IX. yüzyılda, Benî Mûsâ ailesi, tam gün kitap tercüme edenlere ayda 500 dinar veriyordu. O dönemde dinarın ağırlığı 4,25 gr saf altın değerindeydi. Yani aylık ücret 2125 gr altın ediyordu. Bu yüksek maaş dönemin büyük yeteneklerini kendine çekmişti.
İslam medeniyeti, XII. yüzyıldan itibaren eserlerinin Latince’ye tercüme edilmesiyle Avrupa’yı uyandırdıktan sonra yaratıcılığını kaybetmeye, XV. yüzyıldan itibaren de kendini tekrar etmeye başlamıştır.
Hastalığı şöyle tarif etmiştir: “Değişmiş şartlar altında tehlikeye maruz kalmış hayattan başka birşey değildir, bu değişik şartların yarattığı bozuklukların önce hücre ve özellikle onun şeklinin bozulmasıyla kendini gösterir.”