Toprağın şefkatli yüzüne el sürmüştü Sepehri.Fakat varoluşun negatif yüzüne yani hiçliğe kadar yürüdü. O güzel deyişiyle, "ışıkların sabrının arkasına uzandı." Nereden yola çıksa, bu yolu mutlaka yalnızlığa varıyordu. Sepehri kadar yalnızlığı terennüm etmiş bir şair yoktur dense yeridir. İran'ın duygu tarihinden, modern yaşamın gözlediği hüzün verici değişimden, insanın aslından kopuşunun getirdiği acıdan, Mevlana'dan, Hâfız'dan, daha birçok hazineden beslenen bu büyük Şair'i, uzaklardan çağıran bir ses vardı sanki. Şiiri, o sese sürekli yankı verip durdu