"Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor.
Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun ? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım..."
Tutunamayanlar'da Kollarımı açıp tüm insanlığı kucaklıyorum."
Diyen Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar'da
"Bütün insanlığı kucaklamak isterken neredeyse bu dünyanın altında eziliyordum."
Diyerek umudunu kesmişti. Aynen öyle.
Tehlikeli Oyunlar bu kitap bitmiyor arkadaşlar, yok yani bitmiyor. Okuyorum okuyorum sona yaklaşır gibi oluyorum ama bitmiyor. Bitmeyen kitap yazmış adam. Benzetmemin kusuruna bakmayın sayın Oğuz Atay da don lastiği gibi, uzadıkça uzuyor tamam artık kopacak diyorsun yok daha çok uzuyor. Allahım sen sabır ver.
❝
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kaplıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım...
❞
"Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de."