"Ama burada yeni bir hikâye başlamaktadır, bir insanın adım adım yenilenmesinin, adım adım yeniden doğuşunun, adım adım bir dünyadan diğerine geçişinin, yeni, daha önce hiç bilmediği bir gerçekle tanışmasının hikâyesi. Bu, yeni bir öykünün konusu olabilir, ama bizim bu öykümüz burada bitiyor."
Böyle bitirmişti Suç ve Cezası'nı Dostoyevski; yeni bir başlangıç bırakarak... Suç ve Cezası diye her satıra yazmak istiyorum, bu nasıl aitlik... O doğan tüm duyguların hem yaşayanı hem de yaşatanıydı. Tam tamına aitti tüm kitabın satırlarına. Peki ben neredeydim; ben tüm duygularımla izledim satır aralarını. Açık etttiği tüm duyguları yaşayıp içimde, onu hissettim. Herkestim o kitaptaki herkes belkide. Neden Suç ve Ceza demişti acaba. Bir ihtimâl geliyor aklıma; yeni yaşamın karşılığı ödenecek bir hesapmış. Evet herkes Rodya'dan bahsedecek ve ben onu sevmiş olarak bulacağım. Sahi sayıkladığım tüm o sevgi yaşamını bulmadım mı? Yeniden inşanın sevmekle mümkün olduğunu anlamadım mı! Tüm başlangıçları sevgi oluşturur ve bir kötülük götürür insanı sona. Ah Dovtoyevski! sevgi denilen o kutsi duyguyu nasıl bir yaşamda buldun? Samimi olarak dile getirmeliyim ki; sen içimizdeki katil Raskolnikov'u öldürüp, Sonya'yı seven Rodya'yı yaşattın. Raskolnikov pişman olmamıştı belki, ama kabul ettiği gerçek te pişmanlığa yenik düşecek bir kararlılıkla yapılmamıştı. Pişman olmak için geçti ve yaşamak için sevmekti hakikât...
745.sayfada Rodyanın gördüğü rüya bugünün yıkımıydı, tam olarak bu zamanın görüntüsü vardı. Gelecek mâlum olan hastalık nöbetiydi, tamamıyla histen ve yaşamdan uzak...