Tahrir Vazifeleri 11
İsmet ÖzelEn Eski Tahrir Vazifeleri 11 Sözleri ve Alıntıları
En Eski Tahrir Vazifeleri 11 sözleri ve alıntılarını, en eski Tahrir Vazifeleri 11 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Bu noktada üstada katılmıyorum maalesef
Biz deyince sadece ikimizi kastediyorum: Sen ve ben. Eğer "biz" adını verdiğimiz kavram aşkın birlik sınavından geçmediği halde ortaya çıkmış herhangi bir insan öbeğini, bir camiayı veya bir milleti işaret ediyorsa, bunun topluluk veya sürü aracılığıyla insan oluş değerinin kaybedilişi olduğunu söyleyebiliriz.
Hakikat doğruluğuna güvenme, varlıkta
ve varlıkla itminan bulmadır.
İnned Dine İndallahil İslam
Anlaşılması kolay olmayan yirminci yüzyılda bütün geleneksel dinlere, siyasi olsun, olmasın bütün mistik akımlara karşı savaş açan komünist ideolojiye babalık ettiğini söyledikleri Karl Marx'ın nasıl olup da "Utanmak da devrimci bir duygudur" cümlesini sarfetmiş olduğudur. Demek ki İngiliz siyasi iktisadının, Alman idealizminin, Fransız sosyalizminin çocuğu olan Marx da kendini bir doğru davranış çizgisi arama çabasının içinde hissedince şartlann rasyonel çözümlemesiyle yetinememiş ve yüzünü ister istemez geleneksel dinlerin dinamiklerine çevirmek zorunda kalmış.
"Haya imandandır"
...utanma utandırmayı da beraberinde getirdiğinden; etkinliğe, yaygınlaşmaya dönük bir duygudur.
Bizler, hayatlarında düşünceye, sanata
ve dolayısıyla okuyup yazmaya hatın sayılır bir yer veren kişiler, beğenmiyoruz dünyayı.
Acaba dünyanın insan elinde kazandığı biçimi beğenmediğimiz için mi okuyup yazmaya daldık?
Zihnimizde beklentilere cevap vermeyen bir dünya tasviri yaşadıkça beyhude çırpınışların sonuna ulaşmak mümkün olmaz.
FD
Yaşadığımız günlerde bir globalleşmeden, bir küreselleşmeden sözediliyor. Dediklerine bakılırsa dünya meseleleri artık bölgesel özellikler sınırında kalınarak ele alınamaz. Artık her alanda bir bütüne, yerküre bütününe uygulanabilirlik esastır. Dünyada olup biten herşeyin önünde sonunda herkesin meselesi haline gelme istidadı taşıdığını görebiliyoruz.
FL
Diğer bir gerçek de ekonomik işleyişi itibariyle dünya sisteminin ırk, dil, din farkı gözetmeden insan ilişkilerini türdeş kılmasıdır. Sonuç insanoğlunun kendi elinde çıkma bir hapishaneye kapatıldığını hissetmesine varmıştır.
Yorum
Günümüz zihniyetinin geride bıraktığımız dönemden farkını gösteren ikinci husus insanlar arasındaki bağın yalnızca kurumlar aracılığıyla korunabilmesidir. Öyle ki korunmak istenen her değer adına bir kurum veya örgüt ihdas etmek bir erdem gibi karşılanmakta..
Ama acaba her kaçış bir kurtuluş mudur? Eğer bir kurtuluş arıyorsak, önce şu küreselleşme hapishanesinden kaçıp kurtulmamızın ön şart olduğunu söylüyoruz
Doğru veya yanlış karar hayatının yönünü belirleyecektir. Aslolan doğru veya yanlış karar vermiş olman değil, sadece karar vermendir.
Soru İşaretiyle tefekkür
İçinde yaşadığımız medeniyet bizi kolay
karar verme mecburiyeti altında tutarak karar verme gücümüzü azaltıyor
İnsan olarak davranışlarımızın sınırını
ne bedenimizin, ne de zihnimizin kapasitesi belirliyor. İnsana yaraşır davranışlarımızı ancak karar vererek yani kendimizi bağlı saydığımız bir kültürün esaslarına göre helal ve haram ayrımı yaparak sürdürebiliyoruz.
Neye işmar, Neye hüccet?
Kültür mirasını gözönüne almadan da "insan neyapacağını bilir, insan doğruyu kendi bulur" diye düşündüğümüzde bizi zihnen tanrı, bedenen hayvan konumlan arasında bir bölünmenin beklediği kesin.