Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Toplu Eserler 1

H. P. Lovecraft

Sayfa Sayısına Göre Toplu Eserler 1 Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Toplu Eserler 1 sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Toplu Eserler 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cadı evindeki düşler
Tanıklar onun uzun kıllı bir fareye benzediğini, ama sivri dişli, sakallı suratının kötülük dolu bir insan suratını, pençelerinin ise küçük bir insan elini andırdığını söylüyorlardı. Yaşlı Keziah’la şeytan arasında haber getirip götürüyor ve bir vampir gibi emdiği cadının kanıyla besleniyordu.
Sayfa 7
Başlarken. .
Antarktika rüzgârı öfkeyle kesik kesik esiyordu. Manzaradaki bir şey bana.. Nicholas Roerich’in tuhaf ve rahatsız edici Asya tablolarını ve deli Arap Abdul Alhazred’in korkunç Necronomicon’undaki efsanevi Leng yaylasınının daha tuhaf ve daha korkunç betimlemelerini anımsattı. Üniversite kütüphanesindeki bu iğrenç kitaba göz attığıma sonradan bin pişman olmuştum.
Reklam
Şeritlerin birleşim yerlerinde katlanan ve bir yelpaze gibi açılan bir sorguç ya da kanada benzeyen ilginç oluşumlar görülüyor. Kanat açıklığı iki metreyi geçen biri dışında kanatların hepsi büyük ölçüde hasar görmüş. Bu yapı, gezegenin ilk dönem efsanelerindeki bir canavarı, özellikle de Necronomicon’daki efsanevi ‘Eskiler’i anımsatıyor.
Eksiksiz numunelerin en eski efsanelerdeki bazı yaratıklara olan tekinsiz benzerliği, Antarktika dışında eski bir varoluşun düşünülmesini zorunlu kılıyor. Dyer ile Pabodie Necronomicon’u okumuş, ClarkAston Smith’in metne dayanarak yaptığı karabasan tabloları görmüşlerdi, bu yüzden dünyadaki yaşamı şaka olsun diye ya da yanlışlıkla yaratmış olduğu ileri sürülen ‘Eskiler’den söz ettiğimde beni anlayacaklardır.
Cadı evindeki düşler
Gilman, korkudan felç olmuştu, bağıramadı bile. Daha önce olduğu gibi iğrenç kocakarı Gilman’ı omuzlarından kavradı ve birden yatağından dışarı çekerek boşluğa sürükledi
Sayfa 39
Reklam
Kutup topraklarını ardımızda bıraktık ve maddenin ilk defa canlanıp, gezegenin henüz soğumuş kabuğu üzerinde yüzmeye başladığı bilinmez çağlarda, yaşamın ve ölümün, uzayın ve zamanın karanlık ve şeytani güçlerle ittifaklar kurduğu bu tekinsiz ve lanetli ülkeyi geride bıraktığımız için Tanrıya şükrettik.
Cadı evindeki düşler
Masanın üzerinde küçük, beyaz bir beden -çıplak ve baygın bir erkek çocuğu- yatıyordu; masanın öte tarafındaysa, sağ elinde garip saplı, parıl parıl parlayan bir bıçak; sol elinde üzerine garip resimler oyulmuş zarif kulplu ve acayip boyutlu donuk renkli bir metalden bir kase tutan ve bakışlarında öfke okunan korkunç, yaşlı kadın duruyordu. Çatlak bir sesle, Gilman’ın anlamadığı bir dilde, ama Necronomicon’ da sakınımla sözü edilen bir şeye benzeyen bir ayini monoton bir makamla okuyordu.
Sayfa 47
Altımızdaki inanılmaz manzaraya aptal aptal bakarken dilimizin ucuna ‘Corona Mundi -Dünyanın Çatısı-’ gibi türlü türlü fantastik deyişler geldi. Bu ölü kutup dünyasını ilk gördüğümden beri sık sık aklıma takılan tekinsiz eski efsaneleri şeytani Leng yaylasını, Mi-Go’yu Himalayalar’ın iğrenç Karadam’mı, insanlık öncesi dönemlere ilişkin imalarla dolu Pnakotic Elyazmalarını, Cthulhu Mezhebi’ni, Necronomicon’u, şekilsiz Tsathoggua ve bu yarı-varlıkla ilişkili şekilsiz yıldız döllerinden daha kötü şeyler üzerine Kuzey ülkelerinin söylenlerini düşündüm yeniden.
Bu yer sıradan bir kent olamazdı. Dünya tarihindeki arkaik ve inanılmaz bir dönemin, dış kolları, bildiğimiz hiçbir insan ırkı henüz maymunluktan insanlığa adım atmadan çok önce yer sarsıntılarının karmaşası arasında yok olup gitmiş olan ve en karanlık, en fazla çarpıtılmış efsanelerde belli belirsiz anımsanan bir dönemin ilk çekirdeğini ve merkezini oluşturmuş olmalıydı. Efsanevi Atlantis’in, Lemuria’nın Commoriom’un , Uzuldaroum’un ve Lomar topraklarındaki Olathoe’nin -bırakın dünü- ancak bugün sayılabileceği bir Paleojen büyükkent uzanıyordu burada.. Valusia, R’lyeh , Mnar topraklarındaki Ib ve Arabistan Çölü’nün Adsız Kenti gibi adı fısıltıyla anılan insanlık öncesi küfürlerle eş tutulabilecek bir büyükkent.
Reklam
Onlar bu yaşamın yaratıcıları ve köleleştiricileriydiler ve Pnakotic Elyazmaları’yla-Necronomicon’un korku içinde ima ettiği eski korkunç efsanelerin kaynağı olduklarına hiç kuşku yoktu. Onlar, dünyanın henüz genç bir gezegen olduğu dönemde yıldızlardan süzülerek gelen -tözlerini yabancı bir evrimin biçimlendirdiği ve güçleri bu gezegenin yetiştirdiği her şeyden üstün varlıklar olan- “Yüce Eskiler”di.
Bu koyu kıvamlı kütlelerin Abdul Alhazred’in korkunç Necronomicon’unda üstü kapalı bir şekilde sözünü ettiği, ama bu Deli Arabın bile, alkaloid içeren bazı bitkileri çiğneyenlerin düşleri dışında yeryüzünde bulunduklarını ileri sürmediği “shoggoth”lar olduğuna hiç kuşku yoktu.
Güney Pasifik’te yeni bir karanın yükselmesiyle çok büyük olaylar başladı. Deniz dibi kentlerinden bazıları taş taş üstünde kalmayacak şekilde yıkıldı; ama felaketler bununla kalmadı. Başka bir ırk-ahtapot biçimli, belki de efsanevi Cthulhu soyundan karada yaşayan bir ırk- evrenin sonsuzluğundan çıkageldi ve Eskiler’i bir süre için tamamen deniz diplerine çekilmeye zorlayan müthiş bir savaş başladı aralarında. Karadaki çok sayıda yerleşim açısından çok büyük bir darbeydi bu. Daha sonra barış yapıldı yeni topraklar Cthulhu soyuna bırakılırken denizler ve eski topraklar Eskiler’e kaldı
Yüz milyon veya daha fazla yıl öncenin Karbonifer dünyasını betimleyen haritalar, Afrika’yı bir zamanların tek parça halindeki Avrupa (o zamanlar en eski efsanelerin Valucia’sı), Asya, Kuzey ve Güney Amerika ile Antarktika’dan ayıracak olan anlamlı yarıkları ve kanyonları gösteriyordu.
Kuşkusuz, yerkürenin en acayip, en tekinsiz ve en korkunç köşelerinden birindeydik. Burası, mevcut karaların en eskisiydi. Bu iğrenç yaylanın, Necronomicon'un deli yazarının bile sözünü etmekte gönülsüz davrandığı efsanevi Leng Yaylası olduğuna inanmaya başlamıştık.
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.