Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Thule Büyücüsü

Suphi Varım

Thule Büyücüsü Hakkında

Thule Büyücüsü konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
9/10
5 Kişi
12
Okunma
2
Beğeni
625
Görüntülenme

Hakkında

Yıl 1942. İkinci Dünya Savaşı'nın en şiddetli günleri. Türkiye, kanlı çarpışmaların dışında kalmaya çalışırken Alman casusların gizli planlarıyla da mücadele ediyor. MAH ajanı Doğan Korcan, SS Başkanı Heinrich Himmler'in hazırladığı Svastika Operasyonu'nun amaçlarını anlayabilmek için birçok soruya cevap bulmak zorunda. Nazi Partisi'nin esrarengiz Thule ülkesi ve Atlantis kıtasıyla ilişkisi ne? İstanbul ve Ankara'da öldürülen İngiliz diplomatla gazetecinin katilleri kimler? Boğazlardan geçen Sovyet şilebine kimler, niçin saldırdı? Nazilerden İstanbul'a kaçan Alman öğretmen Ingrid Böhme'nin sakladığı sırlar neler? Gizemli SS subayı Ulrike Heigel, niçin Türkiye'de? Sakız Adası'ndaki SS birlikleri, neyin peşindeler? Sovyet istihbarat örgütü NKVD'nin eski ajanı Numan Reşat'la eski milletvekili Selim Atman arasındaki ittifakın hedefi ne? Doğan Korcan, bu sorulara cevap ararken Alman casuslarla savaşıyor, peşindeki katillerden kurtulmaya çalışıyor, Alman birliklerinin arasına sızıyor, sabotajlar düzenliyor, fırtınalı denizlerde insan kaçırıyor. Güzel kadınların kollarında sabahlamayı da ihmal etmiyor. Attığı her adımla, Türkiye'de her şeyi altüst edecek bir komplonun perdesini biraz daha aralıyor. Dönemin siyasi olaylarıyla zenginleştirilmiş, İstanbul-Ankara-Sakız Adası-Berlin ekseninde geçen soluk kesici bir casusluk romanı.
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 12 dk.Sayfa Sayısı: 254Basım Tarihi: 2010Yayınevi: Şenocak Kültür
ISBN: 9786055615215Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 60.0
Erkek% 40.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Suphi Varım
Suphi VarımYazar · 17 kitap
Suphi Varım’ın çocukluğu, İzmir’in beton ormanına dönüşmediği yıllarda, sokak aralarında ve arsalarda Çelik Bilek, Tom Miks, Kaptan Swing ve Zagor olarak geçti. Demek ki hayal gücü zengin bir çocuktu. Ailesi mahalle arasındaki iki katlı evi bırakıp dönemin modernleşme simgesi apartmanlardan birine taşınınca Kulver Kalesi’nden ve Darkwood Ormanı’ndan kopan küçük Suphi, beton blokların arasında ne yapacağını şaşırdı, hüzünlendi. Yerli TV dizilerindeki ifadeler gibi oldu ama idare edin artık. Ne de olsa kahramanımız, annesi ve anneannesiyle birlikte Yumurcak, Sezercik ve Ayşecik türü acıklı filmlere pek sık giderdi. O yıllarda mahalle kitapçısında tesadüf eseri Agatha Christie’nin ‘Ölümün Sıcak Eli’ romanını buldu; okur okumaz da polisiyenin büyüsüne kapıldı. Christie’yi Mickey Spillaneler, Maurice Leblanclar, Carter Dicksonlar, falan filanlar takip etti. Türk Sanat Müziği sanatçıları işe hep Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde başladıklarını söylerler ya, bizimki de bu polisiye ustalarının rahle-i tedrisatından geçerek yola çıktı. Kolej’de kendi kafasındaki arkadaşlarıyla gizli bir dedektiflik bürosu kurup apartman olmayı bekleyen metruk evlere girmeye, dedektifçilik oynamaya başladı. Bu arada söyleyelim ki dersleri tepetaklak gidiyordu. Ne yapsın? Ansiklopedi, polisiye, Rokambol, Fantoma hikâyeleri, çizgi roman okumak, Türklerin Anadolu’yu fethinden ve havuz problemlerinden daha cazip geliyordu ona. Zaman geçti ve genç Suphi Varım, artık Suphi Bey oldu. Yıllarca profesyonel yönetici olarak çalıştı. Yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayıp ekonomi âlimleri arasına katıldı. Hatta bir üniversitede yardımcı doçent olup ders bile verdi. Bu yoğunluk içinde Nezihe’ye kocalık, Sedef’e babalık etmeye çalıştı. Derken, tarihî an geldi ve Suphi Bey, kırk dokuz yaşının baharında Tekaüt Suphi Beyliğe terfi etti. Çocukluk düşlerinin eşliğinde tam gaz polisiye yazmaya koyuldu. Yazar Suphi olarak kendini o küçük Suphi gibi hissediyor artık.