Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sümbül Kokusu Gönderileri

Sümbül Kokusu kitaplarını, Sümbül Kokusu sözleri ve alıntılarını, Sümbül Kokusu yazarlarını, Sümbül Kokusu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Memleket, düşünülmemekten, unutulmaktan, savsaklanmaktan bıktı. Ona güvendiğinizi, onu saydığınızı dünya duysun... Sanatlarıyla, müziğiyle, dansıyla, edebiyatıyla, güzellikleriyle, onu dünya görsün. Sevgilinizi bırakıp da ellerin peşinden dolaşmayınız, gönlünüzde sevgilinizin aşkı, kolunuzda sevgilinizin bilekleri olsun!..”
Zayıf efendi, ciddi bir üzüntüyle “Muhibbi”nin ünlü dörtlüğünü usul usul okudu: “Sayılmayız parmak ile Tükenmeyiz kırmak ile Taşramızdan sormak ile Kimse bilmez hâlimizi”
Reklam
"Milletlerin kendi içtenliğine, şiirine, müziğine, resmine, dansına, mimarisine, yemesine, giymesine, kendi yaşam biçiminden, kendi özelli¤inden bir çeşni vermesi inkâr edilebilir mi? Hollanda resmiyle İtalya ressamları bir zevki mi izler? Alman yemekleriyle, Fransız mutfağı bir örnek midir? İsveç edebiyatıyla Japon şiirleri eşit midir? Rusya’daki evlerin biçimiyle, İspanya yapılarının arasında bir fark yok mudur?”
Her memleket, başkalarının yeniliklerini taklitle başladığı düzene, kendisinin eskiliklerini incelemeyle son verir.
Zayıf Efendi, kendi kendine söyleniyordu: “Türkiye yıpranmış, tozlu, ciltsiz ama önemli, yararlı bir kitaptır. Onu okumak, düzeltip basmak için sabır ve merak ister.”
Bunlar, maddi ilerlemeden manevi yükselmeye zaman bulamamışlar.
Reklam
"Tanrının sözüyle, Güneşin iziyle, Batıya gidiyoruz! Batıya gidiyoruz!” şarkısı söylenerek, kona göçe, ağır ağır akmaya ilerlemeye başlandı...
Maddî çıkara önem vermezsin. Para denilen maden parçasına itibar etmezsin. Suçun budur. Savurganlığı, soyluluk gereği sayarsın...
Yırtık poturunla da gururlusun! Mahkûm olsan da hâkimsin! Kendine mal etmekten çok başkasına vermeye eğilimlisin. Düşüncende, kararlısın gibi dirençlisin, sertsin, sertliğinde kabalıktan, bayağılıktan çok yönetme gücü, soyluluk laubaliliği vardır. Öfkeyle yıldırım gibi gürlediğin hâlde, incelikle bir bulut gibi ağlarsın. Saflıkta bir melek, ısrarda bir devsin... Onun için, dünyada eşi bulunmaz bir millet olmuşsun. Düşündüğünde, bir aslan temkiniyle ağır ve sakin duruşundan, kızdığın zamanki kararlılık ve şiddetin anlaşılmaz. Uzun kirpiklerinin altında utangan ve durgun, düşünen iri gözlerin bir kez açımasın; kalın kaşların bir kez çatılmasın; o zaman varlığın, benliğin köpürür, taşar.
Reklam
O akşam lokantada rastladıkları bir gazeteci bunlara demişti ki, Çanakkale savunması, yalnız hilafetin aynı biçimde sürmesi değil, Almanya ve Avusturya-Macaristan'ın da kalıcılığını sağlayacak ve Rusya'nın çöküşünü hazırlayacaktır. Ve tarih, Türkiye'nin önemini o zaman anlayacaktır. İki gün içinde eşyalarını sattılar. Üçüncü gün, pasaportlarını vize ettirmek için konsoloslu¤a başvurduklarında, "Öğrencilerin askerlikleri ertelendi." diyen kâtibin duygusuz gözlerine baktılar. Ve ceketlerinin iliklerine taktıkları bir sümbül çiçeğini derin derin koklayarak ve önlerine bakarak usulca, "Biz gönüllü gidiyoruz!" dediler. 3 fiubat 1918
Ah! Vatan!... "Misk gibi kokusu, canlarda tüter." Güneşi böyle, göğü böyle kokar, değil mi? Yıkıntısı böyle, bayındırı böyle kokar. Sarayı böyle, kulübesi böyle kokar, değil mi? Ancak, bu kutsal bahçe elimizden gidiyor... İstanbul'u kaybediyoruz! Sönmüş, korkunç bir sessizlik...
— Şunu kokla! Kokla Mehmet, dedi. Mehmet Siyavuş, arkadaşlarının perisanlığından, heyecanından ürkmüştü. Yavaşça içini çekti. — Hayır, iyi kokla! Derin kokla! Gözlerini kapayarak kokla! Koklarken, gözlerinin önüne ne geliyor? Neresi geliyor? Söyle! Allah aşkına, bütün ruhunla, bütün nefesinle kokla! Arkadaşlarının yüzüne doğru çiçeği tutuyor, titriyordu. Mehmet Siyavuş: — İstanbul kokusu!