Ne olursa olsun, gülümsemeyi başarıyordu. İşler kötü gittikçe, gülümsemesi de büyüyordu aslında. Gülüşünü seviyordum. Beni yatıştırıyor, cesaretlendiriyordu. Her şey yoluna girecek, diyordu bana. Biraz daha bekle, her şey düzelecek.
"Böyle ani değişimlere inanamam ben! Bana... bana nasıl bir kötülük ettiğini bile bile benimle böyle konuşman beni çıldırtıyor! Sen ve senin gibiler, benim gibilerin hayatını kederle zehirleyip karartarak şu dünyanın doya doya tadını çıkarıyorlar. Buna doyunca da dine dönüp cennetin zevkine varacaklarını düşünüyorlar! Oh ne âlâ!"