İnsan koskocaman bir canlı çöplüktür ki, insan denilen bu çöplüğün herhangi bir çöplükten ayrımı, en pis en iğrenç olanının içinde bile, ama içinin ta bilinmeyen bir yerinde, dünyalar değerinde, değer biçilmez değerde bir cevherin bulunmasıdır.Kimi mutlu insanların bu cevheri dışında kaldığından ya da kolayca dışa vurduğundan ya da olanakları bulunduğu için aranıp dışa çıkarıldığından, onlar pırıl pırıl parlar; ama kimilerinin cevheri öyle derinde, derinin de derininde bir yerdedir ki, kimde çıkarılmasına yardım etmediğinden, onlar da cevherleri hiç ışımadan, hiç patlamadan cevherleriyle birlikte ölürler.
«insan koskocaman bir canlı çöplüktür ki, insan denilen bu çöplüğün herhangi bir çöplükten ayrımı, en pis, en iğrenç olanının içinde bile, ama içinin ta bilinmeyen bir yerinde, dünyalar değerinde, değer biçilmez değerde bir cevherin, insanlık cevheri olan cevherin bulunmasıdır. Kimi mutlu insanların bu cevheri dışta kaldığından yada kolayca dışa
İnsan koskocaman bir canlı çöplüktür ki, insan denilen bu çöplüğün herhangi bir çöplükten ayrımı, en pis en iğrenç olanının içinde bile, ama içinin ta bilinmeyen bir yerinde, dünyalar değerinde, değer biçilmez değerde bir cevherin, insanlık cevheri olan cevherin bulunmasıdır.
İnsan koskocaman bir canlı çöplüktür ki, insan denilen bu çöplüğün herhangibir çöplükten ayrımı, en pis en iğrenç olanının içinde bile, ama içinin ta bilinmeyen biyerinde, dünyalar değerinde, değer biçilmez değerde bir cevherin, insanlık cevheri olan cevherin bulunmasıdır. Kimi mutlu insanların bu cevheri dışta kaldığından yada kolayca dışa vurduğundan yada olanakları bulunduğu için aranıp dışa çıkarıldığından, onlar pırıl pırıl parlar; ama kimilerinin cevheri öyle derinde, derinin de derininde bir yerdedir ki, kimse de çıkarılmasına yardım etmediğinden, onlar da cevherleri hiç ışımadan, hiç parlamadan, cevherleriyle birlikte ölürler.
“...insanlık görevimiz, yüzyıllardır denenmiş ama sonuç alınamamış olan tek tek insanların cevherini aramanın tek insanı kurtarmak, daha doğrusu kurtardığını sanmak olsa bile, bunun insanları, bütün insanlığı kurtarmak olmadığını, herkes kurtulmadıkça hiçkimsenin kurtulamayacağını artık anlayarak, her insan cevherinin ışıyacağı koşulda ortamı yaratmaktır.
Hayri arkadaş, salt insan cevheridir ki her insanda ayrı, bambaşka, değişik bir cevherdir; o cevher ne altın, ne platin, ne elmas gibi her yerde aynıdır.”
Ağlıyordu, şimdiye dek hiç ağlamadığı gibi ağlıyordu. Yirmibir yaşında cezaevine sokmuşlardı, şimdi yirmibeş yaşındaydı. O güne dek hiçkimse ona "arkadaş" dememişti. Ona ilk "Hayri Arkadaş" diyen Ragıp Usta'ydı.