Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Spinoza ve Yaratıklar

Ariel Suhamy

Spinoza ve Yaratıklar Sözleri ve Alıntıları

Spinoza ve Yaratıklar sözleri ve alıntılarını, Spinoza ve Yaratıklar kitap alıntılarını, Spinoza ve Yaratıklar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İki Köpek Tutkunun köpekleri “Tutkularımız üzerinde mutlak bir egemenliğimiz yoktur.” Spinoza bu önermesiyle ahlâkçılardan farkını da ortaya koymuş olur. “Stoacılar duygularımızın mutlak biçimde bizim istencimize bağlı olduğunu ve onlara mutlak anlamda hâkim olabileceğimizi düşünüyorlardı. Ne var ki tutkuları bastırmanın ve yönetmenin öyle az
Reklam
İnsan, melek ile hayvan arasında bir yerde ya da ikisinin bir karışımı gibi kavranamaz.
Aşk, bir dış nedenin fikri etrafında dönen bir neşedir.
Spinoza
Hiçbir varlık yapabileceğinden daha azı değildir; varlık daima ve her an yapabileceği kadardır.
MELANKOLİK Keder kötüdür Bir gelenekte anlatıldığına göre, ilk günahından sonra Adem derin bir melankoliye sürüklenerek alıp başını gider ve hayvanlar arasında bir başına yaşamaya başlar. Oysa Spinoza’ya göre, Adem’in melankolisi ve hayvanlar arasında yaşamayı seçmesi, günahın sonucu değil, günahın ta kendisiydi. Kederin dolaylı bir yoldan da olsa iyi olduğu durumlar olabilir; oysa melankoli, “bütün parçaları eşit derecede etkileyen bir keder” olması bakımından mutlak anlamda kötüdür. “Gerçekten, amansız ve kederlendirici batıl inanç dışında hiçbir şey bizim sevinç duymamızı yasaklamaz. Çünkü açlığını, susuzluğunu gidermek melankolisini gidermekten neden daha iyi olsun? Kafamdaki asıl düşünce, vardığım sonuç işte bu: Hiçbir ilah, hiçbir insan -tabii bana karşı bir kıskançlığı yoksa- benim zayıflığıma, talihsizliğime sevinmez; gözyaşlarımıza, iç çekişlerimize, korkularımıza ve zayıf bir ruhun emareleri olan bunlar gibi pek çok duygulanıma erdem yaftasını yapıştırmaz.”
Reklam
Spinoza’nın mührü Adil olmayan insan yanlış anlayan insandır, der Victor Hugo; ama kötülüğü doğasından söküp atmış olan bir felsefede hâlâ kötü olarak tanımlanan bir şey varsa, o da açıklamanın yadsınmasında ve yanlış anlamada ısrar edilmesidir. Bu yanlış anlama çoğu zaman ya bir anlamsızlık ya da bir alçaklıktır: Aptallık ya da fesatlık arasında bir seçim yapmak zorunda kalırız. Yanlış anlamadan temelsiz bir suçlamaya çok hızlı adımlarla geçilir. Yalnızca Tanrı ile içsel bir iletişim kurulabilir; ama bu herkese nasip olmaz: İncil bunun yek bir çarpıcı örneğinden bahseder. İnsan kelimeler ve imgeler olmadan yapamaz; bu yüzden herkes dinin tümel öğretisini kendi imgelemine uydurmalı ve diğerlerinin imgeleminin de kendisininkinden farklı olacağını bilmeli. Öyleyse kendimizi nasıl ifade ettiğimize, başkalarını nasıl dinlediğimizden bile daha fazla dikkat etmeliyiz. Dostluk, ruhların eriyip birbiriyle kaynaşması değil, yargılamanın askıya alınması ve onaylanma beklentisi demektir. Ve bu bence Spinoza’nın mektuplarına mühür olarak bastığı şu düsturu da açıklıyor: caute, yani ihtiyatlılıkla. İhtiyatlılık “bir esaret durumu değildir; tam aksine insan doğasının özgürlüğüdür.”
Mucize diye bir şey gerçekten olsaydı, bu sadece Tanrı’nın olmadığını ıspatlardı.
Sonsuz bir güç kendisini nasıl sınırlandırabilir? Her şeye gücü yeten Tanrı, gücünün yettiği tüm o şeyleri yapmak konusunda kendisini nasıl güçdüz kılabilir?
HELAL Mİ?
Sığırlar Biz sığır değiliz! Tiranların hayali insanların yük hayvanlarına, kendine hiçbir faydası olmayan, sâdece egemenin emirlerine göre düşünen ve eyleyen, kölelikleri için sanki özgürlükleri içinmiş gibi savaşan kölelere dönüştürmektir. Tiranların, insanları sersemletip körü körüne itaat etmeye zorlayan kaygı, utanç ve korku gibi duygulara sıkı sıkıya bağlı sahte bir özgürlük imgesi üretip yaymaları da bu yüzdendir. Neyse ki, bu yalnızca boş bir hülya. Bir türü başka bir türe dönüştürmek olanaksızdır. Tiranlar ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar “insanların kendi doğalarından çıkıp başka bir doğaya bürünmelerini” sağlayamazlar. Masaya ot yemesini, insana havada uçmasını emretmek ne kadar olanaksızsa, insanları gülünç ya da tiksindirici buldukları şeylere saygı duymaya zorlamak da o kadar olanaksızdır. “Kendi yaptıkları yasaları hem çiğnemeleri hem de bu yasaların saygınlığını korumaları da aynı anda hem var olmak hem de varolmamak kadar olanaksızdır. Çünkü “aklın kılavuzluğunda yaşayan insanlar, kendi haklarından insan olmaktan çıkıp sığır gibi muamele görmelerine izin verecek derece asla vazgeçmezler.” Tam tersine, “ifade özgürlüklerinin ellerinden alınması için ne denli uğraşılırsa, onlar o denli inatla direneceklerdir.” Korku sonunda, duygusal taklit yoluyla (kimse yapılan haksızlıkları görmeye dayanamaz) öfkeye dönüşecek ve çokluk, aslında hiçbir zaman tamamen devretmemiş olduğu gücünü yrniden ele geçirecektir.
Reklam
Bir arzu ya da sevgi, başkalarının da onu yaşadığını hayal ettiğimizde daha da güçlenir.
Tanrı’nın zihni sınırlar içine hapsedilemez; biz gökteki köpeğe ıslık çaldığımızda, o da bizim için havlayacaktır.
Bir şey yalnızca doğasının zorunluluğu gereği varsa ve buna göre eyliyorsa özgürdür... İnsana gelince, o özgür doğmaz ama özgürlüğün 'özgür buyruğa değil de özgür zorunluluğa" dayandığını anladığı oranda özgürleşmeyi başarabilir
Aklı harekete geçiren hayret değil, uyuşumların duygulanımsal aktarımı olan neşedir
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.