının kapana kısılmışlık duygusuna sürüklenmesinde şaşılacak bir yan var mıdır? “
Bizim çağımız huzursuzluk ve aldırışsızlık çağıdır...
Sayfa 23
Anlaşılabilirlikten yoksunluğun çalışma konusunun karmaşıklığıyla hemen hemen hiç ilgisi olduğunu sanmıyorum; düşünce derinliğiyle ise hiç ilgisi yoktur. Bu durum neredeyse bütünüyle akademik yazarın kendi statüsü hususunda yaşadığı birtakım kafa karışıklıklarıyla ilgilidir.
Sayfa 281 - HilKitabı okudu
Sömürgeler özgürleşti, emperyalizmin yeni ve daha zor görülebilen biçimleri yerleşti.
Sayfa 14
Reklam
" 'Devletler' hiç de Emerson'un inandığı gibi zorunlu olarak 'insanın ahlaki kimliğinde temellenmez.' Böyle bir şeye inanmak, devletlerin ortaya çıkış nedenlerini onların meşrulaştırmalarıyla karıştırmak olurdu. Bir toplumdaki insanların sahip olduğu ahlaki kimlikler, ekseriyetle kurumları yönetenlerin kendi sembollerini başarıyla tekelleştirmesi ya da zorla benimsetmesi olgusuna dayanmaktadır."
Sayfa 57 - Hil Yayın, Çeviren: Ömer Küçük, Birinci Baskı - Mayıs 2016Kitabı okudu
"Gösterişli teoriciler sözdizimsel ilişkilerle o denli meşgul, anlambilimsel göndermeler konusunda o denli tahayyül yoksunu ve kendilerini yüksek soyutlama düzeylerine hapsetmekte o denli katılar ki oluşturdukları 'tipoloji'ler -ve onları oluşturma usulleri- eldeki sorunları sistemlice -yani açık ve düzenli bir biçimde- tanımlamaktan ve onları çözüme kavuşturma çabalarımıza rehberlik etmekten ziyade yavan Kavram oyunları gibi görünüyor."
Sayfa 52 - Hil Yayın, Çeviren: Ömer Küçük, Birinci Baskı - Mayıs 2016Kitabı okudu
“ Çağımızda ‘insan doğası’ denen şeyin sınırlarının korkutucu biçimde geniş olduğunu öğrenmeye başladık.”
İlginin merkezine çocuk işçiliği değil çocuk kitapları, yoksulluk değil kitlesel boş zaman yerleşmiştir.
Sayfa 24
“Metropol denen bu göz kamaştırıcı ucubeyle ne yapmalı?”
146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.