Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tayyipgiller Kökeni ve Sınıf Yapısı Cilt I

Nurullah Ankut

Tayyipgiller Kökeni ve Sınıf Yapısı Cilt I Sözleri ve Alıntıları

Tayyipgiller Kökeni ve Sınıf Yapısı Cilt I sözleri ve alıntılarını, Tayyipgiller Kökeni ve Sınıf Yapısı Cilt I kitap alıntılarını, Tayyipgiller Kökeni ve Sınıf Yapısı Cilt I en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tefeci-Bezirgân Sınıfı (Ortaçağcılar) neden ulusal değerlerden yoksundur, ulusal değerlere düşmandır? Bu Antika sınıf, Ortaçağcı olduğu için Ulus-Millet konağını (aşamasını) tanımaz, tanımak istemez. Malum, Ortaçağda uluslar yoktu, ümmet vardı yalnızca. Batı Hıristiyan, Doğu İslam ümmetini oluşturuyordu. Uluslar, kavram ve varlık olarak, kapitalizmle birlikte ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin ürünüdür ulus... Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfı, Antika-kapitalizmöncesi bir sınıf olduğu ve kapitalizm tarafından tahtından indirildiği için, kapitalizmin yarattığı ulusa ve ulusal değerlere karşıdır, düşmandır.
Hiç unutmayalım: ABD ve AB başarılı olursa Kıbrıs da Ege de gider. Sevr gerçekleşir. Türkiye en az üç parçaya bölünür. Onlar güçlü ulus devlet istemezler. Çünkü kendi emperyalist çıkarları karşısında, Direnç Noktaları olarak görürler bunları. Onlar dünyayı gönüllerince yağmalamak istedikleri için yani kendi dev tekellerinin dünyayı istediği gibi soyup soğana çevirmesini istedikleri için güçlü ulus devletlere, yurtseverlere ve tabiî ki de devrimcilere amansız bir şekilde düşmandırlar... Bu gerçeği bugün her namuslu aydın görebilmektedir...
Reklam
ABD EMPERYALIZMI VE HITLER
ABD’nin amacı; dünyanın doğal zenginliklerini yağmalamak, mazlum halkların binbir emekle ürettiği ürünleri yok fiyatına ellerinden almak ve dünya pazarlarını tümüyle ele geçirmek, kendi yüksek teknoloji ürünü mallarını ateş pahasına oralarda satmaktır. Yani dünyayı gönlünce soymak, yağmalamaktır. İşte onun saldırganlığının ardında yatan hareket ettirici güç budur... Yani Hitler’inkiyle aynıdır onların amaçları ve dünyaya-dünya halklarına ve mazlum ülkelere bakışları... Aralarındaki tek fark Hitler’in kaçık olmasıdır. Niyetini çok kaba ve açık biçimde meydanlarda haykırması ve yazılı biçimde ortaya dökmesidir... ABD Emperyalistleri Hitler’den daha düzenbazdır. En kanlı saldırılarını yaparken, “biz demokrasi-özgürlük götürüyoruz” diye aşağılık yalanlar öne sürmekte; cahil, bilinçsiz insanları kandırmaya çalışmaktadır...
Tayyipgiller böyledir... Biz de Kasımpaşa benzeri kenar mahallede büyüdük. O sebepten ruhlarını biliriz bunların. Bunlar, güçlerinin yeteceğini bildikleri, gözlerinin kestiği insanlar karşısında ejderhadırlar. Asarlar, keserler... Tabiî aynı zamanda da çok zalimdirler. Ama bir çelik leblebiyle: yürekli, yiğit bir adamla karşılaştıklarında da hemen yelkenleri indirirler, kuzuya dönerler: “Abi bir yanlışımız olmuşsa, affımızı dileriz, sen abimizsin. Ne yaparsan yap, sana elimiz kalkmaz” türünden laflar ederler. Çok gördük, böylelerini... Bunları daha yürüyüşlerinden, sağa sola bakışlarından tanırız. Bunlar, rüzgâr ya da depreme tutulmuş ağaçlar gibi öne arkaya sallanarak yürürler, kolları bedenlerinden hafif ayrık durur... Bakışlarıyla etrafı hep keserler... Zeki Alasya bunları çok güzel karikatürize eder... Tayyip aynı zalimane tutumunu, işçilerimiz, köylülerimiz karşısında da sergiler bildiğimiz gibi. IMF ve Dünya Bankası emirlerine harfiyen uyarak kanını kuruttuğu köylülerimize; “Gözünüzü toprak doyursun!”, işçilerimize; “Bari ağzınıza lokmayı da biz verelim!” diye kükrer. Tabiî bu insanlarımız, kendisinin karşısında yürekler acısı durumlarını dile getirdikleri zaman. Oysa aynı Tayyip, ABD ve AB yetkilileri-temsilcileri önünde kuzudur veya serçedir. Onların bir dediğini iki etmez…
Finans-Kapitalistler uluslararası Finans-Kapitalin ortağı ve uşağıdırlar. Onlar sayesinde iktidarda kalıp vurgun yapabileceklerini bildikleri için yabancı-Batılı efendilerine köpekçe bağlıdırlar. Bunlar, kendi ülkelerinin halkına düşman, Batılı ağababalarına, onların kültürlerine hayrandırlar. Tek sözle Amerikanofildirler. Tefeci-Bezirgânların ideolojisiyse dindir. Çünkü bunlar Ortaçağda kayıtsız şartsız egemen sınıftırlar. O çağların ağır basan ideolojisiyse hep dinler olmuştur. Tefeci-Bezirgânlar tek başlarına egemen oldukları o günlerin özlemi içindedirler hep. O yüzden de dine bir siyasi ideoloji anlamında sıkı sıkıya bağlıdırlar. Dinin, Hz. Muhammed ve Dört Halife döneminde uygulanan; faize şiddetle karşı olmak, kazanılan malın ihtiyaçtan fazlasını dağıtmak gibi insancıl yönleriniyse asla benimseyemezler... Ciddiye almazlar... Söylediğimiz gibi Tefeci-Bezirgânlar yalnızca siyasi ideoloji olarak dini savunurlar. İslamiyet, hep söylediğimiz gibi; birbiriyle çelişik iki dünya görüşünü, toplum biçimini içinde barındırır. Biri insancıl olan yönüdür. Bu, İlkel Komüna-İlkel Sosyalist Toplum biçiminin kurallarının, geleneklerinin savunulduğu yöndür ya da bölümdür. İkincisiyse sınıflı Toplum yani Tefeci-Bezirgân toplum biçiminin kurallarının savunulduğu yön veya bölümdür. Uygulamada, Dört Halife Devri’nin bitimine kadar birinci yön ağır basar. Muaviye’yle birlikteyse ikinci bölüme geçilir. Artık birinci bölüm unutulur veya yok sayılır... Tefeci-Bezirgânlar da İslamiyetin bütünüyle bu ikinci bölümüne tutkundurlar..
Okuyunuz
Türkiye 1950’den beri bir de İmam Hatiplerle, Tarikatlarla, Kur’an Kurslarıyla içeriden; ümmetçi, Ortaçağcı, ulusal değerlerden yoksun Şeriatçı güçler tarafından kuşatılmış, bir anlamda çökertilmiştir. Tabiî bu bela da ABD ve onunla el ele veren yerli Finans-Kapital, Tefeci-Bezirgân Sermaye tarafından sarılmıştır Türkiye’nin başına. ABD ve diğer Batılı Emperyalistler, halkımızın sosyalizme geçişini engellemek ve Türkiye’yi Ortaçağ karanlıklarına götürmek için yapmışlardır bunu. Ve şu anda güya, yani görünüşte Türkiye’yi yöneten Hükümetin Başbakanı; siyasi kariyerini, Birinci Kuvayimilliye’nin önderi Mustafa Kemal’e, “Ölmüş inek” diyerek ve benzeri aşağılık hakaretler yağdırarak yapmıştır. Tabiî aynı zamanda Laikliğe de küfürler etmiştir Tayyip. Bu saldırıların yer aldığı kasetler televizyon ekranlarında yayımlanmış, milyonlarca insanımız buna tanık olmuştur. Yine ne acıdır ki şu anki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de, Tayyip’le ve hükümetiyle “şiir gibi anlaşıyoruz” diyerek Mustafa Kemal’e ve laikliğe yapılan bu iğrenç saldırılardan hiç de rahatsız olmadığını ortaya koymuştur. Bu hükümet ümmetçi olduğu için ulusal değer taşımamaktadır. Bu yüzden de iktidarda kalabilmek ve küplerini doldurabilmek için ABD ve AB’nin her istediğini vermekten çekinmemektedir.
Reklam
27 MAYIS POLITIK DEVRIMDIR
Kırk beş yıl önce, 27 Mayıs 1960’ta, 37 genç subay, yerli-yabancı Parababalarının hizmetinde ve emrindeki satılmış Demokrat Parti İktidarını bir gecede alaşağı etti. Başlarına, asker geleneklerine uygun olarak, kendilerine sempatiyle yaklaşan bir Orgenerali, Cemal Gürsel’i getirdiler. Ve 38 kişiden oluşan Milli Birlik Komitesi adıyla yönetimi ele aldılar. Bu Genç Subaylar, DP İktidarının, ulusal onur ve değerlerden yoksun, yabancı Parababalarının uşağı olmuş yerli Finans-Kapitalistler ve Tefeci-Bezirgânlardan oluştuğunu, yapacağı her uygulamayı, çıkartacağı her kanunu ABD’ye danışarak, onun direktifleri doğrultusunda yaptığını görmüşler ve bu yüzden de iğrenmişlerdi ondan… Yabancı Parababalarının bu denli emrine giren her hükümet gibi, Demokrat Parti (DP)’nin Halk düşmanı bir ekonomik politika izlediğini de görmüşlerdi bu Genç Subaylar… Anlamışlardı ki bu iktidar Halka ve Vatana ihanet içindedir, devrilmesi yurtseverlik gereğidir…
“Türkiye’de “Kozmopolit” olma bakımından Finans-Kapitale tıpatıp uygun ve çarkla dişli gibi iç içe gelen tek bilinçli ve kasıtlı sosyal sınıf Tefeci-Bezirgân Sınıfıdır. Çünkü bu sınıf oldu olasıya modern “MİLLET” karakterini bilmemiş ve tanımamıştır. İlk Mekke ve Medine kentlerinden beri Antika Toplumun kutsal “ÜMMET” düzeyini yaşamaktadır. Ümmetçiliği aşamadığı için, kendiliğinden “VATANSIZ” ve “MİLLETSİZ” olan Tefeci-Bezirgân Sınıfı, ister istemez, 1300 yıllık Hilafet ve Saltanat düşkünlüğüne bağlıdır. Saltanatı kendi toprağının devletçiliğinde bulamadığı gün, Finans-Kapitalin uluslararası yapısına giren yerli şubesini başına taç etmekte sakınca bulmaz. O zaman gözünü kırpmaksızın bütün kasaba, eşrâf ve agavatını Türkiye devrimci güçlerine karşı, Sen Bartelmi katliamlarına taş çıkartan, kana susamış eğilimiyle Haçlılar Seferi açmış durumda buluruz. “Bu durum, Türkiye’de hayli sol ve sosyalist edebiyatı, kitaplarda okumuş, millete turist bakışlı” kimseleri şaşırtmaktadır. Bu kimseler formüllerini biraz gözü kapalı ezberledikleri bir “MODERN KAPİTALİST SINIF” önünde bulunuyormuş izlenimine aldanırlar. (...) Aldanılmamalıdır.”
28 Şubat’tan iki ay sonra İstanbul’da giderleri belediyece karşılanan “Uluslararası İslam Düşüncesi Konferansı” adlı bir toplantı düzenledin Tayyip... Ve orada şöyle dedin: “Müslümanlar ne yazık ki Sanayi medeniyetinin meydan okumasına anlamlı bir cevap geliştiremedi. Müslümanlar yükselen yeni medeniyet karşısında yenildi. Siyasi istiklallerini
Bir kişinin Toplum - Sınıf yapısı karşısındaki Determinizmi
Hz. Muhammed’in Arap Toplumu da, Cennetinden (İlkel Sosyalist yapısından) çıkmış sınıflı-Tefeci-Bezirgân düzenine geçmişti. Irak ve Doğu Afrika Medeniyetleriyle temasa geçmiş, onlardan etkilenmiş ve sınıflı toplum biçimine girmişti. Ama yeni girmişti. İşte Hz. Muhammed, o yüzden, kölelerinize iyi davranın, onları azat edin, sevap kazanırsınız, demiş, fakat köleliği ve cariyeliği (dişi köleliği) tümden yasaklayamamıştır. Tefeciliği-faizciliği büyük suçlardan-günahlardan biri sayarak yasaklamış ama Bezirgânlığı yasaklayamamıştır. Sadece, mal mülk biriktirme peşinde koşmayın, kendinizin ve bakmakla yükümlü olduklarınızın ihtiyacına yetecek kadar malınızı alıkoyun, gerisini infak edin yani ihtiyacı olanlara verin, dağıtın demiştir. Hem de onlarca defa…
60 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.