Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tasavvuf Tarihi

Alexander Knysh

Sayfa Sayısına Göre Tasavvuf Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Tasavvuf Tarihi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Tasavvuf Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Milâdi on üçüncü yüzyıla doğru, bu ilk zühd toplulukları İslâm âleminin dört bir yanına yayılarak kendilerine özgü erkâna, hayat tarzına, ahlâk ve ådáb anlayışına, eğitim felsefesinin yanı sıra yarı bağımsız iktisadi altyapıya sahip tarikat ismi verilen yeni sosyal müesseseler tesis etmişlerdir.
Bu kitabın amacı, tasavvufun basitçe dünyayı terki içeren bir zühd anlayışından tarikat olarak bilinen resmi ve oldukça hiyerarşik bir kurumsal çerçeve içinde hareket eden oldukça karmaşık bir tâlim dizisine evrilişine ilişkin anlaşılır bir tarihi değerlendirme sunmaktır.
Reklam
Nefsi arındırma ve geliştirmeyi (cihad, mücâhede) hedefleyen yorucu çabalara bazen Arap-Bizans sınır hattında gönüllü askeri hizmet (es-sugûr) eşlik etmiş olup bu yerlere meşhur birçok ilk dönem zâhidi yalın bir hayat ve meşru bir geçim yada duruma bağlı olarak "Allah yolunda" şehitlik arayışıyla yerleşmişlerdir.
Hasan-ı Basri aynı zamanda makbul işler yapmayan valileri şiddet yoluyla azletmeyi (tağyiru'l-münker) uygun görmemiştir.
Hasan-i Basri'yi sonraki sufiler için oldukça cazip kılan diğer bir özellik de, kılı kırk yaran muhaddislerin gözünde Müslüman bir alimin genel değerini belirleyen hadis rivayetinin ihtimam gerektiren standartlarına yönelik göreceli ihmalidir. Kendi sözleri bazen "hadis" olarak yayılmış ve o buna karşı çıkmamıştır.
Bu "mânen fakir" kimseler, sürekli ağlamak suretiyle gelecekteki azaplarını en azından kısmen bağışlaması konusunda Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna mazhar olmayı ummuşlardır. Onların ağlamaları Şenut (Shenoudi), Suriyeli Efrayim, Efesli Yahyâ ve Ninovali İshak gibi çok sayıda Kıpti ve Suriyeli rahibi karakterize eden ilk dönem Hristiyanlığındaki "gözyaşı lütfu" (gratia lacrimarum) kavramıyla şaşırtıcı bir benzerlik arz eder.
Reklam
İbrahim b. Edhem: ''Kim tevbe etmeyi diliyorsa, zalimane işlerini bırakmalı ve halkın arasına karışmaya son vermelidir.''
Sayfa 32 - Ketebe YayınlarıKitabı okuyor
İbnü'l-Mübârek
Bağdat'ta karşılaştığı avare ve derbeder zâhidleri kınamakla kalmamış, ayrıca aktif bir biçimde takipçilerini özellikle ticaret ve zanaatta kârlı işlerle meşgul olmaya teşvik etmiştir. Kendisi de mal varlığını cömertçe ribâtlardaki mücâhidlere harcayan ve Mekke'ye giden yoksul hacılara yardımda bulunan başarılı bir tüccardır."
Kendilerini dinleyenleri ahlâk ve edebe dair meselelerde kadim Müslüman kahramanların ağzından verilen hazır cevaplarla terbiye etmeye hevesli menkibe derleyicileri, Hz. Peygamber dönemine ait kissa ve tefsir materyallerini tahkik etmeyi genelde bir kenara birakmışlardır.
Rabia'nın tarihi açıdan varlığından kuşku duyulmamakla birlikte, hayatı ve düşüncelerine ilişkin hususlar sahih bilgilerden net bir biçimde ayrılması güç çok sayıda efsanede önemli bir yer tutmaktadır.
Reklam
Râbia, kendi ifadesiyle ömür boyu o kişiye adamak şöyle dursun kendisini bir an için dahi Allah'tan ayrı kılacak herhangi bir damat adayına katlanması mümkün değildir. Zira kendisini adamayı düşündüğü yegâne varlık, Cenâb-ı Hak'tır."
Hatta Rabia'ya göre kişinin çocuklarına ve Peygamber'e olan sevgisi yanında cehennem ve şeytana yönelik korkuları, Allah'a ibadet ile onun arasına girmemeleri gerekli dikkat dağıtıcı hususlardır.
Ne bu alemde ne de ahirette insanları Allah'tan uzak tutacak kadar önemli bir şey yoktur. İnsanın dikkatini Allah'tan başka tarafa çeken her şey, felaket olarak addedilmelidir
Paranın gücü
Ebu'l-Havári, Rábia el-Adeviyye ile sıkça karıştırılan Rabia binti İsmail isimli dul bir saliha hanımla evlenmiştir. Rabia'ya zengin kocasından 300.000 dinarlık bir servet miras kalmış ve o da bu parayı Ahmed b. Ebu'l-Havari ve onun zâhid ihvanı için harcamaya karar vermiştir. Bu hanımın örnek takva ve iffetinden etkilenen Ebû Süleyman ed-Dárânî, evlilik bağına yönelik kuvvetli muhalefetine rağmen onların evliliklerini bizzat tebrik etmiştir.
İslâm öncesi Mısır'da zengin bir Hristiyan ruhban geleneğinin varlığı göz önüne alındığında, bunun oluşum aşamasındaki İslâm zühdü üzerinde belli bir tesiri olduğu muhtemel görünmektedir.
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.