Kendimi fazlalık sayıyordum, öyleyse yok olup gitmek gerekiyordu. Sürekli olarak yokedilme cezasına çarptırılmak üzere yargıç önünde bulunan tatsız bir neşelenmeydim ben. Başka deyişle, hükümlüydüm, her an cezam yerine getirilebilirdi. Bununla birlikte, bütün gücümle karşı koyuyordum bu hükme, varoloşumun benim için değerli olduğundan değil, tersine, ona hiç değer vermediğimden karşı koyuyordum: yaşam ne denli saçma ise, ölüm de o denli dayanılmazdır.