En Beğenilen Topkapı Sarayı kitaplarını, en beğenilen Topkapı Sarayı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Topkapı Sarayı yazarlarını, en beğenilen Topkapı Sarayı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Dördüncü Murat’ın cülusunda asker cülus bahşişi ve terfi istemeyeceğine söz verdiği halde bir müddet sonra bahşiş ve terfi diye yine ayak diremişti. Hazine tamtakır olduğundan sarayın altın ve gümüş eşyası eritilip para kesilmiş ve askere bahşiş ile terfileri verilmişti…”
“ Türk’ün bütün samimiyet ve şecaatiyle ve ilmiyle, irfanıyla, sanatıyla İslam dünyasına yaptığı büyük hizmetleri maalesef Müslüman Arap alemi takdir edemedi. Hoş biz de takdir beklemedik…”
“İstanbul’da oturup da Topkapı Sarayı Müzesi’ni gezip görmeyenler, gözlerini eşsiz bir güzellikten ve ihtişamdan mahrum ettiklerini bilmelidirler. İhmal edilecek ziyaret değildir…
.
Tarih kitapları okurken sarayda geçen mevzuları anlayamıyordum. Mesela IV. Murat ayak divanına çağırılıyordu. Bu ayak divanı neresiydi? Peki tahta nerede çıkılıyordu? Topkapı gezimde ise sarayın odaları bana hiç bir şey ifade etmemişti. Kitabı bu yüzden okumaya karar verdim.
Kitapta Ekrem Koçu bizlere sarayı oda oda gezdirerek kitabın hakkını teslim ediyor. Ayrıca bu gezi esnasında tarihten anekdotlar aktarmayı ihmal etmiyor. Özellikle Kösem ile ilgili kısımları roman tadında okudum. Nebinin boğdurulduğu odunluğu okurken şaşırdım. Cellat çeşmesi kısmında ise kanım dondu.
Velhasıl Topkapı'yı merak edenler için mükemmel bir kitap. Artık Babüssaade önüne gelince orayı farklı bir gözle inceleyecek ardındaki kırmızı taşın önünde ise hüzün dolacağım. Ayak divanı deyince padişahın herkesten yukarıda durduğu bir oda düşünmeyecek ve elçi kabul odasına başka bir havayla gireceğim.
Etimoloji İçerikli Youtube Sayfamıza Göz Atmak İçin ↓
youtube.com/channel/UCf5PEm...
Topkapı SarayıReşad Ekrem Koçu · Doğan Kitap · 2015110 okunma
Reşad Ekrem Koçu'nun önemini Orhan Pamuk'un "İstanbul | Hatıralar ve Şehir" eserinde anlamıştım. Özellikle orada sözü geçen İstanbul Ansiklopedisi ve ona dair birkaç görsel beni çok etkilemişti.
Topkapı Sarayı da oradaki etkilenimden yola çıkarak sayfalarında gezindiğim ilk Reşad Ekrem Koçu eseri oldu. Yaşadığımız şu karantina
Bütün tebaasının malı ve canı iki dudağı arasında çıkacak emre bağlı padişahlar, askeri ihtilallerde öyle bir acze düşmüşlerdir ki, yüzlerine karşı pervasızca hitaptan ve hatta hakaretten çekinilmemiştir.
Sarayın odun ambarı 16. asırda bir cinayete sahne olmuştu. 17. asır ortasında ise tarihi bir idam fermanının tatbik edildiği yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef'î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. ... Şairin cesedi Saray-ı Hümayun'un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı.
Padişah Genç Osman'ı Yedikule Zindanı'nda boğup öldürenler, Yeniçeri Ocağı'nın 65. Orta'sındandılar. İhtilalden sonra bu orta lağvedilmişti. Bu vakadan ocağın lağvına kadar geçen asırlar boyunca, her ulufe tevziinde 65. Orta'nın sırası gelince, adı üç defa okunur, ses verilmez, üçüncü okunuşunda yeniçeri başçavuşu,
“Yoktur!..” diye seslenir, bunun üzerine İkinci Avlu'yu doldurmuş olan yeniçeriler bir ağızdan,
"Yok olsun!.." diye bağırırlardı.
İnsana, bir imparator, maşukasını kolundan tutar ve aguşuna çeker gibi geliyor!.. Hayır efendim, hakikaten seven hoyrat olamaz, aşk vuslatında cebir yoktur.