Toplumsal Cinsiyet Feminizm ve LGBTIQ+

Ercan Çifci

En Eski Toplumsal Cinsiyet Feminizm ve LGBTIQ+ Sözleri ve Alıntıları

En Eski Toplumsal Cinsiyet Feminizm ve LGBTIQ+ sözleri ve alıntılarını, en eski Toplumsal Cinsiyet Feminizm ve LGBTIQ+ kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batı, hem ideolojik olarak hem sosyolojik olarak sürekli kendini yenilemektedir. Çünkü devamı buna bağlıdır. Zaten bir dünya görüşü hâkim vasfını korumak istiyorsa ”yürüyen” olarak hareket etmek zorundadır. Batı, bu manada mevcut halini canlı tutmakta, diyalektik bütün çatışma ve tartışmaları faydalı görmektedir. Posthümanizm, postyapısalcılık, postfeminizm, postmodernizm ve transhümanizm gibi "çatışan teoriler" de bu çerçevede ortaya çıkmış, ileri sürülmüş ideolojik ve sosyolojik içtimai tasarımlardır‘. Pozitivizmin arızalarını analitik pozitivizmle, modernizmin arızalarını postmodernizm ile feminizmin arızalarını ise postfeminizm ile gidermeye çalışan Batı, buna rağmen ne kadın ne erkek, ne zengin ne fakir, ne burjuvazi ne proletarya, ne din ne bilim arası da bir muvazene unsuru kurabilmiş, ne de idealize ettiği 0 nizama kavuşabilmiştir. Yine de çalışmalar durmaksızın sürdürülmektedir.
Posthümanizm, hümanizmin eleştiriye tabi tutularak yenilenmesidir. Hümanizm, Antik Yunan anlayışında var olan, dinden bağımsız, ”tanrının otoritesi”nden sıyrılmış özgür insanı modelliyordu. Aydınlanma Çağı filozoflarından Schiller (öl. 1805) bunu günümüzdeki anlamı olan ”insancı-insan sever"e dönüştürdü. Bu tanım da yine Antik Yunan filozoflarından Protogaras'ın (M.Ö 481-420) "İnsan her şeyin ölçüsüdür” düşüncesine dayanıyordu. İlk başlarda Avrupa insanlarını kapsayan bu düşünce, ilerleyen zaman içerisinde bütün dünya insanları için söylenmeye başlandı. Ancak sanayi devrimi ile birlikte teknolojinin gelişmesi, iki büyük dünya savaşı başta olmak üzere çıkan savaşlarin insan üzerindeki olumsuz etkisi, robot, uzay, internet, tıp ve son olarak genetik ilmindeki olağanüstü gelişmeler, bu hümanist anlayışın eksik ve arızalı olduğu düşüncesini doğurdu. Posthümanizm bu gelişmeleri temel alarak yeni bir ”insancılık”, ”insan hakları" anlayışı ortaya koymaya başladı.3
Reklam
Ruh ve bedenden mürekkep insan ve canlılığını ruhun varlığına borçlu bir beden... Ancak Batı, bedeni genç ve diri tutarak hep diri ve canlı olmayı planlıyor. Bu yüzden beden üzerine çalışıyor. David Le Breton öngörülen bu çağın "bedene veda çağı" olduğunu söyler; sadece bedene değil, kadın hamileliğine de biyolojik anlamda doğuştan
Toplumsal cinsiyet teorileri, feminizm odakli çalışmalar, LGBTiQ+ bireylerin evlilik ve evlat edinmelerinin kanunen serbestleştirilmesi, seks turizmine zemin hazırlanması, pedofilik sapkınların demek ve parti kurmalarına müsaade edilmesi, biyolojik cinsiyetlerini yahut bedenlerini beğenmeyenlere değiştirme imkânı tanınması, hayvan genelevleri açılması ve bu tür ilişkilerin normalleştirilmesi vs. bir bütünün farklı parçaları halinde Batı'nın gerçekleştirmek istediği Yeni Dünya Düzeni'nin pratikleridir. Batı sosyolojisi ve onun yerli bağımlıları ise bu idealin taşıyıcı ve motive edici gücü olmaktan başka bir iş yapmamaktadır. Büyük Doğu Dünya Görüşü ve Yerli Sosyoloji Bütün bu teori ve kuramlar, Batı dünyasının kendi içtimai sorunlari neticesi ortaya çıkmış çözüm önerileridir. Bir çeşit yeni toplum tasarımları olan bu teoriler, "evrensel ilke" sadedinde, Batılı ve Batıcı sosyologlarca diğer toplumlara ihraç edilmiştir. Sosyolojiyi kendi dışındaki ülkeleri kontrol etmek, dönüşüme ve değişime tabi tutmak için kullanan Batı, ürettiği kuram ve teorileri anaakımlaştırarak ve yüzlerce yabancı üniversitede, medyada, sayılı entelektüellerin eserlerinde görünür kılarak zihinlere yerleştirmiştir. Bu öyle yaygın ve katı bir uygulama haline bürünmüştür ki, bu kuramları yahut teorileri reddetmek bilime karşı çıkmak, evrensel bilim arayışına sekte vurmak, gelişmişliği engellemek olarak anlaşılmaya başlanmıştır. Ancak (söylediğim şey yeni olmamakla beraber) artık yeni bir sosyoloji anlayışı, yeni bir dünya görüşü ve yeni insan modeli ihtiyacı kendini dayatmaktadır.
Toplumsal cinsiyet kuramının günümüzdeki görünümüne üç aşamalı bir süreçten geçerek geldiği söylenebilir.. Birinci aşama, cinsel suçların, dini ve örfi olarak kabul görmeyen cinsel yönelimlerin meşrulaşarak içtimaileşmesinin sağlandığı 19. yüzyılın başları ve bunların kanunen suç olmaktan çıkarıldığı 1960’lı yıllardır. İkinci aşama, feministler vasıtası ile kadın-erkek eşitliği, iş hayatında kadın-erkek rollerinin ve iş bölümünün yeniden tanımlandığı 1970. 1990li yıllar arasına tekabül eder. Üçüncü aşama ise lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel gibi farklı cinsel yönelimlerin hatta cinsiyetsizliğin ”Queer Kuramı” olarak şekil aldığı ve toplumsal cinsiyet kuramı üzerinden normalleştirilmeye çalışıldığı dönemdir. Her üç aşamanın ortak özelliği cinsel kimlik devrimi gerçekleştirmek için belli bir dünya görüşü çerçevesinde hareket etmeleridir. Bu dünya görüşü çerçevesinde tarih, edebiyat, felsefe, siyaset, din, teknoloji, emek, kent ve sosyal politikalar toplumsal cinsiyet kuramına göre yeniden şekillendirilmeli ve yazılmalıdır. Bu binlerce yıllık birikimin reddi ve topyekün insanlığın zihninin yeniden inşası demektir.
Biyolojik cinsiyetimiz, cinsel kimliğimizin ana belirleyicisi olmasına rağmen anne-babanın rehberliği, içinde yaşanılan sosyal çevre, arkadaşlar ve alınan eğitim çocukların kendi cinsiyetine uygun olmayan bir cinsel kimlik geliştirmesine sebep olabilir. Cinsel anlamda kendini yeterince tanımamış, anne ve baba tarafından doğru rehberlik yapılmamış yahut son dönemde cinsiyetsiz toplum projesine uygun olarak hiçbir cinsiyet tanımlaması edinmemiş çocuklar, olgunlaştıkça kendini biyolojik cinsiyetinden farklı hissetmeye başlayabilmektedir. Yani bazen bir erkek kendini kız gibi hissedip kız gibi davranmaya başlayabilirken, bazen de kızlar kendilerini erkek gibi hissedip erkeksi davranışlar sergileyebiliyor. Bu örnekte olduğu gibi kişinin biyolojik cinsiyeti ile edindiği cinsel kimliğin örtüşmediği noktada “cinsel kimlik bozukluğu" olarak tanımlanan durum ortaya çıkar. Bir çocuğun kendi cinsiyetinin dışında bir cinsel kimlik geliştirmesi sıra dışı bir hadisedir. Bu sebep‘le anne-baba çocuklarına doğumundan itibaren biyolojik cinsiyetine uygun kimlik edinmelerini sağlayıcı eğitim, çevre ve iletişim sağlamalıdır. Çünkü çocukluk döneminde daha esnek olan cinsel kimlik büyüdükçe katılaşmaktadır.
Reklam
Toplumsal cinsiyet teorisyenleri cinsel kimlik oluşumunun gerçekleştiği 0-7 yaş arasına özellikle önem verir ve çalışmalarının büyük bir kısmını bu yöne kanalize ederler. Cinsiyetçi ögeler taşıdığı iddiası ile anne-babanın biyolojik cinsiyete uygun olarak yaptığı rehberliğe itiraz ederler; kullandıkları kelimeleri, seçtikleri renkleri, aldıkları
..Sosyolog Prof. Jeff Heam dile getirdi. Cinsiyetsiz toplum politikasını faaliyete geçirme amacını açıkça beyan eden sosyolog, mevcut cinsiyet kategorilerinin de yok edilebileceğini söyledi: "Kuir (queercinsiyetsiz toplum) politikası çerçevesinde 'erkekler'in ayrıcalıklı konumları, erkeklerin de muzdarip olduğu 'erkeklik’ rolleri ile mücadele
Toplumsal cinsiyet meselesinde öne çıkan kimlik kavramlardan biri de Queer (kuir) kavramıdır. Batı kendi tezlerini tartıştırmak, aktif ve diyalektik anlamda gelişebilir kılmak için sürekli akademik çalışmalar yaptırmakta, çeşitli ilmi çalışmaların sonucu gibi kuramlaştırmaktadır. Batı tefekkürü bu manada sayısız sahte kuram ve veri ile doludur. Bu
Toplumsal cinsiyet eşitliği projesi yürütücüleri yetişkinlene dönük faaliyetlerle dini ve örfi cinsiyet algısının yıkılmasının zor olduğunu bildiğinden bebeklikten itibaren başlayan çocuk eğitimine ve ergenlere yönelik çalışma yaparlar. Bunun için de eğitim aracı olarak okul, kurs, televizyon programları, sosyal medya etkinlikleri, kamplar, dönemlik seminerler ve kulüp çalışmaları ile geniş kitlelerle etkileşime geçmeye gayret ederler. Eğitim içeriklerinde “toplumsal cinsiyet kalıp yargıları” diye niteledikleri kelime, deyim, resim, hikâye ve videoları cinsiyetsiz olacak şekilde değiştirirler. Konuşmalarını, yazılarını, ilan ve duyurularını, tarih ve sosyal bilimler sunumlarini, edebiyat ve sanat eserlerini cinsiyetsizlestirirler.
150 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.