Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tih'ten Çıkış

Muhammed Kutub

Tih'ten Çıkış Gönderileri

Tih'ten Çıkış kitaplarını, Tih'ten Çıkış sözleri ve alıntılarını, Tih'ten Çıkış yazarlarını, Tih'ten Çıkış yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şüphesiz ki batı, tarihte görülmüş en büyük uygarlık yalanıdır...
154 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Eğer daha yüksek bir puan olsaydı vermeyi isterdim. Çünkü İslâm dünyasının henüz içinde bulunduğu, her ne kadar çıkış olsa da daha çıkamadığı o ucu bucağı olmayan, İsrailoğullarının 40 yıl içinde hapsolduğu Tih'in içinde bocalayıp duruyoruz. Muhammed Kutub -Allah Ondan razı olsun- İslâm dünyasının bu sıkıntısını o kadar güzel ele almış ki okuduktan sonra -her ne kadar zorlansanızda- neden bu kadar çabuk bitti dersiniz. Bunun nedeni kitabın akıcılığından dolayı değil, bilakis hiç akıcı olmayan bir kitap ama Hoca sanki karşınıza oturmuş, yıllardır içinizde biriktirdiğiniz, 'nereye gidiyor bu dünya' diyerek aklımızdan çıkaramadığımız bir konuyu baştan sona size anlatıyor... Ben bugüne kadar birçok roman okudum ama hiçbirisi bu kadar gerçek değildi. Kitap gerçeklerin en gerçeğini anlatıyor. Bunun nedeni şudur ki, mesela herhangi bir tarih romanında anlatılanları ne kadar doğru olduğunu bilemeyebiliriz -sonuçta Sahihi Buhari değil-. Ama bu kitap günümüzde herkesin bildiği bir konuyu Allah vergisi bir yetenekle çok güzel bir şekilde dile getirmiş. Kitabı okurken diyorsunuz ki, "yahu biz cidden kendimizi kandırıyoruz"... Allah bize içine düştüğümüz bu Tih'ten kurtulmayı nasip etsin İnşallah.
Tih'ten Çıkış
Tih'ten ÇıkışMuhammed Kutub · Buruç Yayınları · 2009107 okunma
Reklam
"Din Allah tarafından indirildiği şekli ile bir akide, ibadet, şeriat düzenidir... Hem Din hem Devlettir hem de bir hayat düzenidir."
Sayfa 67 - Buruc yayınlarıKitabı okudu
"İnsan Rabbanî silm'e yani La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah'ın gerçek mahiyetine bütünü ile girmediği sürece de gerçek anlamı ile Tîh'den çıkamaz"
Haçlılığın dikkati İslâm âleminde muayyen (görünür) olarak iki noktada odaklaşmıştır: İstanbul ve Kâhire. İstanbul Halifeliğin merkezi idi. Yani savaş gücünün ve siyasetin merkezi idi. Kahire ise Ezher'den, oradaki dini ilimlerden, Kur'an dili olan Arapçaya gösterilen itinadan kaynaklanan ruhî ve kültürel aydınlanmanın Merkezi idi.
Sayfa 95 - Bürûc YayınlarıKitabı okudu
Avrupa kendisi için gerekli olan ilacın yarısını aldı, Fakat öbür yarısını almayı kabul etmedi. Bozuk dinden çıktı, Fakat hak dine girmedi .... Tih'deki İslâm Ümmetine gelince, onlar ilacın yarısını da almadı, dörtte birini de, sekizde birini de. O sadece batının kendisine sunduğu zehri aldı. Kurtuluş yolunda ilerlediği vermene kapılarak sevinçle onları (zehirleri) yutuverdi.
Sayfa 47 - Bürûc YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ve biliyorlar ki, eğer bu din, ruhlarda yeniden uya nacak olursa, güçleri ne olursa olsun düşmanları ile savaşabilecek kudrete sahiptir... Ve bundan sonra, Allah'ın, bünyesinde yerleştirmiş olduğu hak güç ve fıtratın birikimi ve derin yakîn sayesinde yeryüzünde iktidar olmaya da muktedirdir.
Sayfa 134Kitabı okudu
Ancak Allah'ın yerine kendisini ilâhlaştıran "insan" dedi ki: En büyük değer güçtür. Bu da âhireti gözönünde bulundurmaksızın dünya hayatında muktedir olmak için çalışmaktır. Bu, ilkeleri ve ahlâkı gözönünde bulundur- maksızın dünya hayatının zevk verici şeylerinden yararlanmaktır...
Avrupa kendisi için gerekli olan ilacın yarısını aldı, fakat öbür yarısını almayı kabul etmedi. Bozuk dinden çıktı, fakat hak dine girmedi. Bunun sonucunda batının ve batıyla beraber tüm beşeriyette bir kaos ortaya çıktı: Bu maddi ruhun baskın gelmesi, buna karşılık maddenin baskısı altında insanın ruhi yönünün ezilip bitirilmesidir. Yahut diğer bir ifade ile değer, ilke ve ahlâk söz konusu olmaksızın bilimsel maddi ve teknolojik gelişmenin orta ya çıkmasıdır. Tih'teki İslâm ümmetine gelince, o ilacın yarısını da atmadı, dörtte birini de, sekizde birini de. O sadece batının kendisine sunduğu zehirleri aldı... Kurtuluş yolunda ilerlediği vehmine kapılarak sevinçle onları yutuverdi. Bu ümmet sapmış olduğu dinin gerçeğine dönecek yerde. dinini büsbütün bıraktı ya da büsbütün bırakacak noktaya geldi. Aynı zamanda ise batının bilimsel ve mad- di ilerlemesinde sarıldığı yollara ve sebeplere sarılmadı. Ilim diye sadece kabuklarını aldı, kendisi için gerekli olan çalışma ve çabalamayı ilmin elde edilmesinde gerekli olan gayret, israrlı yürüyüşü ve sabrı gösteremedi, çabayi sonuçlandıran ve çabanın sonuçlarını bir araya getirip yok olmaktan ve dağılmaktan koruyan hayatın çeşitli alanlarındaki üstün düzenleme ve organizeyi gerçekleştiremedi.
Fakat çözüm, bu dini bir kenara atmak değildi... Çö- züm ancak dine dönüş idi, insanların hayatında başgös- teren sapmaları bir kenara atmaktı.
Reklam
"Bununla birlikte içlerinden bir grup bilip durdukları halde yine de mutlaka hakkı gizlerler." (el-Bakara, 2/146) Çünkü batı, bu gerçeği ortaya çıkaracak olursa adeta Müslümanları gerçek güç kaynaklarından sapmalarının hakikatini onlara göstermiş, onları vakalarını değiştirme- ye çabalamaya çağırmış, batının benzeri şekilde başka hiçbir şeye öfkelenmediği ve kendisinden korktuğu ka- dar hiçbir şeyden korkmadığı İslâm'ın gerçeğine dönme- ye davet etmiş gibi olacaktır.
Tih'te kalma dönemi, bu ümmet şeriatını bir kenara iterek Allah'ın indirdiği ile hükmetmedikleri için, cahili şeriatler oldukları Rabbi tarafından kendisine bildirilen şeriatleri alıp kendi değerleri, ahlâkı ve yaşayış tarzının yerine batının değerlerini, ahlâkını ve yaşayış tarzlarını almaya başladığı için olmuştur. Bu düşüş; Rabbinin ki- tabına ve Rasulünün sünnetine sırtını çevirerek onla- rın yerine yükselmenin, ilericiliğin ve gerçek uygarlığın muhtevasını taşıdığını vehmettiği yerden (yani batildan) düşünce, kurum, ideoloji ve ilkeler ithal etmeye başladığı yüzyıldan beri başlamış bulunmaktadır.
Müslümanlardaki zayıflığın sebepleri
Zayıflık, Müslümanların hayatında sonradan ortaya çıkan bir unsurdur. Onlar dinlerine gerçek anlamı ile sımsıkı sarıldıkları bir dönemde böyle bir zaafiyet yoktu. Bunun sebebi, ister bu zayıflığın sebebinin egemenliklerini tam anlamı ile gerçekleştirip düşmanlarını yenik düşürmelerinden sonra Osmanlı yöneticilerinin karşı karşıya kaldıkları lüks hayat, ister Müslümanın ruhî enerjisini kuşatıp cihaddan alıkoyan ve onu diri bir uyanıştan çok uyuşukluğa benzeyen ruhun alanlarında yüzmeye dönüştüren zikir halkaları olsun, ister hurafelerin, asılsız olağanüstü olaylara bağlanmanın ve diri ve ölü şeyhlere nisbet edilen keramet söylentilerinin yayılması olsun, ister kevnî bilgilerin, yeryüzünün imar edilmesinin ihmali ve iktidara yol açan sebeplerden yüz çevirmek olsun. Bu durum, ister insanları kendi özlerine münhasıran yönelten ve ümmetin akıbetini belirleyen genel meselelerle uğraşmalarını terk etmeye iten ve dinin duygularında yalnızca ibadet merasimlerine münhasır olmasına sebep teşkil eden siyasal diktatörlükler olsun, ister sonunda dinin tümüyle kendi özleri sebebi ile gözönünde bulundurulan, fakat ruhsuzlaşmış geleneklere dönüşmesi olsun...
İslam Nedir?
İslam yalnızca bir ruhçuluktan ibaret değildir, İslam aynı zamanda hem madde dünyasını hem ruh dünyasını bir araya getirmekte ve aynı anda her iki alanda çalışıp çabalamaya davet etmektedir.
169 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.