Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1. Cilt

Söyleşiler ve Konuşmalar

Halil İnalcık

Söyleşiler ve Konuşmalar Gönderileri

Söyleşiler ve Konuşmalar kitaplarını, Söyleşiler ve Konuşmalar sözleri ve alıntılarını, Söyleşiler ve Konuşmalar yazarlarını, Söyleşiler ve Konuşmalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Literatür Dergisi Söyleşi/2005
Bir tarihi İslam var. Hatta ben, Atatürk'ü tarihi İslam içinde izah ediyorum. Çünkü tasavvur edin. Atatürk çıkmasaydı bugün Batı Anadolu'da Yunanistan ve Rumlar, Doğu'da Ermeniler olacaktı. Yani Atatürk ortaya çıktığı zaman, Anadolu halkı şöyle düşündü: "Milli önder bizim dinimizi, şerefimizi kurtardı." "Halaskar" diyorlardı onun için, yani "kurtarıcı". Onu gazi olarak bağırlarına bastılar. Atatürk'ün bağımsızlık hareketi tarihi İslam içinde açıklanabilir. Ne olacaktık? O gelmeseydi Müslüman Anadolu yok olacaktı. Lord Curzon şöyle diyor Lozan'da. "Türker" diyor, "göçebelik, harpten ve öldürmekten başka bir şey bilmezler; bunları Anadolu'dan atmak lazım."
Sayfa 73
Halime Kökçe: Türkiye genç nüfusa sahip bir ülke. Fakat gençlerimiz tarihten pek hoşlanmıyor. Sizce neden? Halil İnalcık: Aslında tarihin yorumlanması, tarih bilgisi belli sosyal gelişmelerin ve anlayışların etkisi altındadır. Her devirde tarih başka türlü yorumlanır.
Sayfa 91
Reklam
Bugün bu olayı yaşayınca aklıma yakın dostum Paul Wittek geldi. Bir gün Wittek bana bir makale gösterdi. "Bu makale olmamış, hiçbir işe yaramaz" dedi. Bana yazıda unutulmuş olan bir virgülü işaret etti."Burada virgül eksik" dedi.
Sayfa 247
"Bizim karşımızda Batı dünyası var, Batı dünyasının metotlarıyla tamamen objektif yazmak zorundayız. Aksi halde, çok kıymetli neticelere vardığınızı kabul ettiremezsiniz. Batının metotlarıyla, objektif bir şekilde yazmak lazım ki bizim tarihimiz de büyük bir tarih, bir şey uydurmaya, müdafaa etmeye ihtiyacımız yok, aksine batılıların hatalarını düzeltmiş oluruz."
Sayfa 294 - Profil YayınlarıKitabı okudu
Üniversitede paye alan herkes bilim insanı olamaz; beklemeyin, zorlayamazsınız; araştırma heyecanını duyan, metodik araştırma zevkini almış birkaç üstün zekâ ayrıcalıklı bir düzeye erişecek, gerçek bilim insanı olacaktır; Prof. Dr. olunca çoğu insan idare ve otoritenin çekiciliğine kapılır, bu bir mizaç sorunudur. Bilim insanı nâdir koşullarda nâdir yetişen bir çiçektir.
Sayfa 193
"Demek ki bizim kendimize ait 1000 senelik geleneklerimizden alacağımız bir ahlak temeli var. Bunu yeni şartlara göre, toplumumuzu insani bir seviyede tutmak için aynı prensipleri devam ettirmeliyiz. Bugünkü şartlara uydurabilirsek temel prensipler hala geçerli olur."
Sayfa 53
Reklam
"İstiklalin yolu ekonomiden geçer. Bu doğru, ama kuvvetli ve büyük bir devlet olmanın yolu da yüksek teknolojiye sahip olmakla ilgilidir. Bu da üniversitelere, eğitime yaptığımız yatırımla doğrudan alakalı. Maalesef üniversitelerimiz çok zayıf. Doğru dürüst kütüphaneleri yok. Kitap bile alamıyorlar. Amerika'yı Amerika yapan, kütüphaneleri ve üniversiteleridir. Devamlı olarak dışarıdan beyin çekiyorlar. Her büyük devlet diğer devletleri etkisi altına almaya çalışır."
Sayfa 96
"...Ortadoğu'daki Batı devletlerinin ve bilhassa Amerika'nın varlığı, 19. yüzyıldaki İngiliz emperyalizminin devamıdır bence."
Sayfa 324
"Şu gerçeği daima hatırda tutmalı: Bizans günlerinden beri Patriklik daima siyaset içinde olmuştur. Yunanistan'da bugün de kilise kamuoyu üzerinde en belirleyici role sahiptir. Sıradan Yunanlı için Ortodoks kilisesi, İstanbul ve Patrik, Bizans İmparatorluğu'nun ihyası ideali için asla kaybolmayan semboldür."
Sayfa 213
"18. yüzyılda Batılı kültürleşme, alafrangalık, toplumumuzu ikiye ayıran kültüre bölünmüşlüğünün başlangıcı sayılabilir."
Sayfa 115
Reklam
"Eğer çocuklarımız kendi tarihini bilmezse şahsiyetsiz, kişiliği olmayan bir fert konumuna düşer ve o bir Afrikalı ile yahut bir Amerikalı ile aynı seviyede olabilir."
Sayfa 415
"Eğer biz Osmanlı Arşivlerini kullanılır duruma getirirsek bir Kültür İmparatorluğu kurmuş oluruz."
Sayfa 235
Savurganlık ve irrasyonellik maalesef halkımız arasında da caridir. Türkiye'de devlet, sonsuz tüketim imkanlarına kavuşan bir azınlık, hatta sıradan halk, kredi kartı zihniyeti ile yaşamaktadır. Hiç kimse giderlerini kaynaklarına göre ayarlamıyor, harcamalarını bitmez tükenmez sandığı kredi kartına göre yapıyor, böylece devlet de, birey de borç, faiz, kısır döngüsü içine düşmüş bulunuyor.
Demek ki Osman için o zaman şöyle bir hiyerarşi mevcuttu. Osman, Kastamonu beylerbeyine, o da Selçuklu sultanına, Sultan da İran'daki İlhan'a bağımlı idi. Siyasi otorite bu bağımlılık zinciri içinde meşruluk kazanırdı.
Sayfa 275 - Profil
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.