Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tevhid Medeniyeti

Savaş Ş. Barkçin

En Eski Tevhid Medeniyeti Gönderileri

En Eski Tevhid Medeniyeti kitaplarını, en eski Tevhid Medeniyeti sözleri ve alıntılarını, en eski Tevhid Medeniyeti yazarlarını, en eski Tevhid Medeniyeti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İster tefsir isterim matematik isterse sanat kitabı olsun önsözler daima şu sözle biter "Gayret bizden Tevfik Allah'tan" bu haddini bilen insanın ahlakıdır bu ahlak Mümin olmayan filozoflarda ve bilim insanlarında bulunmaz onlar nefislerinin esiri oldukları kendilerini her şeyin merkezi yaptıkları için işi getirip Mevlamıza asla bağlamazlar
Reklam
Akıl iman ile bağlanmayınca, imanın onun üzerindeki hükmü kuvvetlendirilmedikçe elden çıkar. Yabana kaçar. Dışımızdaki, Mevlâ'dan bigâne, gafil, ayrık, uzak şeyleri gerçek sanır. Elden yitip gerçeğin dışındaki bâtıllara, Allah dışındaki varlıklara, ölçü dışındaki aşırılıklara bağlanır. Kısacası akıl insanı insanlıkta, imanda, yolda tutan en büyük nimettir. İmanın bağıdır. Kıymetsiz değildir, çok kıymetlidir.
Müslümanlar olarak son iki asırdır Batı kompleksiyle aklı tek bir anlama indirgedik. Batılılar aklı nasıl anlıyor ve kullanıyorsa biz de öyle anlayıp kullanmaya çalıştık. “Mâkul” kelimesi ile “rasyonel” kelimesinin aynı şey olduğunu sandık. “Aki”ın “rasyonalite” kavramı gibi kalpsiz, merhametsiz, şefkatsiz, yıkıcı, hesapçı, menfaatçi bir şey olduğunu sandık. Halbuki kâfirlerin usta oldukları yalan-dolan, ikiyüzlülük, sömürgecilik, kölecilik, talancılık, zulüm hep rasyonel işlerdir ama gerçek, nurani, insanı insan yapan aklın işleri değildir.
Asıl nisbet Allah'a bağlanmaktır. O'na bağlanmak O'nun resülüne, O'nun resülüne bağlanmak ise O'nun vârislerine, yani âlimlere bağlanmak demektir. Bu silsile bir nisbet, yani ilgi ve bağ zinciridir. Bu nisbet kurmaya “intisab” denir. O yüzden her şeyimizi o nisbete göre yaparız. Nisbet, münasebet oluşturur. Yani bağ aynı zamanda ilişki demektir. Kulun Allah ile olan bağı onun diger bütün varlıklar ve insanlar ile olan bağlarını da belirler. Kul, Allah'ın bildirdiği, sevdiği, emrettiği şekilde bağ kurar. O halde bizim müminlerle, kâfirlerle, okuduğumuz kitaplarla, gittiğimiz okullarla, iştigal ettiğimiz meslekle, yaptığımız ticaretle, çiçekle, bir kavramla, bilimle, masa ve sandalye ile olan ilişkimiz de Allah ile olan bağımıza göre şekillenir. Bu bağ muhabbet, hürmet, hukuk ve sorumluluk getirir. Kulun işleri kâfirden farklı ise bu farkın temeli işte bu bağ farkıdır.
Müslümanların iki asırdır giderek derinleşen kimlik krizinin asıl sebebinin gücünü ve devletini kaybetmek değil kendini kaybetmek olduğunu söylüyoruz. Aslında her meseleyi getirip devlete, güce, kuvvete yaslamak yanlış bir teşhistir. Teşhis yanlış olunca tedavi de eksik ve hatalı oluyor. Hatta bizim ümmet olarak yaşadığımız gibi daha da büyük hastalıklara yol açıyor. Hep siyasetten, devletten, güçten dem vurmak örnek vermek bizi kulluk bilincinden uzaklaştırıyor. Çünkü güç odaklı bakış maalesef sadece bizleri güç esiri haline getirmekle kalmıyor, aynı zamanda imanımızı ve ihlâsımızı da ifsat ediyor. Zira gücü elde etmek için yapılan yalanı-dolan, haramları ve çirkinlikleri mubah görmemize yol açıyor. Gücü elde ederken elden ahlâk ve giderek iman gidiyor.
Reklam
Kâfir dediğimiz aslında Allah'tan tam olarak habersiz olana veya Allah'ı hiç umursamayana denir. O yüzden Rabbimiz'in varlığına, dinine, yoluna, emirlerine ve nehiylerine sırtını döner. Zira “küfür”, kök anlamında “inkâr etmek” değil “örtmek” anlamındadır. Kâfir yok sayamaz çünkü Allah vardır. O yüzden gözünü yumar, hâşâ O yokmuş gibi yaşar. Allah'ı yok sayan kendi nefsini var sayar. O kişi nefsini tanrılaştırmıştır. Kâfirin tanrısı kendi nefsidir. O yüzden onlarda yukarıdaki vasıflar, erdemler ya hiç bulunmaz ya da çok azı, çok az miktarda görülür. Bu “iyi” yönler olsa bile iyiliğin kökü ve menzili olan Rabbimiz ile bağlan olmadığı için yaptıkları iyilikler de bir işe yaramaz.
Bir mümin sırf içinde yaşadığı halkın çoğu bir şeyi hoş ve gerekli görüyorlar diye o şeyi meşru kabul etmez. Müminler toplumları, insanları, işleri, uygulamaları, kanunları, sistemleri, kurumları, âdetleri değerlendirirken tevhide dayanan ölçüler ve ölçütler kullanır. O yüzden İslâm toplumlarında istisnai zamanlar hariç eksiklerin, yanlışların, kötülüklerin meşrulaştırıldığı, kural gibi görüldüğü zamanlar nisbeten istisnaidir. İşin esası tevhid olunca yanlış bir iş, söz veya âdet beyaz bir sayfada siyah bir lekenin göründüğü gibi hemen göze çarpar.
Bir anlamı yanlış bir kavramla anlatmak; kavramayı, kuşatmayı, isabet kaydetmeyi, muhakemeyi, düşünmeyi, dolayısıyla düşünceyi işe çevirmeyi olumsuz anlamda etkiler. Mesela “ahlâk” anlamını kastederken “etik” dersek, “ahlâk” kavramının değil “etik” kavramının kuşattığı anlam dünyasını ifade etmiş oluruz. Yani Hakk'ı değil halkı esas alan bir doğruluğu savunmuş oluruz. O zaman kastettiğimiz ile ifade ettiğimiz arasında büyük bir fark ortaya çıkar. Bu da dinimizin gereği olan ahlâk yerine giderek seküler bir kavram olan etiği hayatımızda benimsememize yol açar.
Kavramlar boş şeyler değil, her kavram bir anlam, aynı zamanda bir kurum... “Din” yerine “diyanet”, “âlim” yerine “din adamı”, “ulüm-i şer'iyye” yerine “ilâhiyat” denince sadece dil değil din de allak bullak oluyor. Bu şaşkınlığın başı yine Tanzimat'tır. Yani kendimiz olmaktan çıkmaya başladığımız dönem... O dönemde başlayan asli kavramlarımızı Batılı kavramlar ile eş görme kompleksi Cumhuriyet döneminde teslimiyete döndü. Tek parti sadece devleti tasfiye etmedi. Sadece vakıflar, medrese ve tekke gibi toplumun ilim, ihlâs ve ahlakını inşa eden kurumları yıkmadı. Azm ü cezm ü kasd ile asli kavramlara saldırdı ve onları devre dışı bıraktı. Israrla mmet'in yerine “milleti, “bediiyyât”ın yerine “estetik”i, “ahlakın yerine “etik”i, “tasavvuf”un yerine “mistisizm”i, “fıkıh ın yerine “hukuk”u ikame etmeye çalıştı. Tek parti döneminde dile yapılan saldırının altında sadece Türkçe'yi öztürkleştirmek garabeti yoktu. Temelinde tevhid diline karşı açılan savaş vardı. O yüzden rejim tevhid dilini de yasakladı. Yani kavramları kurumlar ile beraber hayattan çıkarmaya çalıştı.
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.