Çağdaş Türk Edebiyatının kıymetli isimlerinden olan Ayfer Tunç'un çocukluğuna dayanan gözlem yeteneğini ustaca kullandığı, cinsiyetler arası ve aile içi iletişimin değerlendirildiği bu eserde aşkın, sadakatin, toplum yapısının ve 80'li yılların izlerini sürüyoruz. .
Bir kadın ve bir erkeğin günlüğünden oluşan eser tasarımı açısından da oldukça farklı. Tek sayfa - çift sayfa ayrımı ile iki farklı insanın dilinden okuduğumuz günlükleri, bir ileri bir geri halinde okumak zorunda kalsak da aşkı, aileyi, toksik ilişkileri, yanlış evlilikleri ve toplum karşısındaki iki insanın tutumunu bir uyum içerisinde okumak gayet mümkün.
Birbirlerinden habersiz aynı tarihte günlük tutmaya başlayan ve bir süre sonra birbirlerinin hayatında iz bırakacak olan bir kadın ve bir erkeğin içini döktüğü satırları okurken, "yuva" kavramının insan ruhu üzerindeki etkisi ve önemini tekrar kavramış oldum. Yuvanın dört duvardan önce bir gönülde inşa edildiği gerçeğini yansıtan eseri, yazarla tanışma kitabım olmasına rağmen çok sevdim.
İçten ve yalın anlatımı, bilgi ve deneyimi sayesinde soyut konulara kapsamlı şekilde eğilen yönüyle yazarın üslubunu da takdir etmek isterim. Karmaşık insan ilişkilerinin muazzam anlatımı ile okurda duygu karmaşası yaratan eser ayrıca bu yılın okuduğum son eseri oldu.
Tüm kitap dostlarıma keyifle okunacak kitap dolu bir yıl diliyorum...
Suzan Defter. Güzel bir eseri daha hayatıma katmış olmanın mutluluğunu yaşarken bir yandan da hüzün çöktü içime; sanırım hiç bir zaman büyük ustalar