Tanrıya tapınmanın en iyi, en dürüst, en kutsal ve en dindar yolu onlara her zaman dürüst, içten ve masum bir yürekle dua etmektir. İşin doğrusu filozofozlar kadar atalarımız da batıl inançlarla dinsel inançları birbirinden ayırmıştır. Mesela çocukları kendilerinden daha uzun ömürlü olsun diye dua edip kurban kesenlere batıl inançlılar denmiştir. Zamanla akıllıca ve dikkatlice seçerek tekrar etmek fiilinden (Religiosus)" dindar" kelimesi türemiş, batıl inançlı sözcüğü ise olumsuz bir anlama bürünmüştür.
Atalarımız hep en iyi, en yüce derler ve gerçekten en iyi, yani en çok iyilik eden sıfatı en yüceden önce söylenir, çünkü herkese yararlı olmak büyük bir servete sahip olmaktan daha önemli, daha soylu ve kuşkusuz daha güzeldir.
Niçin tanrıların olmadığını söylemekten çekiniyorsun? Cesaretin yok da ondan. Bu konuda halktan değilde tanrılardan korkuyor olsan bile gerçekten oldukça akıllı davranıyorsun. Epicurus tanrıların varlığını yadsıyor ama sırf Atinalıların saldırısına uğramamak için lafta kabul ediyor onları...Epicurus'un Temel İlkeler kitabının ilk deyişi şöyleydi sanırım "Mutlu ve ölümsüz olan bir şeyin ne kendisi sıkıntı çeker ne de bir başkasına sıkıntı verir."
Zamanının en önemli sofisti Abderalı Protogoras kitabına söyle başlamıştı: "Tanrıların ne var olduklarını söyleyebilirim ne de var olmadıklarını" Atinalıların emriyle ülkeden sürüldü, kitapları halkın gözü önünde yakıldı. Bu örnekten hareketle pek çok kişinin böylesine bir düşünceyi açıklama cüretini gösteremediğini düşünüyorum.
Bana Tanrının varlığı veya doğasını sorsan Simonides'in yaptığını yaparım: Tiran Hiero ona bu soruyu sorduğunda bir günlük düşünme süresi istemiş; her seferinde günlerin sayısını iki katına çıkarınca Hiero hayrete düşüp niçin böyle yaptığını sormuş; o da "Çünkü düşündükçe konunun ne kadar belirsiz olduğunu görüyorum,"demiş.
Hangi ulus yada insan soyu, tanrı öğretisi olmasa da doğuştan tanrılarla ilgili bir önbilgiye sahip değildir? Epicurus bu önbilgiye prolepsis der, yani neslelerin zihinde ilk beliren tasarımı.