Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İttihatçılığın Beyni ve Soykırımın Mimarı

Talat Paşa

Hans-Lukas Kieser

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Talat Paşa, imparatorluk ve ulusu saplantı haline getirmiş emperyal sağcı bir devrimcidir.
Harp esnasında Ziya Gökalp'in İttihat ve Terakki namına neşretmiş olduğu yeni fikirlerde herkes bu yeni fikirleri iyi hazmetmeye başlamış olduğu için bütün İttihatçıların bu yeni ve konkret prensipleri müdafaa etmek üzere Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında toplanması gayet kolay ve tabii bir hadise olmuştu." 1927 tarihli ünlü söylevinde (Nutuk), Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Türk ulusal kurtuluşunun kişi merkezli bir öz anlatısını ya da otobiyografik tarihini kurdu. Bu söylevi dünya savaşı yenilgisinin ardından yaralı ama hâlâ iddialı bir egonun çok daha savunmacı bir yansıması olan Talât'ın anılarının gururlu ve pozitif bir benzeri olarak görebiliriz. Talat da Kemal gibi Türk ulusunun canlanmasına ve kendini kabul ettirmesine fedakarca hizmet ettiğini iddia etmiştir. Kemal'in otobiyografik tarihi, savaş sonrası İstanbul hükümetine karşı Anadolu'daki asilere liderlik etmeye başladığı Mayıs 1919'da başlar;dolayısıyla, isyandan önce ve isyan sırasında İTC'nin ve Talât'ın rolünü tamamen dışarıda bırakır. Bununla birlikte, önemle belirtilmelidir ki, konuşmasında diğer İTC'li seleflere ve eski yoldaşlara karşı yönelttiği ağır eleştirilerden de Talât'ı hariç tutar. Daha sonraları, ne zaman ki konumu dokunulmaz bir nitelik kazanmış ve ne zaman ki eski İTC liderlerinin geri dönüşü ya da örgütlenmesi imkansız bir hal almıştır. Atatürk Jackh'a (Ernest Jackh) göre, o zaman, "başarılarının kayda değer bir ölçüde Talât'ın omuzları üzerinde yükseldiğini samimi olarak beyan edebilmiştir."
Reklam
Birçok Alman, Talât Paşa’yı sadece başarılı bir devlet adamı olarak değil, ayrıca dürüst, kibar ve takdire değer bir insan olarak görürdü
Talât’ın cazibesi bazen huzurundaki kızgın insanları bile teskin eden bir hüzün ile birleşirdi.
Talât'ın Uzun Ömürlü Güçlü Gölgesi Talât'ın İstanbul'dan kaçışının ardından ve Anadolu için 1919-1922'de verilen savaş sırasında yaşanan dramatik kargaşaya rağmen, İtc iktidarı genel olarak değerlendirildiğinde epey sorunsuz bir biçimde yeni başkent Ankara'ya ve yeni güçlü adam Atatürk'e geçti. Meslek olarak üst
İTC Arap alfabesini ( ya da Arnavutlara göre "Türk alfabesi"ni ) kullanmaya devam etmeyi tercih ediyor ve Arapça harflerle yazılan Osmanlı dilinin İslami niteliği baskın bir imparatorluktaki hegemonyasını devam ettirip güçlendirmeyi amaçlıyordu. Arnavutlar Latin harflerini seçerlerse kendilerini İstanbul'dan uzaklaştırmış olacaklardı.
Sayfa 91
Reklam
Ermeniler Osmanlılıklarına sadakatsiz olduklarını göstermişlerdir ve Doğu'da bulunmuş olan her iki ırkın beraber yaşayamayacağının , daha zayıf olanın boyun eğmek durumdan olacağının ayırdında olmalıdır...
Sayfa 263 - HANS HUMANN
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.