Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2015 Aralık

#Tarih Dergi - Sayı 19

#Tarih Dergisi

#Tarih Dergi - Sayı 19 Sözleri ve Alıntıları

#Tarih Dergi - Sayı 19 sözleri ve alıntılarını, #Tarih Dergi - Sayı 19 kitap alıntılarını, #Tarih Dergi - Sayı 19 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tutmayan Tahminler-2
Albert Einstein (1932): Atomdan enerji elde edilebileceğine inanmıyorum. Darryl F. Zanuck (Twentieth Century Fox film stüdyosunun başkanı, 1944): Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecek. İnsanlar her akşam ahşap bir kutuya bakmaktan kısa sürede sıkılacaklar. Sir Harold Spencer Jones (İngiltere Kraliyet Astronomu; Sputnik'in fırlatılmasından 2 hafta önce): Uzay yolculuğu palavradır. Robert Metcalfe (Ethernet'in mucidi, 1995): İnternet hızla şişecek ve bir yıl geçmeden kendi üzerine çökecek.
Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
İkinci bunalım, 1963 Kıbrıs olayları nedeniyle çıktı. Türkiye'nin Kıbrıs'a askerî müdahalede bulunma isteği, ABD Başkanı Johnson'un Başbakan İnönü'ye bir mektup yazarak, Türk ordusunun bir NATO ordusu olduğunu ve bu ordunun Türkiye tarafından ulusal nedenlerle kullanılmasının müttefikliğin sonu olacağını bildirdi. Türkiye o günlerde zaten Avrupa ile bütünleşme politikası güdüyordu. Hem Soğuk Savaş'ın sıcak bir savaşa dönüşmesiyle yaşanacak yıkım, hem de müttefik ABD'nin tehdidi, Türkiye'nin dış politikasında yeni yönelimlerin yolunu açtı. Hemen 1964'de Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin Moskova'yı ziyaret etti. Bu 1939'dan sonraki ilk resmî ziyaretti. Sovyetler de ertesi yıl Türkiye'ye iki resmî ziyaret gerçekleştirdiler. Daha sonra da ticaret ilişkileri sürekli olarak arttırıldı. Ayrıca Sovyetler, demir-çelik ve enerji alanlarında hem finansman hem de teknoloji desteğinde bulundu.
Reklam
Zihniyet tanıdık geliyor mu?
14 Aralık 1950: Demokrat Partili Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri, yurtdışında okuyan ve sol eğilimli olduğu tespit edilen öğrencilerin burslarının kesileceğini ve yurda geri döndürüleceklerini, bakanlıkta da tek bir solcu memur bırakmayacaklarını söyledi.
Tabii başta sözünü ettiğimiz o uydurma tarihi yaratmaya çalışanların bütün bunlara verdikleri sihirli bir yanıt var: kabahat emperyalizmin. Emperyalizm olgusunu kimsenin yadsıdığı yok gerçi. Ama o noktada durup birilerini şeytanlaştırmak, ideologlara özgü bir tembellik veya kolaycılık oluyor. Yıllar önce tanışma şansı bulduğum, büyük Suriyeli düşünür Sadık Celal el-Azm'ın bu bol keseden atan ideologlara verdiği, aslında bu ülkede çok iyi bildiğimiz ama son zamanlarda unutmaya yüz tuttuğumuz yanıtı hatırlatmakta yarar var: "Sömürgeleştirilmek için, önce sömürgeleştirilebilir olmak gerekir".
Sayfa 77 - Ahmet Kuyaş'ın yazısındanKitabı okudu
Belgrad Kuşatması, 22 Temmuz 1456
Yirmi dört yaşındaydı. Ordusunun ileri hatlarının düşman taarruzu karşısında bozgun hâlinde çekilmesine duyduğu öfke çok büyüktü. Yeniçeri ağasına karşı-taarruz emretti. Hasan Ağa, sonucunu bilerek ölümüne doğru atını sürdü. Sonra öyle bir an geldi ki, Sultan, yeniçeri ağasını öldüren süvari ile burun buruna geldi. Büyük İskender hikâyeleri ile büyümüş bu genç "savaşçı kral" için kılıcı ile düşmanını biçmek zor olmadı. Yanındaki iki kişi ile birlikte atının üzerinde muharebenin içine daldı, savaştı. Bu sayede, korkunç bir bozguna uğramak üzere olan 60.000 kişilik ordusu, komutanlarının kaçmadığını ve muharebenin içinde olduğunu görünce toparlandı, taarruzu geri püskürttü.
Sayfa 105Kitabı okudu
1948 seçimleri; Truman: Win!
Ertesi sabah Chicago Daily Tribune gazetesi satışa çıktığında, herkes gülmekten yerlere yattı. Gazete editörleri bir önceki akşam kendilerinden o kadar emindiler ki, "Dewey Truman'ı Yendi" başlığını atıp gazeteyi baskıya yollamaktan çekinmemişlerdi. Başkanın elinde gazeteyle gülerek çektirdiği fotoğraf, hem gazetecilik hem kamuoyu araştırması konusunda önemli bir ders oldu: Gallup son araştırmasını seçimden on beş gün önce yapmış, son iki haftada seçmenlerin eğilimlerinin değişebileceğini gözden kaçırmıştı. Bir daha aynı hatayı tekrarlamadı. Gazete editörleri ise bir olay gerçekleşmeden tahmin üzerine başlık atmamayı öğrendiler. Dipnot: encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:AN... bahsedilen fotoğraf :)
Reklam
...Bundan 160 yıl önceki Kırım Savaşı'nı saymazsak (İngilizler ve Fransızlarla müttefiktik), atalarımız Ruslara karşı son sıcak muharebeyi 304 yıl önce kazanmış (2015'e göre): Prut Savaşı. Sonraki zaman zarfında Rusya bir dünya devleti oldu biz ise "bölgesel güç" havalarında dolaşırken, çok ciddi bölgesel güçlükler içine düştük.
Sayfa 3 - Gürsel Göncü'nün kalemindenKitabı okudu
20 Aralık 1924
Kırkkilise'nin adı, millî kültürümüze aykırı olduğu gerekçesiyle Kırklareli olarak değiştirildi. Meclisin aldığı bu karar, Hıristiyanlığı çağrıştırdığı söylenen birçok yerleşim yerinin adının değiştirilmesinin ilk örneğiydi.
Parfümeri Tarihi
İslam Peygamberinin misk ve amber başta olmak üzere güzel kokular kullanan biri olması, koku kullananlara karşı olumlu yaklaşması, Cuma namazından önce hoş kokular sürünenleri övmesi, Müslüman yaşayışında güzel kokuların kendine yer açmasının sebeplerindendir. Cennet tasvir edilirken birçok kez güzel kokulu miske atıfta bulunulur. Peygamberin evinde de misk, kâfur, amber, ud ağacı kabukları yakılır ve bu suretle çıkan güzel kokulu dumanla evi tütsülenirdi.
Bir roman, bir kitap hiçbir zaman sadece yazılı bir metinden ibaret değildir. Tıpkı diğer sanat eserlerinde olduğu gibi sosyolojik, siyasî ve hatta psikolojik bileşenleri vardır. Yayınevlerine, eleştirmenlere ve okurlara çeşitli etiketlerle yüklenmiş olarak ulaşır. Yazarının kimliği, cinsiyeti, yaşı, daha önce yazdıkları, yaşadıkları, çektiği acılar ya da başından geçmiş ilginç maceralar, giriştiği kişisel ya da siyasî mücadeleler, kamusal alandaki varoluşu, savunduğu düşünceler... Hepsi yapıtla birlikte ulaşır. Tüm bunlara yayınevlerinin ya da yazarların bilinçli olarak tasarladıkları sunum stratejileri de eklenince ortaya karmaşık bir tablo çıkmaktadır.
Sayfa 43 - Murat Gülsoy'un yazısındanKitabı okudu
Reklam
Tutmayan Tahminler
Simon Newcombe (Matematikçi, 1888): Astronomi üzerine bilinmesi mümkün her şeyi bilmeye çok yaklaştık. Lord Kelvin (İngiliz Kraliyet Bilimleri Akademisi, 1899): Radyo teknolojisinin en ufak bir geleceği yok; havadan ağır ve uçabilen makineler asla yapılamaz; X ışınları baştan sona şarlatanlık. Charles H. Duell (ABD Patent ve Marka Dairesi Başkanı, 1899): Artık yeni bir şey yok. İcat edilebilecek her şey edildi. Mareşal Ferdinand Foch (Fransız Orduları Komutanı, 1911): Uçaklar ilginç oyuncaklardır, ancak askerî açıdan hiçbir değerleri yoktur.
Genellikle her geçkin kuşak, kendisinden sonra gelen yeni nesilleri ve ülkeyi "bozulmuş" bulma eğilimindedir ve kendisine bir sorumluluk yüklemez. Cumhuriyet kuşakları, dönemlerinde yaratılan değerleri kalıcı bir toplumsal hafızaya, dokuya işlemiş yaygın bir kültürel yapıya dönüştüremedi. Evet, bu topraklar üzerinde özgürce, bağımsız yaşamak istiyorduk ve bu hakkı savaşarak kazanmıştık ama, sonrasında neyi, nasıl yapacağımızı pek bilemedik. Bilemedikçe de suçu her türlü emperyalizme, "dış düşman"a atarak idare ettik. "Halktan kopuk, elitist" zihniyet, bu süreçte ancak yarım yamalak bir değerler sistemi oluşturabildi ve bu da uzun ömürlü olmadı.
Sayfa 3 - Gürsel Göncü'nün kalemindenKitabı okudu
1954'de Ulusal Kanser Enstitüsü adına W. C. Heuper ne diyordu? "Sigara tiryakiliği ile akciğer kanseri arasındaki ilişki, son derece küçük ve ihmal edilebilir düzeyde." Madem doktordan müsaade var, bir sigara yakıyorum. Oturduğum yerden görebildiğim kadarıyla uzmanlık, bir başına mana ifade etmiyor. Uzmana duyulan saygı, bilgiyi doğrulamaya yetmiyor. Bazen bir kişi, bazen bir kurum, bazen de dünya tümüyle akıldan fikirden firar edebilir. Bu koşullarda, kişisel kuşkuyu terk etmemekte büyük yarar var. Tarihin naklettiği bu hazin sapmaların benzerlerinin şimdi de yaşanmadığını kim iddia edebilir? Galiba bazı uzmanlar. Son 10 yılın küresel iklim felaket raporlarının hazin akıbetine internette bakmanızı öneririm; milyar dolar masraf ve hepsi sıfır, hiç biri tutmadı yapılan tahminlerin: "Bilimle tahmin etmek, adeta ganyan demek: İnsanın da, atın da bahtı olması lazım kazanmak için. Çünkü ne bileceğimizi asla bilemiyoruz."
Sayfa 39 - İnan Aran'ın yazısındanKitabı okudu
Önbilgi, savaşta en çok ihtiyaç duyulan unsurdu. Gerçi Sun Tzu veya Machiavelli gibi "savaş sanatının" eski kuramcıları, bununla düşman hakkında edinilecek somut bilgiyi kastettilerse de, uygulamada komutanlar savaş öncesinde kuşbilicilere (augur) veya müneccimlere danışmaktan vazgeçmedi. Roma ordusundan tavukların yem yeyip yemediğine göre saldırı kararı alınırdı ve orduda bunlara bakmakla görevli "pullarius" denilen kişiler vardı. Komutanların çoğu, işi bu tür kehanetlere bırakmazdı. Ama ordunun morali açısından kutsal tavukların yem yeyip yememesi önemliydi. Bu konudaki anekdotların en ünlüsü şudur: MÖ 249'da Kartaca ve Roma donanmaları Sicilya'daki Drepanum (bugün Trepani) limanı önünde karşılaştılar. Roma komutanı Publius Claudius Pulcher, kutsal tavukların getirtilmesini emretti. Güvertede tavukların kafesi açıldı ama hayvanlar yem yemeyi reddettiler. Bu durumda saldırıya geçilmemesi gerekiyordu. Ama Claudius Pulcher "yemiyorlarsa içsinler!" diye haykırarak tavukların denize atılmasını buyurdu. Elbette sonuç, Romalılar için ağır bir yenilgi oldu.