Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teolojik - Politik İnceleme

Baruch Spinoza

Sayfa Sayısına Göre Teolojik - Politik İnceleme Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Teolojik - Politik İnceleme sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Teolojik - Politik İnceleme kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
GİRİŞLER 52 - TEOLOJIK-POLITIK İNCELEME
Filozoflar, içimizde çarpışan duyguları, insanların yanlışlarından ötürü düştüğü kötülükler sayarlar, bu yüzden de, duyguları hafife almak, aşağı görmek, kınamak, ya da daha ahlaklı gözükmek gerektiğinde, yadsımak alışkanlığındadırlar.
Sayfa 3
Spinoza'nın Öngörüsü; "Kalabalığı yönetmek için hurafeden daha etkili hiçbir şey yoktur. Bu yüzden hurafeler, herkesin büyük bir saygıyla önünde eğilinmesini sağlayacak ibadet ve usullerle donatıldı. Bu, TÜRKLER’DE son derece başarılı oldu. Onlar tartışmayı bile küfür sayar ve her insanın kişisel yargısını öylesine çok önyargının boyunduruğu altına alırlar ki, sağlıklı akla zihinde hiç yer bırakmazlar, bir kuşkuyu dile getirmek için bile olsa... Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. Onlar böylece, sanki kurtuluşları için savaşıyormuşçasına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir adam kibirlensin diye, kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de, en büyük onur sayarlar." Spinoza, Tractatus, s.4
Sayfa 4
Reklam
Ethica'da belirttiğim bir şey var: insanlar, zorunlu olarak duygulara boyun eğerler, öyle yaratılmışlardır ki, mutsuzlara acırlar, mutlulara özenirler; acımadan çok öç almaya yatkındırlar; ayrıca herkes, başkalarının kendi yaradılışına uygun olarak yaşamasını, kendisinin benimsediği şeyi benimsemesini, ve kendisinin yadsıdığı şeyi yadsımasını ister. Herkesin birinci adam olmak istemesi, insanlar arasında çatışmaların çıkması ve insanların birbirini ezmeye çalışması ve birini yenen adamın yenişine değil de yendiği adamdan yararlanmaya önem verişi buradan gelir.
...insanlar, zorunlu olarak duygulara boyun eğerler, öyle yaratılmışlardır ki, mutsuzlara acırlar, mutlulara özenirler; acımadan çok öç almaya yatkındırlar; ayrıca herkes, başkalarının kendi yaradılışına uygun olarak yaşamasını, kendisinin benimsediği şeyi benimsemesini, ve kendisinin yadsıdığı şeyi yadsımasını ister.
1670 yılında Amsterdam’da yazar ismi belirtilmeksizin Tractatus Theologico-Politicus (Teolojik-Politik İnceleme) başlıklı bir kitap yayınlanır. Kitabın kapağında yayıncı olarak Henricum Künraht adı geçmekte, basım yeri ise “Hamburgi” olarak gösterilmektedir. Birleşik Eyaletleri’in ilerici yayıncısı Jan Rieuwertsz’in, yazarın kimliğini saklamak ve sahte basım yeri ile yayıncı ismi kullanmak konusundaki ihtiyatına rağmen, çok kısa bir süre içinde bu şeytanî kitabın gerçek yazarının kim olduğu herkes tarafından öğrenilir. Kitapla yazarı o andan itibaren saldırılara uğramaya başlar. Adı kutsanmış ama kendisi lânetlenmiş olan yazarın ve ölene kadar savunmaktan vazgeçmediği eserinin kaderi yüzyıllarca değişmeyecektir.
Ama insanları akıldan çok kör arzu yönetir, ve dolayısıyla, insanların doğal gücü, yani doğal hukukları akılla değil, onları eylemde bulunmaya zorlayan ve varlıklarını sürdürmelerini sağlayan değişik isteklerle belirlenmek gerekir.
Reklam
Doğal olan her şey, varolsun olmasın, uyarlı bir biçimde kavranabilir. Bununla birlikte, doğal şeylerin varolmalarını ve varoluşlarını sürdürmelerini sağlayan ilke, onların tanımlarından çıkarılamaz, çünkü onların ülküsel özü, onlar varolmaya başladıktan sonra da vardır, onlar varolmaya başlamadan önce de varolduğu gibi. Onları var eden ilke, onların özünü izlemediğine göre, onların varoluşları onların özünden gelemez; bunlar varlıklarını sürdürebilme yolunda, varolmaya başlamak için gereken gücü gereksinirler. Buradan çıkan sonuç şudur: doğadaki şeyleri var eden ve etkili kılan güç, Tanrı'nın öncesiz sonrasız gücünden başka bir şey değildir. Gerçekte herhangi bir başka güç yaratılmış olsaydı varlığını koruyamazdı, ve dolayısıyla doğal şeyleri içeremezdi, ama bu güç de varlığını sürdürebilmek için, kendi yaratılışı için gereken gücü gereksinecekti.
Demek ki, insan, kendi doğasının yasalarına uyarak yaptığı her şeyi en yüce doğal yasaya uyarak yapmaktadır, ve insan ne kadar güçlüyse doğa üzerinde de o kadar hukuka sahiptir.
... her kişi peşine düştüğü arzunun çekiciliğine boyun eğmektedir.
Özgürlük gerçekte bir erdemdir, yani bir yetkinliktir.
Reklam
O nereye ben oraya.
Babasının ölümünden sonra aile ticarethanesini erkek kardeşiyle birlikte bir süre yöneten Spinoza, 1656 yılında, 24 yaşındayken ve henüz hiçbir şey yazmamış ve yayınlatmamışken cemaatten atılır. Bu dışlamayı sanki kendisi de isteniş gibidir. Baruch ismiyle birlikte Yahudi kimliğini de ardında bırakarak, yüzyıllarca 17. yüzyılın tanrıtanımaz ve sapkın düşünürü olarak tanınacak olan Benedictus de Spinoza’ya dönüşmek üzere yeni hayatına başlar.
...insan ancak varolma gücüne, insan doğasının yasalarına göre eylemde bulunma gücüne sahip olduğu ölçüde özgürdür.
Sayfa 11 - e kitapKitabı okudu
455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.