Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

18.yy Fransız Aydınlanmasında D’Hollbach Sistemi

Tanrı ile Kavga

Mehmet Fatih Doğrucan

Tanrı ile Kavga Gönderileri

Tanrı ile Kavga kitaplarını, Tanrı ile Kavga sözleri ve alıntılarını, Tanrı ile Kavga yazarlarını, Tanrı ile Kavga yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
226 syf.
6/10 puan verdi
Birçok kişiye, terime, akıma referans vermesi nedeniyle felsefe bilgisi olmayanların kolay kavrayamayacağı bir eser ortya konulmuş. Konuyu ele alış ve anlatım tarzı okumayı zorlaştırıyor. Özellikle ilk bölümün anlaşılması felsefe altyapısı gerektiriyor.
Tanrı ile Kavga
Tanrı ile KavgaMehmet Fatih Doğrucan · Aygan Yayıncılık · 201713 okunma
Elit sınıf ya da erk esasını elinde bulunduranlar, iktidar sahipleri, toplumun cehaletini, iktidar için kullanmış ve düşünürümüze göre gerçekliğin doğasını, bir takım efsane söylenceleriyle ve hakikati tahrif ederek saptırmışlardır. Bu sebeb ile gerçekliğin doğası ancak ve ancak kendisi ile anlaşılabilir ve başka bir heves, arzu ve istek dolayımından bağımsızdır. Çünkü gerçek mantıkidir ve er ya da geç bir şekilde tecelli edecektir.
Sayfa 135 - Altınordu yayınlarıKitabı okudu
Reklam
18. yy. Fransa’sında Monstesquieu, önemli politik- felsefi isimlerden biri olarak karşımıza çıkar. Ve siyaset felsefesinde temel dönüm noktasını oluşturur. Özgürlük hakkındaki fikirleri sistematiktir ve temelde despotizme karşı durma noktasında şekillenir. 1721 de yayınladığı “Lettres Persanes” (Fars Mektupları) isimli eserinde Fransa’daki politik durumu ve kilise koşullarını eleştirir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin filozofu olan Montesquieu, monarşinin temeline onur kavramını, cumhuriyetin temeline yurttaşlık erdemi kavramını, despotizmin temeline de korku kavramını yerleştirir.
Sayfa 105 - Altınordu yayınlarıKitabı okudu
Antik dünyanın “Ex Nihilo Nihix Ex” yani “hiçten hiç çıkar” biçimindeki düşüncesi sebebiyle varlık alanına dair tanımlanan her şeyi hiçlikten kurtarmanın biricik yolu madde ile ilişkiye sokmak veya tanımlamak anlamına gelmektedir.
Sayfa 48 - Altınordu yayınlarıKitabı okudu
Ölüm rastgele vuruyordu: ne zenginlik ne güç insanı koruyabiliyordu. Her gün her şey yıkılabilirdi.
Sayfa 35 - Altınordu yayınlarıKitabı okudu
Materyalist bir yazar olan Paul nizan, Epicuros’un yaşadığı dönemi incelerken, Fatalizmin başlangıcına şöyle bir yargı ile yaklaşmaktadır; “Sürgünün, ihbarların, ölümün, yoksunluğun tehdit ettiği yaşamda korkunç bir belirsizlik egemendi. Kışkırtmalar, cinayetler bu umutsuz dünyanın, korkunç siyasal yöntemleriydiler. Ölüm rastgele vuruyordu: ne zenginlik ne güç insanı koruyabiliyordu. Her gün her şey yıkılabilirdi. Bu yüzden bir yazgı kültü buldular, dualarını yazgı tanrıçası Tykhe’ye sundular. Dünyayla ilgili bir serüven fikri oluştu.
Sayfa 35 - Altınordu yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Orta çağda, Hristiyanlığın kesin zaferi karşısında fiziksel dünya aşağı görülmüştür. Bu dünyanın gerçek olmadığı (fani dünya) fikri ön plana çıkmış ve başka bir dünya olarak görülen ahiret araştırmaları önem kazanmıştır. Zaten D’Hollbach’ın eleştiri oklarını çeken taraf tam da bu noktada olmuştur. Yani öbür dünya arayışının karşısında, bu dünyanın önemini kaybetmesinden rahatsızlık duymuştur. Doğa sistemi isimli eserinin içerisinde, ahiret fikrini, hayali, aldatıcı olanla özdeşleştirirken, bunun bir korku metaforu olarak rahipler tarafından kullanıldığını ve böylece cehalet ortamı ile önyargının mevcut düzene hakim olduğunu, böylece madde dışı şeylerle ilgilenme sonucu, insanların, doğa hakkında cahil kaldığını belirtir. Böylece bireylerin ve ulusların boynuna geçirilen zincirler sayesinde baskı ve zorbalığın politik olarak kendisini böyle mümkün kıldığı fikrine geçer.
Sayfa 31 - Altınordu yayınlarıKitabı okudu
Çinkü gelecek, yani insanın maruz kaldığı biçimde sonucu belli olan bir yazgıya rağmen öngörülmezlik ise onda temel olarak güvensizlik kavramını oluşturuyordu
Sayfa 41 - altınordu yayınlarıKitabı okudu
İnsanın mutsuzluğu, kendi doğasına uymama ve başka doğalar arama sebebi ile açıklanabilir. Kendi doğası ile yetinmemek eğilimi insanı metafizik bir noktaya ve din fikrine hep taşımıştır. İnsan hep kendi arzusunu aşma arzusunda olmuştur, bunun en büyük sebebi ise gerçeğin doğasına karşın, hayali olanın ve bilinemeyenin aldatıcılığıdır.
Sayfa 196Kitabı okudu