Şüpheden Hakikate

İsmail Çetin

En Beğenilen Şüpheden Hakikate Gönderileri

En Beğenilen Şüpheden Hakikate kitaplarını, en beğenilen Şüpheden Hakikate sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Şüpheden Hakikate yazarlarını, en beğenilen Şüpheden Hakikate yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peygamberlere nazil olan kelâm, Ezeli Kelâm'dır. Allah Teâlâ kula benzemediği gibi, Kelâmı da kulun kelâmına benzemez. Kitab, Sünnet ve icmâ-i Ümmet'le kelâmın tarifi böylece olmuştur. Şer'i şerifin varlığı, O'nun Nefsi Kelâmı'na bağlanmıştır. Kur'ân-ı Hakim'in apaçık olan mu'cizesi, Şer'i şerife kâfidir. Zira Kur'an, mahluk tarafından tasnif ve te'lif edilmiş değildir. Şu kadar ki, tertiblenmesi Peygamber tarafından olmuştur. İmam Eş'ari'nin buyurduğu gibi, Müsâ aleyhisselam, İsâ aleyhisselam ve bizim Peygamberimiz aleyhissaiâtu vesselam, Hâlık'ın ezeli kelâmını işitmişlerdir. Yani Levh-ı Mahfuz'da ve elimizdeki Kur'an, Peygamberimiz'in Kelâm-ı Lafzi'yi tertib ederek bize bildirmiş olduğu kelâm, Nefsi Kelâmı'na delâlet eder. Mezkur kelâmın, harf, lafız, sesten meydana gelmesi, O'nun Nefsi Kelâmı'nın ezeliyetine bir engel teşkil etmez.
1-Allah Teâlâ'nın sıfatlarının kadim olmasından dolayı eserlerinin de kadim olması gerekmez mi? Cevab: Hayır. Çünkü Allah Teâlâ'nın ilim sıfatı maluma bağlıdır. Lakin malumun —mesela zamanında kadim olması lazım gelmez. Çünkü zaman ve mekan, madde olmadan evvel yoktu. Mesela, halktan yani yaratmaktan evvel, bir zaman söz konusu değildir. Şu halde halk ezeli, amma mahluk yani yaratılan sonradan var olmuş, hâdistir. Öyle ise zaman yaratılanla başlar. Nitekim, kişinin doğum tarihi doğmasıyla başlar. Kişi olmadan evvel zamanı da yoktur. Böylece kainat... 2-Mahluktaki adedler, Hâlık Teâlâ'nın her bir sıfatının da adedlenmesini gerektirmez mi? Eğer gerektirirse, sıfatlarının hâdis olması gerekir. Cevab: Hayır. Çünkü Hâlık Teâlâ'nın fiili, mesela yaratması veya yok etmesi, tabii ve mecbüri değil, irâdidir. Bundan dolayı yaratmak sıfatı diğer sıfatlar gibi bir tek ve ezelidir. Şu halde yaratılandaki aded tâbiri ve tebdil, Allan Teâlâ'nın fiilinin ve sıfatının kendisi değildir. Ayrıca mahlukunu adedli yaratması Zâtı'nın da Birtek olmasına delildir.
Reklam
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
92 günde okudu
1. Merhale akaid kitap serisinin bitmesine son bir kitap kala bu kıymetli şaheseri de okuyup bitirmek nasib oldu. Hocamız İsmail Çetin gerçek manada ehil olduğundan bu eserle kalmayıp tüm eserlerini tavsiye ve teşvik ederim. Rabbim şefâatlerine nail eylesin. Amil ve abîd olanlardan etsin. Amîn.
Şüpheden Hakikate
Şüpheden Hakikateİsmail Çetin · Dilara Yayınları · 200810 okunma
İki kâse beraber su verilse Birin almak gibi ol demde atşân Allah Teâlâ'nın İradesi, her mevcudu kuşatmış daimi sıfatıdır. Yani küfür, iman, itaat, isyan, şer ve hayr, O'nun iradesi ve dileğiyle olur. İrade, emrden başkadır. İrade, varlığı ve yokluğu aynı seviyede olan mümkünün, var veya yok edilmesinden birini tercih etmektir. Bazı Ehli Sünnet: “İrade, olabilecek olayları yapmak veya yapmamaktan birini tercih etmektir.” demişlerdir. Allah Teâlâ'nın dilediği olur, dilemediği olmaz, diye Ehli Sünnet ittifak ettiler. Yine ittifaklarıyla, irade yani dilemek; emr ve taleb demek değildir. Ancak irade, yapmak veya yapmamak, iki taraftan birini tercih etmektir. Çünkü tereccühü menfi olanın tercihi mümkündür. Hızır Bey, iradeyi şu temsille ifade etmiştir. Aynı mesafede iki bardak su kendisine uzatılan susamış kimsenin, ikisinden birini tercihen dilemesi ve ona elini uzatmasıdır. Her ne kadar mümkinatta hiçbir şey Allah Teâlâ'nın iradesinin dışında değilse de, O, kulunun küfrüne razı değildir. Allah Teâlâ her şeyin Yaratıcı'sı olduğu gibi her şeyde de iradesi vardır. Ehli Sünnetin dışında kalan zümre hepsi, irade meselesinde şaşkındır. Dolayısıyla bu meselede izaha ihtiyac vardır. (21)
Yani bütün münazaralarda esas ve temel edeb, doğru sözü öğrenmek, o doğruyu doğru olarak bildirmektir. Riyâkarlık, nifak ve yağcılıktan sakınmak şarttır. Karşımdaki kimseyi ikna edeyim değil, ona bir hakikati izah edeyim diye azimde bulunmak gerekir. Bunda, büyük bir vicdana ihtiyac vardır.
Hadis ve ayete binaen, kul neyi dilerse Allah da onu yaratır.(58) Bu ayet-i kerimeyi imla ettiğimiz zamanda, bir hayâli temsil kalbime tahattur etmiştir. Allah'ın ilmi, iradesi ve kudreti benzersizdir. Şu misalde iyice anlaşılmış olacak: Feyz-i İlâhi, Arş-ı A'lâ'nın parlak yüzüne iner. Öbür yüzü ile Arş onu, cismâni ve maddi zerrelere sevkeder.
Reklam
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.