Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarihin Saklanan Yüzü

Çetin Altan

Tarihin Saklanan Yüzü Gönderileri

Tarihin Saklanan Yüzü kitaplarını, Tarihin Saklanan Yüzü sözleri ve alıntılarını, Tarihin Saklanan Yüzü yazarlarını, Tarihin Saklanan Yüzü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birbirlerine kendilerini anlatmaya çalışırlar, özelliklerini, üzüntülerini, duygularını, huylarını ... Sanki insan kendini tanıyabilirmiş gibi ... Oysa nasıl doğumdan öncesiyle ölümden sonrası , kopkoyu ve kaskatı bir bilinmezse , beşikle mezar arasındaki garip varlığımızı da sandığımız kadar bilme olanağımız yoktur . Hayatımız dahi bir sırdır kendimize .
Sayfa 137Kitabı okudu
259 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitap iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısımda öldürülen sadrazamlar, ikinci kısımda da devrilen padişahlar ve öldürülen şehzadeler anlatılıyor. Osmanlı döneminde, ilki Fatih dönemindeki Candarlı Halil Paşa, sonuncusu da II.Mahmut dönemindeki Benderli Ali Paşa olmak toplamda 44 sadrazam padişah emri ile boğularak öldürülmüş. Ayaklanmalarda
Tarihin Saklanan Yüzü
Tarihin Saklanan YüzüÇetin Altan · Afa Yayınları · 1994124 okunma
Reklam
İsa'dan önce 5. yüzyılda Delfi'deki Apollon tapınağının üstünde ünlü bir yazı vardı: "Kendi kendini tanı." Sokrates 'in ağzından düşüremediği bir sözdü bu. Ne insanlar kendi kendilerini tam tanıyabilirler, ne de toplumlar.
Sayfa 261 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Şayet yazı ve düşünce yaratıcılığı, bizde de geleneksel bir kurumlaşma göstermiş olsaydı, 20. yüzyılın ilk yarısında ne Refik Halit'i yirmi iki yıl sürgünde tutar; ne Nazım'la Kemal Tahir'i on dört yıl hapiste tutar; ne Sabahattin Ali'yi kafasına odun vurarak öldürürdük..
Sayfa 231 - Afa YayınlarıKitabı okudu
On altıncı yüzyıl, Rabelais gibi, Montaigne gibi, Cervantes gibi büyük romancılarla, yazar ve düşünürlerin çıktığı; edebiyatla felsefede Rönesans'ın yıldız yıldız çiçeklendiği bir yüzyıldır.. Bizde ise o yüzyılda saray okumuşları, hangi şehzadeyi padişah yapıp, hangi şehzadeyi kazıklarım diye düzmece mektuplar yazmakla uğraşıyorlardı.
Sayfa 230 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Nasıl doğumdan öncesiyle ölümden sonrası, kopkoyu ve kaskatı bir bilinmezse, beşikle mezar arasındaki garip varlığımızı da sandığımız kadar bilme olanağımız yoktur. Hayatımız dahi bir sırdır kendimize.
Sayfa 137 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Marx, tarihin sürekli çıkar çatışmalarıyla sentezlerinden oluşan ve durmadan değişen dinamik bir yaşam tablosu olduğuna inanır. Onun için de şöyle der: "Geçmişte ne olmuşsa, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur."
Sayfa 77 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Anasının karnından üstün ve önemli bir kişi olarak çıktığına inanmak. Şark erkeğinde vazgeçilmez bir saplantı bu inanç... Böylesi ortak bir inancın kişileri, hangi alanda ve hangi düzeyde olursa olsun ille de "baş", yani "başkalarını yöneten kişi" olmaya layık görüyorlar kendilerini.
Sayfa 64 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Tarihi genellikle bir tiyatro sahnesine benzetirler. Aktörlerinin, aktrislerinin, figüranlarının, sonunun ne olduğunu kendilerinin de bilmedikleri bir oyunu oynadıktan sonra kaybolup gittikleri bir tiyatro sahnesine...
Sayfa 12 - Afa YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı'da Murat'lar
I. Murat iki kardeşi ile bir oğlunu öldürülmüştü. II. Murat amcası Mustafa ile kardeşi küçük Mustafa'yı öldürmüş, öteki kardeşinin de gözlerini çıkartmıştı. Kendisi o zaman 29 yaşındaydı.
Sayfa 222 - İnkılap Yayınları
Reklam
Tahta Çıkan Şehzade ve Kardeşlerinin Akıbeti
Üçüncü Murat'ın ilk yaptığı şey saraydaki beş erkek kardeşini derhal boğdurtmak oldu. Şehzade Süleyman, Şehzade Mustafa, Şehzade Cihangir, Şehzade Abdullah ve Şehzade Osman'ı hemen hemen aynı anda öldürdüler. Ve II. Selim'in saraydan çıkan cenazesini, büyük oğlu tarafından boğdurulmuş beş küçük oğlunun cenazesi izledi.
Sayfa 221 - İnkılap Yayınları
Anasının karnından üstün ve önemli bir kişi olarak çıktı­ğına inanmak. Şark erkeğinde vazgeçilmez bir saplantı bu inanç...
Tarihin zevki de zaten burada. Gerçeğin hasıyla, çarpılmışı arasındaki açıları bulmakta...
Hep düşünmüşümdür, neden bizde kıvılcımlı bir tarih mera­kı yoktur, diye... Okullardaki tarih dersleri, tıpkı edebiyat dersleri gibi, tekdüze, çekimsiz, adeta kalıplaşmış bir cansızlıkta sürdürül­düğü için belki de... Belki de kendi mayamızı, dokumuzu ve yapımızı sereserpe tartışmaktan çekindiğimiz ve kendi kendimizi öven klişe­lerle yetinmeyi yeğlediğimiz için... Tarih de nişanlanılmış bir sevgili gibidir. Yüreğinde onunla durmadan haşır neşir olacak kadar bir sıcaklık duy­muyorsan, kendisine bir iki bayat komplimanla tam sahip ola­mazsın.
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.