Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala)

Öne Çıkan Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar Gönderileri

Öne Çıkan Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar kitaplarını, öne çıkan Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar yazarlarını, öne çıkan Tevhid İnancını İnşa Eden Kavramlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Modern cahiliye kutsalları Bir bütün olarak dine savaş açan modern cahiliye, kısa zaman içinde kendi kutsallarını üretmiş, eleştirdiği geleneksel din anlayışını, fersah fersah geride bırakmıştır. Mezarları anıtlaştırmış, heykel dikerek şahısları ilahlaştırmış, bazı günleri millîleştirerek kutsallaştırmış ve bol kutsallı modern bir hurafe yığını oluşturmuştur. Bu kutsalları kanunla koruma altına alıp dokunulmaz hâle getirmiş, eleştirilmesini dahi yasaklamıştır. Demek ki şirk, şirktir. Takım elbise giyerek, kravat/papyon takarak onun ürettiği hurafelerden/kutsallardan kurtulamıyorsunuz. Zira fitrat, kutsala ihtiyaç duyuyor; Allah'ın indirdiği ve fitrata hitap edenle yetinmezse, mutlaka kendi kutsallarını/hurafelerini üretiyor. Cübbeli veya takım elbiseli olması ise bu gerçeği değiştirmiyor
Kadın toplumun temelidir.
Yine yaratılış kıssasından anlıyoruz ki; örtü fıtrattır. Zira Allah (cc) ebevey- nimizi örtüyle yaratmıştır. Şeytanın çağrısına icabet ettikten sonra avret yerleri açılmıştır. Fıtratla şeriat arasında güçlü bir bağ vardır. İnsan ne kadar fıtrata bağlıysa şer'i sınırlara uyması o kadar kolaylaşmaktadır. Fıtrattan ne kadar uzaklaşmışsa şer'i sınırlara riayet etmesi o kadar zorlaşmaktadır. Şeytan çıplaklaştırır ki; insanı öz fıtratına yabancılaştırsın. Kötülüklere karşı uyarı vazifesi gören vicdanın sesini bastırsın... Çıplaklaştırmanın, özellikle de kadın üzerinden yapılmasının özel bir nedeni vardır: Kadın toplumun temelidir. Zira hem toplumun yarısını oluşturmakta hem de kalan yarısını yetiştirmektedir. Bu nedenle kadını bozmak toplumu bozmak anlamına gelmektedir. İnsî ve cinnî şeytanlar bu gerçeği bildiğinden, tüm toplumu cahilleştirmek için kadın üzerinde çalışmaktadır.
Reklam
"Ey iman edenler! Şüphesiz ki din bilginlerinin ve abidlerin çoğu, insanların malını haksız yollarla yemekte ve Allah'ın yolundan alıkoymaktalardır. Altını ve gümüşü biriktirip Allah yolunda infak etmeyenleri, can yakıcı bir azapla müjdele. (Zekâtını vermedikleri altın ve gümüşler) o gün ateşte kızdırılacak; alınları, böğürleri ve sırtları bu tabakalarla dağlanacak. Bu, kendiniz için yığıp biriktirdiklerinizdir. Yığıp biriktirdiklerinizi tadın (bakalım)!' (denilecek.)" tevbe süresi 34/35 Kötü âlim uzman bir hırsız, sağlam bir dolandırıcı, iyi bir yiyicidir. O, insanlara para gözüyle bakar. Sürekli ister, ancak kendisi infak etmez. Her vesileyle insanlardan para talep eder. Tevbe satar, cennet satar, kefen sa- tar, torpil/şefaat satar... Kur'ân okur hatim satar. Zikir çeker tesbih satar. Kendi satacağı bir şey kalmayınca Nebi'nin sakalı, nalını, ayak izi derken peygamberini satışa çıkarır. O da bitince, hayal satar. Ne yapıp Edip insanların parasını çalar.
"Ey iman edenler! İslam'a bir bütün olarak girin. Şeytanın adımlarına uymayın. O sizin için apaçık bir düşmandır." Bakara 208 Dinin “bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr" etmek, Bakara Suresi'nin 85. ayetinde Yahudilere yöneltilmiş bir suçlamadır. Ayeti okuyan kişi onların "Şuna inandım şunu reddettim." dediğini düşünebilir. Ayetin bağlamı ve nüzul sebebine dair zikredilenler okunduğunda durumun böyle olmadığı anlaşılır. Onlar Kitap'tan işlerine gelenle amel etmiş işlerine gelmeyenle ameli terk etmişlerdir. Gayri İslami hayatlarına İslam'dan çözümler bulmaya kalkmış ve okuduğumuz ağır suçlamaya muhatap olmuşlardır. Bugün “hi- le-i şer'iyye" Siyasette demokrat,ticarette kapitalist, sosyal hayatta gelenekçi/saltanatçı ve "fetva” adı altında işlenen cürümler bundan farklı değildir. fetva tacirlerinden fetva alarak vicdanlarını rahatlatıyorlar. Hiç şüphesiz bu, insanlar; tercihlerine uygun bir hayat yaşıyor, sıkışınca da dini parçalamış fetva tacizlerinden fetva alarak vicdanlarını rahatlatıyorlar. Hiç şüphesiz bu,
Muhkem ve Müteşabih âyetler
Yüce Allah Kur'ân'ın ayetlerinden bir kısmını muhkem bir kısmını müte- şabih kılmıştır. Muhkem, adından anlaşıldığı gibi sağlamlaştırılmış, açık, anlaşılır, farklı anlamlara çekilmeyecek naslardır. Müteşabih ise isminden anlaşılacağı gibi “şüpheden” türemiştir. Birden fazla anlama gelebilecek,kapalı, anlaşılması zor naslardır. İman edenler muhkem naslara tabi olur, müteşabih nasların anlamını Allah'a havale ederler. Kalbinde eğrilik olanlar ise müteşabih naslara yapışır, muhkem nasları ihmal Hristiyanlar müteşabih ayetlerle teslis inancına savrulmuştur: "Necran Hristiyanları Allah Resûlü'ne (sav) gelip, İsa'nın (as) durumunu sordular. Allah Resûlü (sav) onun ilah olmadığını Allah'ın kulu ve resûlü olduğunu söyleyince itiraz ettiler. Ve Kur'ân'dan bazı ayetleri delil göste-rerek İsa'nın (as) ilah olduğunu veya ondan bir parça olduğunu iddia ettiler: 'Ey Ehl-i Kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah'a dair hak olandan başka bir söz söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih ancak Allah'ın Resûlü ve Meryem'e (babasız doğması için 'Ol!' diyerek) ilka ettiği kelimesi ve O'ndan bir ruhtur ... (nisa171) Ayette geçen ... O'ndan bir ruh...' kısmına tabi olarak, O'ndan bir ruh ise demek ki Allah'tan bir parçadır. Allah'ın parçası da Allah'tır, dediler. Onlar bir lafza yapışıp, bir sonuca vardılar. Oysa Kur'ân'da onlarca muhkem nas, İsa'nın (as) Allah'ın kulu olduğunu ilah olmadığını belirtmektedir.
Allah’ın ayetlerini alaya almak..
Seleften nakledilen bu üç görüş; 'dini oyun ve eğlence edinmek' kavra- mının o güne kadar görülmüş şekilleridir. Bunu iki başlıkta toplayabiliriz: Dini kavramları alaya alarak dini keyfe alet edenler ve keyfi/eğlenceyi hayatın merkezine alıp eğlenceyi din edinen, eğlenceye tapanlar... Birincisi ne kadar tehlikeliyse, ikincisi de en az o
Reklam
77 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.