Hükümdarın oğlu Buda. Babası Buda'dan her şeyi saklar, o dışarı çıkacağı zaman bile etrafı müthiş bir şekilde süslermiş. Hiç somurtan insan olmaması için halkın zorla gülmesini ister. Buda saray bahçesi dışında hayatı görmez. Yani gerçek dünyanın da tıpkı saray hayatı gibi şen şakrak olduğunu hayal eder. Bir gün tesadüfen ve saray muhafızlarının gözünden kaçar şehre girer, girmesiyle dünyası başına yıkılır. Her yerde sarayın tam tersi bir hayat olduğunu, insanlar hiç mutlu olmadığını görür. O günden sonra sarayı terk eder kutsal ışığa doğru gider. Dağları taşları aşar ve felsefesini oluşturur. İşte o felsefe zamanla bir inanç haline gelir....