Kapı vuruldu. İçeri giren hizmetçi kahve servisini yapıp çıktı.
Masanın üzerindeki tabakasını alan Vahdettin, sigara tuttu.
- İçer misiniz?
Mustafa Kemal, sigarayı aldı:
- Teşekkür ederim!
Sigaraları yaktıktan sonra, kahvelerini yudumladılar.
- Paşa, siz, İstanbul'u da kurtarmış bir komutansınız! Baştan bana sıkıcı gelen bu seyahati sizinle yapmış olmak, şu anda beni memnun ediyor.
Vahdettin çok kibar ve kendinden emin bir şekilde konuşuyordu. Onun ilk defa bu kadar uzun konuşmasına şahit olmuştu. Devleti ellerinde tutan İttihatçılara karşı aradığı destek işte karşısındaydı; yarının padişahı olacak bu zatla iyi ilişkiler kurmak, onun güvenini kazanmak, gözüne her şeyden daha önemli gözüktü. Düşündüğü şeyleri, onun yakınlığını kazanarak gerçekleşirebilirdi. Bu tür düşünceler beynine doldukça heyecanı daha da artıyordu...