Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk

Antonin Artaud

En Eski Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk Gönderileri

En Eski Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk kitaplarını, en eski Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk sözleri ve alıntılarını, en eski Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk yazarlarını, en eski Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Artaud, acı çekme deneyiminin kendisine bir şey kazandırdığını, düşünmek eyleminin düşüncelere sahip olmak anlamına gelmediğini ve sahip olduğu düşüncelerin kendisine sadece 'işe henüz başlamadığını' hissettirdiğini derinden bilmektedir. İçinde dolanıp kaldığı ve ciddi bir biçimde acı veren şey de budur zaten. O kendisine rağmen ve çığlıklarının kaynağı olan duygusal bir yanlışlık sonucu, düşünme noktasına dokunmuş gibidir; bu da daha hala düşünmeye muktedir olamamak demektir: Kendi sözcükleriyle 'muktedir olamama', düşünce için önemli gibidir ama düşünceyi acının sonsuz eksikliğine dönüştürür; bu o merkezden hareketle yansıyan ve düşündüğü şeyin fiziksel tözünü tüketen bir eksikliktir ve bütün düzeylerde kendine özgü olanaksızlıklara bölünür.''
Sunuş, Maurice Blanchot.
''Terk edilmiş ve kendi sınırları içinde size güven sağlayan beden artık hissedilmez, buna karşılık insan kendisinden çok sınırsızlığa ait olduğunu hissetmekten büyük bir mutluluk duyar, çünkü kendilik denilen şeyin bu sınırsızlığın başlangıcından doğduğu, yani Sonsuzluktan kaynaklandığı anlaşılır. Köpüklü bir dalga içindeymişiz gibi hissederiz kendimizi ve dört bir yandan çatırdamalar işitilir. Sanki dalağınızdan, karaciğerinizden, yüreğinizden veya akciğerlerinizden bıkmazcasına çıkan şeyler, su ya da gaz olmak arasında tereddüt eden, ama şeyleri çağırıp bir araya gelmelerini emreden bu atmosferde art arda patlayıverirler.''
Peyote etkisi.
Reklam
''Hiç sevinci tanımış mıydım; bu dünyada iç sıkıntısı ya da iyileşmez bir umutsuzlukla ilgisi olmayan bir duygu var olmuş muydu acaba; her gece beni kovalayan yarık şeklinde acıların içi dışında kendimi başka bir yerde bulmuş muydum hiç? Benim için, büyük bir ıstırabın kapısında olmayan bir şey var mıydı? Ve benim o sürekli çarmıha gerilen bedenimden kaçıp kurtulabilen tek bir insan bedeni olsun var mıydı?''
''hep bir hiçlik girişi, hep bu hiçlik girişi: bu oyuk zaman oyuk bir zaman tahtaların arasında kendini tüketen bir tür boşluk insanın gövdesini çağıran hiçlik kırılmış parçalar halinde alınan insan bedeni içerinin şeylerinin öfkesiyle''
Tutugurı
''Çevremdeki insanların, düşünceye dönüştürülen şeyler hakkında yalan söylediklerini göre göre, yani düşüncelere kadar ilerlenebileceğini zanneden bu salakça reddedişi göre göre, sonunda insanı terk edip çekip gitme ihtiyacı duydum; o zaman artık kendi kalbimle, özgürce ilerleyebilecektim; dikkatli bilincim karşısında, devir daim halindeki Mutlaklıktan gelen, omurgalarımı delen ve sonra bir denizin kaşınması sonucu, kalbimin sinir ağlarıma fırlattığı imgelerin heyecanlarını devşiren ve onları yola koyan bu kumaş dalgası kalple ilerleyebilecektim.''
''-Zihnin karanlıklarında ne kadar yükseğe çıkarsam çıkayım, hangi nedenlerle şunun ya da bunun için karar verme durumunda bırakıldığımın farkına varamıyorum hiçbir zaman. - Benimle ben olmayan arasında, henüz bitmemiş, yüzyıllardır devam eden bir savaş var. Hoşlanmadığım aldatıcı şeyler, çoğu kez gerçekten çok daha kuvvetli biçimde baştan çıkarıcı bir dirilikle bilincimi meşgul ediyorlar sanki. Çünkü eğilim benden önce geliyor: Şu ya da bu olma eğilimi, şu ya da bu gibi olma, şuna ya da buna benzeme eğilimi. - İrademin ve Eylemlerimin ve İrademin bilinçaltında, daima ben olmayan şeyle sürdürdüğüm o korkunç savaşın nedenidir bu. - Ama neyin gereği bilincimi seçmeye karar verdiğimi bana kim söyleyecek?''
Reklam
195 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.