Bir zamanlar bilgilerin en büyüğüne, kim olduğum ve ne istediğim bilgisine sahiptim. Sonra tahammül etmeyi öğrendim, en iyi bildiğimi, kendimi unuttum.
En çok kalp krizi bu şehirde geçiriliyor, en çok antidepresan bu şehirde kullanılıyor. En çok cinnet, en çok cinayet burada… Kimsenin kimseyi dinleyecek kadar gümanı, havsalası yok. Özüyle mesafesi açılmış kabuklar gibiyiz. İçimizle konuşmayı unuttuğumuz için benliğimizi bulamıyoruz; ve hatırlamaya çalışırken büyük acılar çekiyoruz. Kendisine sağır, kendisine kör kalabalıklarız şimdi. Çünkü bize savaşmayı değil, tahammülü öğrettiler.
Tahammülü tükenmiş insanların romanıdır bu.