Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi

Belkıs Temren

Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi Gönderileri

Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi kitaplarını, Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi sözleri ve alıntılarını, Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi yazarlarını, Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
149 syf.
·
Puan vermedi
ezberbozan tespitler veya ifadeler...
“Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi” derken daha çok “Türk Tasavvufu”nu kasteden yazar, kendi deyimiyle “Yaşamlanmış”, “Davranışlara indirgenmiş” ve “Halka mâl olmuş” dediği, öyle ya da böyle bu toplumda, var olan hem de güçlü olarak var olan bir olgudan bahsediyor. Lehte ve aleyhte klişeleşmiş söylemlerden farklı olarak konuya sosyolojik ve antropolojik olarak yaklaşıyor. Teorik ve pratik yönleriyle olumlu ve Bektaşi kültürü ağırlıklı yaklaşımı göze batsa da, yazarın konuyu “yaşanmışlıklar” üzerinden ele alışı resmî söylem bakımından ezber bozucu denilebilecek akademik değerlendirmelerde bulunuyor. Olumsuz örnekleri işlemeden değerlendirmede bulunma vb. eleştirilebilecek yanları bir yana, yaygın olarak yapılan “konuyu yokmuş gibi sayma” tutumuna girmeden ve akademik olarak da eleştiriye açık hale getirme girişimi özellikle toplumsal ve bürokratik açıdan pek cesurca. Yer yer taraflıca da olsa kitabın, övme veya yerme yaklaşımı dışına çıkıp objektif tespitlerde bulunmak isteyenler açısından önemli katkıları olacağını düşünüyorum. Hem değil mi ki, övme-yerme yaklaşımına girmeden, mümkün olduğunca objektif olmak, taşıyacaktır bizi yükseklere...
Tasavvuf Düşüncesinde Demokrasi
Tasavvuf Düşüncesinde DemokrasiBelkıs Temren · Kültür Bakanlığı Yayınları · 19951 okunma
Türk tasavvufunun en belirgin isimleri bunca ünlü iken, onların kurmuş olduğu düşünce ve uygulama yolundan toplumumuzu demokratik kavramlara ulaştırma konusunda yararlanamaz mıyız? İşte, öyle sanıyoruz ki, demokrasi paydasında, Türk tasavvufunun rolü büyük olabilir.
Reklam
Dünya pazarları birleşme, dünya ülkeleri ortak yönetsel düzenlere gitme çabası içindedir. Böyle bir süreç, toplumlar arasında asgari müştereklerin saptanmasının gereğini göstermektedir.
Sayfa 133
İnsanoğlunun çevresine ve kendi kimliğine yönelik arayışlarının sonucu insanı "insan” yapan değerlere ulaşması olmuş. İnsana hizmet etmek amacını gütmüş. İnsana hizmet edilmediği sürece de insan, " insanlık"tan çıkabilir. Toplum bireylerden oluşur, sağlıklı bir toplum için İnsanî değerlerin yaşama geçirildiği bir toplum gerekir. Daha iyi demokrasi arayışı, insanî değerlerin daha yoğunlukta olduğu bir toplumsal yaşam düzeni arayışıdır.
Sayfa 132
yaşadığımız çağda da, insanlık tarihi, insana hizmet amacıyla oluşturulan bilimsel ve teknolojik ilerlemenin amacının unutulup bizatihi kendisinin putlaştırıldığı, yüceltildiği bir dönemin başındadır.
Sayfa 132
Dergahlar toplum içinde halkın tasavvuf düşüncesi açısından eğitilmesinin yanı sıra, toplumda gereksinme duyulan başkaca işlevleri de üstlenerek halka hizmet vermişlerdir. Bu işlevlerin bazılarına aşağıda örnekler verilmiştir. (:) Sosyal Yardım İşlevi; Spor Merkezi İşlevi; Misafirhane işlevi; Güzel Sanatlar Akademisi İşlevi; Ruh ve Beden Sağlığı, Huzur Evleri İşlevi; İslam Dinini Tanıtma Ve Yayma İşlevi; Esnaf Ve Sanatkar Dernekleri İşlevi; Ahlak Ve Ruh Eğitimi Verme İşlevi.
Sayfa 130
Reklam
Kültür tarihimizde, Tasavvuf düşüncesi içinde demokratik kavramlara yer verildiğini görmekleyiz. Onların uygulamalı anlamlarını yaşama geçiren kurumlar ise dergahlar ve tekkeler olmuştur. * (*Dergahlar ve tekkelerin kapatılmalarından kısa size öncesinde, pek çoğunda yozlaşmalar, ana hedeflerinden, yani öz anlamlarından sapmalar bulunduğu tespit edilmiş ve bu nedenle kapatılmaları gerekmiştir. Bu işlevlerine sadık kalanlar, yani yozlaşmamış olanlar yoktur, anlamına gelmemekledir. Arcak, kapatılma kararı günün koşulları gereği yozlaşmışı yozlaşmamıştan seçme ve ayakta tutma olanağını tanımamıştır. Dana sorası kültürünüzün bu zenginliği üzerinde yeterince çalışma yapılamamış olması, önemli işlevleri üstlenmiş olan bu kurumu tümüyle yaşam düzenimizden çıkarmıştır. İşlevler ise sahipsiz kalmıştır. Yerine birşey önerilememiştir. Bu nedenle de, halk arasında, günün koşularına uyarak, gayrı resmi olarak yaşamıştır. Resmen kapalı oldukları için, sürdürdükleri faaliyetlerin öz anlamlarla ne kadar bağlantılı oluğu., hangi amaçlara yöneldiğini ise tespit etmek mümkün olmamaktadır. Sahipsiz kalan işlevi üstlenen herhangi bir kurum da bulunmamaktadır.)
Sayfa 129
demokrasiyi yerleştirmek istiyorsak, önce sosyal demokrasiyi, sonra siyasal demokrasiyi oluşturmak onu sağlam temellere oturtmak ve kalıcı kılmaktır. Sosyal demokrasiyi oluşturmak için ise, kültürümüzün içinde var olan demokratik kavramları yaşatmak, geliştirmeliyiz. Böylece, demokratik kişilikler oluşabilmesi için gerekli zemin oluşacaktır.
Sayfa 128
Hizmet vermenin en önemli başlıklarından birini, eğitim verme oluşturur. Türk tasavvufu da, eğitimi ancak sınırlı bir zümreye, belirli konular dahilinde "öğretim" olarak veren medresenin dışında, geniş halk kitlelerine sadece belirli bilgileri öğretmek şeklinde değil, aynı zamanda yaşam tarzı aşılamak şeklinde en geniş anlamıyla eğilim vermeyi üstlenmiştir. Üstelik de verilen, bireyin anlayışım geliştiren, erdemli insan olma özelliklerini aşılayan bir eğitimdir.
Sayfa 128
Acaba günümüz batılı ülkeleri eşitlik prensibini yeterince gözetebiliyorlar mı? 72 milleti bir görebiliyorlar mı? Yoksa, kültürbenci (etnocentric) davranmaktan henüz kurtulamadılar mı? (..) Çağdaş erdemli toplum idealinde yorumsal olarak bulunan ilkeler, olgusal olarak acaba batılı diye adlandırdığımız ülkelerin kaçında özellikle "başkası" söz konusu olunca uygulanabiliyor?
Sayfa 125
Reklam
(Tasavvuf düşüncesinde) Nasıl bir insan amaçlanmaktadır? sorusunun yanıtı, "insan-ı kamil"dir. Buna yetkin insan, olgun insan da denilmekledir. Bu insan modeli, bugün çağımızın arayışındaki evrensel insan modelidir.
Sayfa 122
“Muhasibi’de nefsin bir tanımını yapmamamız gerekirse, nefis insanın içgüdü mekanizması ve eğilimler toplamına verilen bir ad'dır. İçgüdü mekanizmasının, iç ve dış duyulardan gelen biyolojik ve sosyal nitelikteki etkilerin şekillendirdiği eğilimlerin bütününe verilen bir addır.”* (* Hüseyin Aydın, Muhasibi’nin Tasavvuf Felsefesi, s:83)
Sayfa 120
Nefsini bilen, kendini bilecektir. Diğer bir deyişle, nefsini iradesi altına alabilen, nefsinin bağlılıklarından arınıp, özgür hale gelen insan, kendini bilecektir.
Sayfa 120
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.