Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2023

SSCB'de Büyük Terör ve Türk Dünyasına Etkileri

Emre Teğin

SSCB'de Büyük Terör ve Türk Dünyasına Etkileri Gönderileri

SSCB'de Büyük Terör ve Türk Dünyasına Etkileri kitaplarını, SSCB'de Büyük Terör ve Türk Dünyasına Etkileri sözleri ve alıntılarını, SSCB'de Büyük Terör ve Türk Dünyasına Etkileri yazarlarını, SSCB'de Büyük Terör ve Türk Dünyasına Etkileri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lenin;
"Rusya, tek bir ulusal merkezi olan bir devlettir-Büyük Rusya, Büyük Ruslar, kesintisiz olarak geniş bir bölgeyi işgal etmiştir ve sayıları yaklaşık 70.000.000'dur. Devletin kendine özgü özellikleri ilk olarak, smur bölgelerinde yaşayan 'yabancı ırklar (Rus olmayanlar)' toplamda tüm nüfus çoğunluğunun %57sini oluştururlar. İkincisi, bu yabancı ırklara yapılan baskı, komşu ülkelerden çok daha kötüdür. Üçüncü olarak bazı durumlarda sınır bölgelerinde yaşayan ezilen ulusların, hemen sınırın ötesinde daha fazla ulusal bağımsızlığa sahip yurttaşları vardır (Aynı etnisiteye sahip ancak Rusya-İsveç sınırı gibi iki farklı bölgede yaşa yan toplulukları kastetmektedir). Dördüncüsü, kapitalizmin gelişimi ve genel kültür seviyesi, 'yabancı ırkların yaşadığı sınır bölgelerinde merkezden genellikle daha yüksektir. Son olarak Rusya sınırları içerisinde akraba milliyetleri kısmen etkileyen, burjuva devrimlerine ve ulusal hareketlerine yeni başlayan toplumları Asya devletlerinde gözlemlemekteyiz.
Trotski Sürekli Devrim'in özellikle Batı kapitalizminde yıkıma neden olarak Sovyet Rusya'da sosyalizmi kurabilme şansı vereceğini savunurken, Stalin Sovyet Rusya'nın izole şekilde komünizmi oturtabilmesi halinde Batı işçi hareketlerine örnek olacağını, tüm dünyada yalnızca bu şekilde sosyalizmin galip gelebileceğini savunmuş ve bunun için Sovyetlerin dışarıdan bir yardıma ihtiyacı olmadığını belirtmiştir.
Reklam
Stalin etrafında küçük ama Sovyet Rusya içerisinde gücü elinde barındıracak inançlı ve atamalarını kendi yaptığı için de kendisine borçlu bir ekip oluşturmuştur.
Kolektif çiftliklerin başlangıcında gerekli olan kıvılcımı sağlama ve devletleştirme merkezinde uygulanan el koymalar, SSCB içerisindeki diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi Kazakistan'da da plansız ve gelişigüzel gerçekleştirilmiştir. Üstelik merkezde oluşturulan kalkınma planları ve yol haritaları Kazakistan gibi bölgelerde halka doğru aktarılamamıştır. Tam olarak ne ile karşı karşıya kaldığını bilmeyen Kazak halkı iki yola başvurmuştur; birincisi hayvanlarını büyük bir hızla kesip satmak, ikincisi ise hayvanlarıyla birlikte kadim göç rotalarını kullanarak göç etmek. İlk yol Kazakistan'ın mevcut hayvan sürülerinin çoğu zaman telef olması ile sonuçlanmıştır. Bu tutuma SBKP yetkililerinin el koymalar esnasında doldurmaları şartı olan kotalarda eklenince telef olan hayvan sayısında artışlar önlenememiştir. Yetkililer kesilerek teslim alamadıkları hayvanların yerini aslında el koymamaları gereken hayvanları da halktan toplayarak doldurmaya çalışmıştır. İkinci yolda ise göç eden Kazaklar sınırları geçmeye çalışırken ya vurulmuş ya da kendileri sınırı geçmeyi başarsa bile hayvanlarına el konulmuştur. Yani iki yolda da hem hayvan hem de büyük bir insan kaybı yaşanmıştır. Bu durum kolektifleşme sırasında merkez tarafından talep edilen üretim kotalarını dolduracak, ancak henüz tarımda endüstrileşememiş bir bölgenin kullanacağı hayvan ve insan iş gücünü kaybettirecektir.
Sayfa 81 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
kolektifleşme sürecinde el koymalar yalnızca toprakla sınırlı kalmamıştır. Kurulması planlanan kolhoz ve sovhozların ihtiyaçlarını karşılamak ve bölgesel demirbaşların devletleştirilmesi, kolektifleşmenin kapsadığı alandaki taşınır/taşınmaz malları, canlı hayvanları ve diğer metaları da içermiştir. El koymalar özelinde Kazakistan'ın SSCB için sağlayabileceği en önemli ürün elbette et ve et ürünleridir. Kolektifleşme ve el koymalar sonucunda Kazakistan'ın sahip olduğu canlı hayvan sayısı 1931'de %68.518 oranında düşmüştür. Kazakistan'ın eline kalan %31.5'lik kısmın büyük bölümü ise kolektifleşme ve el koymalara karşı direniş esnasında kesilmiş ya da açık bozkırlardan büyük toplama alanlarına getirilen hayvanlar salgın hastalıklarla telef olmuştur. Bu bakımdan neredeyse %70'i hayvancılık veya hayvancılık-tarım ağırlıklı iktisadi yapıya sahip olan Kazak toplumu, elindeki üretim araçlarından yoksun bırakılmıştır. Buna ilaveten kolektifleşme, tahıl üretimi/alımı, direnişler/sabotajlar ve iklimsel etkenlerin de eklenmesiyle kıtlık sürecinin etkisi ve süresine doğrudan etki etmiştir.
Sayfa 79 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
1. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ağırlık merkezini oluşturan kolektifleşme, büyük toprak sahiplerinden toprakların alınarak ortak mülkiyet esasına dayalı biçimde tarımsal üretimin gerçekleştirilmesini ifade etmiştir. SSCB'de kolektifleşme, I. Beş Yıllık Kalkınma Planı esas alınarak Kulakların, yani büyük ve orta ölçekli toprak sahiplerinin, toprakları ellerinden alınarak pay edilmesi, kolhoz ve sovhozlarda endüstriyel yöntemlerle tarım faaliyetlerinin yürütülmesi, kırsalda ise ekonomik ve kültürel bir devrim yaratma düşüncesini esas almıştır.
Sayfa 78 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
1930-1933 yılları arasında dönemin en büyük trajedilerinden birine neden olan Büyük Kıtlık, sayısız can kaybının yaşandığı ve kıtlığa maruz kalanlar adına büyük yaralar açan bir hadise olarak karşımıza çıkmaktadır. Stalin iktidarı ele geçirişi sonrasında Tek Ülkede Devrim ilkesinin alt başlıkları olarak kabul edebileceğimiz bir dizi politikayı
Sayfa 69 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Milliyetler sorununun çözümü hakkında ellerinde bir kullanım kılavuzu olmayan Bolşevikler için bu politikanın belirleyicisi, genel itibarıyla parti liderinin ya da liderliğinin Marksist yorumlamaları içeren öğretileri olmuştur. 1901'den beri konuya ilişkin onlarca makale yazan Lenin, Ekim 1917 Devrimi gerçekleşene kadar temel itibarıyla Marksist teoriye oldukça bağlı kalmıştır. 1. Dünya Savaşı'nın yaşanacağı uluslararası siyasi ortamı iyi sezinleyen Lenin, dönemin tüm komünistlerini sömürülen/ezilen tüm ulusların, eğer isterlerse "kendi kaderini tayin" hakkını koşulsuz olarak tanımaya çağırmış ve bu sayede Marksist teorinin sahasını genişleterek savaş ortamını devrimlerin zemini haline getirmeyi hedeflemiştir.
Sayfa 54 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu