Sometimes the words that are left unspoken are the ones that most needed to be said.
Bazen söylenmeden bırakılan kelimeler en çok söylenmesi gereken kelimelerdir.
“Birbirimiz için doğru olduğumuzu sanmıyorum. Senin tipin değilim.”
Tek kaşımı havaya kaldırarak sordum, “Peki tipim tam olarak nasıl?”
“Bilmem... züppe, zengin sürtüğün teki? Senin gibi burnu havada takım elbiseliye övgüler yağdıracak biri?”
İçimden derin bir kahkaha yükseldi. “Burnu havada takım elbiseli ha?”
“Evet. Kendini beğenmişsin ve insanların üstünde tepinebileceğini sanıyorsun.”
“Şey, şu anda üstüne çıkmak istediğim tek bir insan var Soraya. Her yerinde olmak istiyorum.”
“Sen nasıl böyle pisliğin biri oldun ki?”
“Neden insanlar oldukları gibidir? Bu şekilde doğmuyoruz. Öğrenilen bir şey bu.” “Yani pisliğin biri olmak senin ustalaştığın bir sanat dalı mı?”
“Ben böyleyim çünkü...” Tereddüt ettim. “Çünkü gardımı indirdiğimde kaçınılmaz olarak gelecek saçmalıkla uğraşmak istemiyorum.”
"Her şeyi kontrol etmek için öyle çok uğraşıyorsun ki, bence incinmemek için kasten yanlış insanları seçiyorsun. Şimdi de hiçbir şeyi yapma becerin olmadığına inanmaya başlıyorsun. Kendi yalanlarına inanmaya başlıyorsun."
"Ertesi gün neler olacağını kimse bilemez ama eğer dünya yarın sona erecek olsaydı, senin yanın dışında olmak isteyeceğim hiçbir yer olmazdı. Bu bana bilmem gereken her şeyi söylüyor."
Annem küçükken bize hiç kahve içirmezdi. Fakat ailenin Venedetta kısmı Sicilya'dan gelmeydi. Kupayı tutacak kadar büyüduysen içinin kahveye doldurulması gerektiğini düşünürlerdi.
”Benim ödümü patlatıyorsun Soraya.”
“Aynı şekilde.”
“Ama bilmemi sağlayan şey de tam olarak bu.”
“Neyi bilmeni?”
“Bunun gerçek bir şey olabileceğini.”
Gerçek bir şey.
“Yarın hakkında endişelenmeyi bırakıp sadece bugünün keyfini çıkarmayı öğrenmem gerekiyor,” diye fısıldadım.
Graham elimi dudaklarına doğru kaldırıp öptü. “Ertesi gün neler olacağını kimse bilemez ama dünya yarın sona erecek olsaydı, senin yanın dışında olmak isteyeceğim hiçbir yer olmazdı. Bu bana bilmem gereken her şeyi anlatıyor.”