Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri

Korkut Tuna

En Eski Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri Gönderileri

En Eski Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri kitaplarını, en eski Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri sözleri ve alıntılarını, en eski Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri yazarlarını, en eski Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
312 syf.
·
Puan vermedi
Şehir, ekonomisi tarım dışı sanayi ve hizmet faaliyetlerinde yoğunlaşan; ülkelerin en büyük yerleşim yerleridir. Toplumların belirli bir üretim düzeyi ve bunun getirdiği toplumsal örgütlenmelere bağlı olarak şehirler oluşmuştur. Şehirlerin ortaya çıkış ve gelişmeleri konusunda sürdürülen çalışmalarda, şehirleşme olayı tek bir neden olarak gösterilen Sanayi devrimine bağlanmaktadır. Batı kaynaklı bu görüş doğulu araştırmacılar tarafından bile kabul edilmektedir. Sanayi devrimi belirli bir tarihi toplumsal koşullar ve ilişkiler sonucu yeryüzünün belli bir yöresinde ve belli bir zaman diliminde ortaya çıkmıştır. Şehirlerin en az beş bin yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen, batı şehrinin oluş ve gelişme kuralları tüm zaman şehirleri için genel geçer açıklayıcı bir model olmuştur. Bu ve şehirle alakalı bu tarz meseleler yazarın çalışmasında çıkış noktası olmuştur. Yazar kitabında şehirlerin oluş, gelişme ve toplumsal birliklerdeki yerini belirlemek için ortaya koyulan tezleri, Doğu ve Türk toplumu açısından da ele alarak kritik etmiştir. Yazar ortaya bir tez sunmaktan ziyade, şehir konusunu kendi bakış açımızla yorumlamamız gerektiğinden bahsederek buna bir zemin oluşturmak istemiştir.
Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri
Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir TeorileriKorkut Tuna · İz Yayıncılık · 201311 okunma
Batı, Roma İmparatorluğunun yıkılışından sonra bin yıl boyunca eski Roma'nın sağladığı üstünlüğün özlemini duyarak dünya egemenliğinde söz sahibi olacağı günlerin gelmesini bekleyecektir. Bunun sonucu olarak Doğu ile ilişkilerde içine düştüğü açmazlardan kurtulup Doğu ticaretinde söz sahibi olması yeniden doğuş olarak nitelendirilecektir. Bu bakımdan Batı düşüncesinde orta çağ çok büyük bir önem taşımaktadır.
Reklam
Toplumun çıkar ve yararlarına uygun olmayan, onun sorun ve açmazlarına çözüm getirmeyen bir bilginin fantezi olmaktan öte bir geçerliliği yoktur.
·
Puan vermedi
Korkut Tuna kitabında şehirlerin doğuşu, yayılışı ve ilerleyen süreçte modern şehirlerin yeni biçimleri, sorunları üzerinde durmuştur. Onun için şehir, bir toplumu anlama biçimidir. Şehir olgusuna Doğu-Batı yaklaşımında bulunmuş, Batılı sosyologların şehirleşmeyi Sanayi Devrimi ile Batı’da başlatmalarına karşılık yerli bir bakış açısı
Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir Teorileri
Toplum Açıklama Girişimi Olarak Şehir TeorileriKorkut Tuna · İz Yayıncılık · 201311 okunma
Maunier’nin bildirdiğine göre şehirlerin oluşmasında ülkenin coğrafya şartlarının etkisi üzerinde, zamanın coğrafyacılarından çok önceleri, 17. yüzyılda William Temple tarafından durulduğu bildirilmektedir. Temple’e göre “yabancı istilalarına karşı gerek deniz, nehir gerek dağlar ve geçitler gerekse boş ve barınılmaz geniş topraklarla çevrili olan ülkelerde halk basit bir şekilde dağınık düzen evlerde veya küçük köylerde yaşar; fakat istilalara karşı her taraftan açık olan ve çevresi kalabalık ve güçlü milletlerle çevrrili olan ülkelerde, evler birbirine yapışarak kalabalık ve birlikten güven ararlar ve etraflarını duvarlarla çevirirler. Bu durum şe-hirlerin kaynağını oluşturur ve giderek bereketli topraklarının, nehirlerinin ve limanlarının sayesinde daha büyük ve zengin olurlar.”
Genellikle ekonomik nedenler içinde sayılan tarımın nüfusu kırsal alanda dağıtmasından “ticarî ve sınaî işlevlerin gelişmesi ile burglar meydana gelir. Bu burglar şehir lerin hazır-layıcısıdırlar. Diğer nedenlerin katılması ile “burglar, şehirlere, şehirler baş şehire dönüşür” (Cantillon 1755).
Reklam
Hippolytus A.Collibus (1600) için şehirlerin oluşmasındaki en temel koşul ‘İnsanın Toplumsallığı’dır. Ancak bunun varlığı ile ailelerin köyde ve şehirde toplanması açıklanabilir.
Sayfa 36
Giambattista Gherardo d’Arco (1771) ya göre devletin üç tür ihtiyacı vardır: Geçim ihtiyacı, manifaktür ürünler ihtiyacı, güvenlik ihtiyacı. Bu üç tür ihtiyaç üç sosyal sınıfı oluşturur: Tarımcılar, zanaatkârlar, yöneticiler. Bu üç sınıfın kırda ve şehirde dağılışı önemlidir. Bu bakımdan nüfusun şehirler ve yörelerindeki dağılımı şehrin oluşumu üzerinde etkilidir. Eğer şehir tarıma elverişli topraklar üzerinde kurulmuşsa gelişmesi ve oluşması çok sınırlı olur. Tarımcı sınıf zorunlu olarak en kalabalık sınıfı oluşturur. Zanaatkârlar ancak tarımcıların ihtiyaçları ölçüsünde olurlar. Eğer şehrin civarındaki topraklar bereketsiz ise geçimi için gerekli olan şeyleri başka yörelerden çe-ker. Bu da özellikle manifaktür ve ticarete bağlıdır ve sonsuzca gelişmeye elverişlidir. Bu iki sınıfın güvenliğini sağlamak için yöneticiler üçüncü bir sınıf olarak ortaya çıkar. Sonuç olarak şehrin oluşumu sosyal sınıfların oluşumuna paraleldir.
Sanayi devrimi ve kapitalist ekonomiye bağlı olarak dünyada mevcut olan şehirler ve şehirleşme Batı’nın yayılması ile yeni boyutlara ulaşmıştır. Bu çerçeve içinde şehirleşme sürecinin tarihi tiplerinden kaynaklanan bir sınıflama görülür: Ķlk biçim yöresel faaliyetler ve ürünlerinin büyük bir kısmı açısından kısıtlı, değişimi az, kırsal ekonomi içindeki şehrin do-ğuşuna karşılık olmaktadır. İkinci kuşak şehirleşme antik çağdaki veya ortaçağ ile ka-pitalizm ve sanayi ekonomisinden önceki modern çağda görülen değişik türlerdeki alışverişin yarattığı tüccar şehirlerdir. Üçüncü kategori kapitalizmin ve sanayi devriminin oluş-turduğu sanayi ve ticaret şehirleridir. Bu öbek içinde Avrupa’nın ve Kuzey Amerika’nın büyük sanayi metropolleri bu lunur. Dördüncü öbekte sömürge şehirleri bulunmaktadır. Bu şehirler XIX-XX. yüzyılda Batı Avrupa kapitalist ekonomisi nin ya-yılma ihtiyacından doğmuşlardır. Sosyalist şehirler ise beşinci kategoriyi oluşturur lar. Bu şehirler üretimin, dağıtımın ve sosyal ihtiyaçların örgütlenmesindeki özgün bir biçime karşılık olmaktadırlar.
Sanayileşme ve şehirleşmenin Batı toplumunda ortaya çıkardığı hızlı değişme birbirine bağlı bir dizi sorunun ya ratıcısı olmuştur. Makinalı üretimde kullanılmak üzere top raklarından kopartılan ya da işsiz kalarak yeni iş peşinde şehirlere yönelen kitle halindeki göçler bir yanda kırların boşalmasına diğer yanda şehirlerin hızla büyümesine yol açmıştır.
Sayfa 46
Reklam
İşçi ayaklanmaları yanında ondan daha eskiye dayanan bir olay olan Fransız ihtilâli de 19. yüzyılı hazırlayan en büyük koşullardan birini oluşturacaktır. Fransız ihtilâli ile ilk kez bilinçli bir bi-çimde halk kitlelerinin tarihî gelişme üzerine etkili olması ger-çekleşecektir. Fransız ihtilâlinden sonra gerçekleşen işçi ayak-lanmaları da bu olayı destekler nitelikte olunca halkın bilinçli bir biçimde tarihî gelişmeye yön verebileceği inancı 19. yüzyıl Batı düşüncesinin en önemli özelliklerinden bir tanesi olacaktır.
Gobineau ‘İnsan Irklarının Eşitsizliği Üzerine Bir Deneme’ adlı eserinde “toplumların gelişme ve yıkılmasında en önemli etken ırktır” görüşünü savunur. Buradan hareketle “insan ırklarının eşit -sizliği varsayımına geçer”. Kendisine göre ırklar arasında eşitlik yoktur. Üstün ve aşağı ırklar vardır. Birinciler ilerlemeye eğilimli oldukları halde ikincilerden pek ümit yoktur”
Sayfa 47
Comte toplumu 3'e ayırır:
Batı’daki ge lişme daha sistemli bir biçimde açıklanmak istenecek ve bilindiği gibi Auguste Comte gelişmeyi üç hâl kanunu yaklaşımı ile ele alacaktır. Bilginin gelişmesi açısından ilerlemenin doğru bilgi ile topluma istenilen yönü verebilme anlayışına uygun olarak gerçekleşebileceği inancının egemen olduğu yak laşımda A. Comte bilimlerin, bireyin ve insanlığın gelişimini açıkladığı üç hâl kanunundaki evrelere toplum tipleri de kar şılık olmaktadır. Ona göre “toplumun gelişmesi, bireylerin ve bilginin ge-lişmesinde olduğu gibi üç hâl kanununa bağlıdır. Bilginin ge-lişmesinin özeti olan bu kanun tarihin de büyük kanunudur” Sonuçta A. Comte bilginin üç haline karşılık olarak başlıca üç toplum tipi ayırır. Teolojik hale karşılık askeri toplum, metafi-zik hale karşılık meşrutî toplum (La Société des légistes), pozitif hale karşılık olarak sanayi toplumu.
Sayfa 48
Spencer'ın toplum anlayışı:
A. Comte’un devamcılarından olan Herbert Spencer basitten karmaşığa, farklılaşmamıştan farklılaşmışa doğru giden bir evrim anlayışını ve gelişmeyi evrenselleştirecektir. Bu rada artık A. Comte’da olduğu gibi bilginin ilerlemesi değil, organik bir gelişme söz konusudur. Bu çerçeve içinde ilerlemişliğe, gelişmişliğe doğru olan ‘gelişmenin genel
Orta çağdan günümüze kadarki gelişme şu şekilde özetlenebilir: bilimsel, demokratik, kapitalist, sanayili, şehirli ve toplum tipi toplumsal örgütlenme giderek dinî, mertebeli, loncalı, zanaatkâr, köylü ve topluluk tipi orta çağ toplumunun yerine geçmiştir
Sayfa 50
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.