Türkçe Üzerine Mülahazalar 1

Söyleyen Bilmez Bilenler Söylemez

Lütfi Özaydın

Söyleyen Bilmez Bilenler Söylemez Sözleri ve Alıntıları

Söyleyen Bilmez Bilenler Söylemez sözleri ve alıntılarını, Söyleyen Bilmez Bilenler Söylemez kitap alıntılarını, Söyleyen Bilmez Bilenler Söylemez en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allahu a'lem-ellam..
Başta Yozgat olmak üzere Tokat, Sivas, Kırşehir, Amasya vilâyetleri ve civarlarında "ellam" veya "ellaham" diye çok sık olarak söylenen bir tabir vardır. Birisi sorar diğerine: "Baban evde mi?" Diğeri de cevap verir: "Ellam evde". Her ne kadar "ihtimal" ifade ediyor gibi anlaşılsa da durum hiç de öyle değildir. Bu cevabı" الله اعلم(Allahu a'lem) Allah daha iyi bilir evde" manasında anlamak gerekir, çünkü Türkiye'de Müslüman bir millet yaşıyor. Onların itikad esaslarından biri de "gaybı sadece Allah'ın bildiği" inancıdır. Mu'minin gayb hakkında konuşurken "inşallah", "Allah'ın izniyle" gibi şart ifadelerini kullanması Kur'an-ı Kerim'in emridir.
Sayfa 66
Müthiş tespit.
... acaba niçin amcanın, dayının, teyzenin, yeğenin, eniştenin, baldızın, kaynananın, baldızın vb. isimleri var da, amca oğlu, hala kızının hususi isimlendirmesi yok? Yani Frenkler gibi "kuzen"e muadil bir kelime pekala ikame edilebilirdi. Edildi de unutuldu mu? Hayır, edilmedi de unutulmadı da." Buna dair bir esas mutlaka vardır!"dedim. ...şöyle bir izahat getirdim: Türkçe'de akrabalara isim tahsisindeki esas, İslâm şeriatıdır, yani Kur'an'dır. Kur'an'da nikahlanmaları yasaklanan akrabalara mahsus isimler vardır Türkçemizde. ... Evlenilmesi helal olan akrabaların bir isimlendirmesi yoktur.
Reklam
Türkçede akrabalara isim tahsisindeki esas, Islâm şeriatidır, yani Kur'an'dır. Kur'an'da nikâhlanmaları yasaklanan akrabalara mahsus isimler vardır Türkçemizde. Ana, baba, kardeş, bacı, dede, nine, oğul, torun, amca, hala, dayı, teyze, yeğen, enişte, baldız, kaynata, kaynana, kayınbirader, gelin, damat. Bütün bunlar şeriatın mü'mine nikâhlanmayı haram kıldığı insanlardır. Bu sebeple Türkçede bu akrabalara ve akraba olmayanlara isim tahsis edilmiştir. Evlenilmesi helâl olan akrabaların bir isimlendirmesi yoktur. Onlara izafetle işaret edilir: Amca oğlu, hala kızı gibi.
Sayfa 53
Demek ki bu Latin alfabesini başımıza musallat edenler ya Türkçenin seslerini Türk olmadıkları için duyamıyorlardı veya dilimizin basit hususiyetlerini bile bilmeyecek kadar cahiller ya da art niyetli olup Türkçenin sonunu getirecek adımları zamanlıca attılar. Daha doğrusu İslam düşmanı idiler; lisanımızın, dolayısı ile milletimizin Kur'an-ı Kerim'le olan bağını kesmek için, sesini, ahengini, musikisini ve havasını yok etmek için bu ameliyyatı yaptılar.
Sayfa 25
Kuran okumayan, Rasulullah'ın hadisleriyle irtibatı olmayanların Türkçeden anlayacakları hiçbir şey yoktur.
Sayfa 82
Reklam
Gayr-i müslim hayatı, her alanda tayin edici hale geldi. Nikâh anlamını yitirdi artık; "karı-koca", "partner" oldu. Evimizin kapısından girdiğimizde "antre"den geçip "hol"e vardığımızda "koridor"daki "portmanto"ya "pardösü"müzü asıp oradan"salon"a varıyor, "konsol"un önündeki aynada "kuaför"de "fön" çektirdiğimiz saçımızın bozulup bozulmadığını "kontrol" ettikten sonra yatak odasına geçip "kravat" ve "pantolon"umuzu çıkarıp "gardrop"a asıyor, "banyo"daki "klozet"i kullanıp "lavabo"da ellerimizi "likit" sabunla "dezenfekte" ettikten sonra "kanepe"ye uzanıp uzaktan "kumanda" ile "panjur"ları kaldırıp "televizyon"u açıyor, "program"ları şöyle bir "zap"ladıktan sonra, "mobil telefon"dan "e-mail"imize bakıp sonra mutfağa geçerek "bonfile", "kola" ve "puding"i mideye indiriyoruz. Pencereden karşıda bulunan "büro" ve "rezidans"ların "tabela"larındaki büyük "punto"larla yazılmış "reklam" "afiş"lerini okuyor...
Sayfa 76
İste-
Allah'tan bağışlama istediğimizde "istiğfar" ederiz, bir yerden haber almak istediğimizde "istihbarat" toplarız, geleceğe dair bir şey arzu ettiğimizde veya beklediğimizde buna "istikbal" deriz, yorulduktan sonra dinlenmek istediğimizde "istirahat" ederiz; bir şeyi konunun dışında tutmak istediğimizde "istisna ederiz, esnaf olup o gün ilk müşteri gelip alışveriş ettiğinde "siftah" istiftah ederiz, bir yeri ele geçirmek istediğimizde "istila" ederiz bir mevkie hâkimiyet kurup orayı elimizde tutmak istediğimizde "istihkam" inşa ederiz ; bir vazifeden affımızı istediğimizde "isti'fa" eder, bir şeyden fayda elde etmek için "istifade" ederiz; bir yön tutturup gayeye vasıl olup orada kaim olmak istediğimizde "istikamet" alırız. Türkçede bu babin vezninde o kadar çok kelime istimal edilir ki hepsinin buraya iktibası ve izahı konuyu uzatır.
Sayfa 47
"Örgen" kelimesi Kur'an okumayı en önemli vazife addeden bir milletin dilinde "urgan"a dönüşmüştür. Şöyle de ifade edebiliriz: Kur'an'da "ö" sesi olmadığı için "urgan" olmuştur. Tıpkı Şair İsmet Özel'in şu ifadesinde olduğu gibi: "Kur'an-ı Kerim'de "ö" sesi olmadığı için Türk'üz."
Sayfa 62
Türkçe Müslümanların dilidir, kelimelerin kısm-ı azamı Kur'an ve sünnet kaynaklıdır, geri kalanlar da Kur'an sesleri ve vezinlerine meyletmiştir.
Sayfa 35
140 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.