Ve sonunda öldüler...
Ölüm, bir telefon ile geldi..
Hayatlarının yirmi dört saat içerisinde sona ereceğini bunun ne şekilde olacağının ise belirsiz..
İlk telefon Mateo ya geldi ...
Evinde tek başına otururken.
İkinci telefon Rufus'a geldi. En yakın arkadaşları ile eski sevgilisinin erkek arkadaşının yüzünü dağıtırken...
24 saat süresinde Mateo ve Rufus ömürlerine sığdırabilecekleri, en büyük vedalari, yeni arkadaşlıkları, her bir engelin aşılabilir olduğunu, kayıpların arkasından yas tutmayı, kaotik durumlarla baş etmeyi,cinsiyet gözetmeden aşık olmayı...
Sayabileceğim daha bir çok şeyi beraber öğrendiler ve o kısacık zaman dilimine sığdırdılar..
Ölüm kavramı okuduğum kitaplarda bu aralar çok fazla karşıma çıkıyor..
Doğal bir şeymis gibi düşünüyoruz belki de... Tartışmalara çok açık.