Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1890-1894

Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar

Friedrich Engels

Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar Gönderileri

Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar kitaplarını, Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar sözleri ve alıntılarını, Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar yazarlarını, Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu beyefendilerde eksik olan diyalektiktir. Onlar, her zaman, burada yalnızca neden, orada yalnızca sonuç görüyorlar.
İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar, ama, şimdiye dek, ortak bir plana uygun ortak bir iştençle veya hatta açıkça tanımlanmış belirli bir toplumda değil. İstekleri çatışır ve işte bundan dolayıdır ki bütün böyle toplumlar tümleyeni ve belirimi ilinek (accident) olan zorunluluk ile yönetilir.
Reklam
Tarihimizi kendimiz yaparız ama, başta çok belirli önceller ve koşullar altında. Bunlar arasında en sonunda belirleyici olan, ekonomik olanlardır. Ama politik olanlar vb., ve insanların uslarından çıkmayan gelenekler bile belirleyici olmasalar da bir rol oynarlar.
Materyalist tarih anlayışına göre, tarihte en sonun da belirleyici etken, gerçek yaşamın üretimi ve yeniden üretimidir. Marx da ben de bundan daha çoğunu asla ileri sürmedik. Bundan ötürü, herhangi bir kimse bunu ekonomik etken biricik belirleyici etkendir diyerek bozarsa, bu önermeyi anlamsız, soyut, saçma bir söze dönüştürüyor demektir.
İdeoloji, düşünür denen kişinin gerçekten bilinçli olarak bütünlediği bir süreçtir; ama bu, yanlış bilinçli­liktir. Düşünürü iten devindirici güçler ona bilinmez olarak kalır; yoksa bu ideolojik bir süreç olmazdı. Dü­şünür, o yüzden düzmece ve yanılsatan itici güçler im­geler. Çünkü bu, biçimini de içeriğini de salt usavurma­dan, ya kendisinin ya da öncellerinin usavurmasından türettiği ussal bir süreçtir. Düşünür yalnız düşünce gere­ciyle çalışır, o gereci de usavurmayla üretilmiş bir şey olarak alır ve ayrıca, ustan bağımsız, ve daha uzak bir kaynak araştırmaz, gerçekten onun doğal olarak yapma­sı gereken de budur; çünkü, bütün eylemine düşünce aracılık ettiği için, bütün eylem ona sonunda düşünce­ye dayandırılmış görünür.
Sayfa 29 - 1893Kitabı okudu
Bu beyefendilerde eksik olan diyalektiktir. Onlar, her zaman, burada yalnızca neden, orada yalnızca sonuç görüyorlar. Hiç kavramıyorlar ki bu boş bir soyutlama­dır, böyle metafizik kutupsal karşıtlıklar gerçek dünya­da ancak bunalımlar sırasında var olur, ve bütün o engin süreç, karşılıklı etkilerle -ne var ki ekonomik devini­min büyük farkla en güçlü, birincil ve en belirleyici ol­duğu eşitsiz güçlerin etkileşimi biçiminde- ilerler ve bu nedenle her şey ilişkindir (relative) ve hiçbir şey mutlak (absolute) değildir. Onlara kalırsa Hegel hiç ya­şamadı...
Sayfa 27 - 1890Kitabı okudu
Reklam
[...] zaten var olan ve birbiriyle kavgalı sınıflar arasındaki savaşım, hükümet ve muhalefet arasındaki savaşımda, ama gene tersine çevrilmiş, artık dolaysız değil de dolaylı olarak, bir sınıf savaşımı gibi değil de politik ilkeler uğruna bir savaşım gibi yansıtılır ve öyle­sine çarpıtılmıştır ki kökenini kavramak binlerce yılımı­zı almıştır.
Sayfa 23 - 1890Kitabı okudu
Ekonomik, politik ve öbür yansımalar tıpkı insan gözündeki yansımalar gibidir: Tümsek bir mercekten geçerler, dolayısıyla da ters, baş aşağı görünürler. Ama görüntüleyişimizde on­ları yeniden ayakları üstüne bastıran sinir aygıtı, orada yoktur.
Sayfa 19 - 1890Kitabı okudu
[...] tarih öyle bir yolda ilerler ki, son sonuç, her zaman, bireysel birçok istenç arasındaki çatışmalardan doğar; o istençlerin her biri de, birsürü özel yaşam koşulunun ürünüdür. Böylece, bir bileşkeyi -tarihsel olayı- belirleyen, birbiriyle kesi­şen sayısız güçler, o güçlerin oluşturduğu sonsuz bir pa­ralel kenarlar serisi vardır. Bu da tümüyle bilinçsizce ve istençsiz işleyen bir gücün ürünü sayılabilir. Çünkü her bireyin istediği şey başka herkesçe engellenir ve ortaya çıkan hiç kimsenin istemediği bir şeydir. Tarih şimdiye değin işte böyle doğal bir süreç tarzında ilerlemiştir ve kökünde aynı devinim yasalarına uyar. Ama birey is­tençleri, her biri kendi fiziksel yapısı ve dış, son uğrak­ta ekonomik, koşullarca (ya kendi kişisel koşullarınca ya da genel olarak toplumunkilerce) istemeye itildikleri şeye erişemeyip genel bir ortalamada, ortak bir bileşke­de kaynaşırlar; ancak, bundan birey istençlerinin sıfıra eşit oldukları sonucu çıkarılmamak gerekir. Tersine, bi­leşkeye her biri katkıda bulunur ve bileşkede o oranda içerilir.
Sayfa 17 - 1890Kitabı okudu
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.