Geldik David Baldacci’nin elimizdeki son romanına. Bu kitapla beraber kendisine veda ediyoruz. Bu okuduğum 5 kitap arasında en çok Mutlak Güç kitabını beğenmiştim. Sonradan okuduklarımda da bu durum değişmedi maalesef.
Öncelikle hayat işte dediğim, hayat standartlarını sorguladığım bir eser oldu bu kitap. Neden? John Fiske, polisliği bırakıp avukat olan biri çünkü kitapta. Gerçekten de iki fiske tokadı hak ediyor yani. Napayım yaşadığım biricik ülkemde en nefret edilen insanlarla bile mecburiyetten, hemen iş bulamama ve şu son 2 yılın getirdiği geçim sıkıntılarına katlanma çaresizliği yüzünden beraber oluyoruz. John’un böyle bir alan değişikliğini rahatça yapması garibime gitti. Kinlendim falan.
Bu karakter aslında kitaba çok fazla değer katıyor şimdi hakkını yemeyelim ama 10 tane karakter de sürekli başrolde olunca kafam karışmadı değil. Hani nerden nereye, kim kimdi derken biraz yoğun geçen bir roman oldu bu. Tabi kitapta verilen o ‘Sır’ ve bizim dedikodu merakımız gene bizi okuttu yani. Peki, sır buna değdi mi? Bence değdi. Keyifli okumalar dilerim. Başka bir yazarda görüşmek dileğiyle..