Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, kültür meselelerindeki mihveri bilindiği gibi, Yahya Kemal'in "imtidad" , kendisinin "devam" dediği önemli bir anlayıştır. Özellikle Bergson'dan sonra rağbet gören bu zamanın bölünmezliği kuramı Tanpınar'ın da edebiyat ve kültür meselelerindeki duruşuna tesir eder. Onun bu konudaki teklifi kendisinin kullanımıyla "değişerek devam etmek, devam ederek değişmek" şeklindedir. Her şey gibi kültür de bazı değişmeler, gelişmeler gösterecek, yeni hamleler yapacak ama kökten, özden gelen damarları kesmeyecektir.
Milan Kundera'nın roman hakkında şöyle bir sözü vardır: "Romanın ruhu, karmaşıklıkların ruhudur. Her roman okuyucusuna söyler: Durumlar senin düşündüğünden daha karışık."
1901'de doğmak, 7 yaşında Meşrutiyet'i, 13 yaşından 18 yaşına seferberliği yani ilk büyük dünya savaşını; hemen ardından Mütakere ve Mücadele yıllarını idrak, yine hemen sonra bir devletin küllerinden doğan yeni bir devletin ilk genç neslinin ıstıraplarını paylaşmak demektir.
Tanpınar, Türk kültür, edebiyat ve düşünce hayatında hangi boşluğu doldurmuştur? Gelmeseydi, yazmasaydı bugün nelerden mahrum kalacaktık?
İlk cevap "Tanpınar cümlesi ve Tanpınar Türkçesi"dir.