Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm

Murray Bookchin

En Eski Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm Gönderileri

En Eski Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm kitaplarını, en eski Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm sözleri ve alıntılarını, en eski Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm yazarlarını, en eski Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim iddiama göre komünalizm, toplumsal ekolojinin etraflıca düşünülmüş sistematik görüşlerini --özgürlükçü yerel yönetim ve diyalektik doğalcılık da buna dahil-- kapsamak için en uygun çevreleyici siyasal kategoridir. Bir ideoloji olarak komünalizm önceki sol ideolojilerin (marksizm ile anarşizmin daha doğru bir ifadeyle özgürlükçü Sosyalist geleneğin) en iyi yanlarından faydalanır ve günümüz gerçeklerine daha uygun, daha geniş bir bakış açısı sunar. Marksizmden felsefe, tarih, iktisat ve siyaseti birleştiren akılcı, sistematik ve bütünlüklü bir sosyalizm formüle etme projesini alır. Net bir biçimde diyalektiğe dayanarak teori ve pratiği birleştirmeye çabalar. Anarşizmden ise devlet karşıtlığına ve konfederalizme bağlılığın yanı sıra hiyerarşinin yalnızca özgürlükçü sosyalist bir toplum tarafından üstesinden gelinebilecek bir temel sorun olduğu kabulünü alır.
sümer yayıncılık
Aslına bakılırsa, insanların toplumsal varlıklar olarak birbirlerine nasıl davrandıkları, ekolojik krizi kontrol altına alma açısından kritik bir önem taşır. Bu gerçeğin açıkça farkına varamadığımız takdirde, doğal dünyaya hükmetme fikrini ortaya çıkaran şeyin yaşadığımız toplumun her zerresine nüfuz eden hiyerarşik zihniyet ve sinif ilişkileri olduğunu da göremeyiz. “Büyü ya da yok ol" buyruğunun vahşi rekabetçiliği etrafında yapılanmış olan mevcut piyasa toplumunun kendi kendine işleyen, tümüyle gayri şahsi bir mekanizma olduğunu göremezsek, gittikçe artan çevresel altüst oluşlar için hatalı bir biçimde teknoloji ya da nüfus artışı gibi başka olguları suçlama eğiliminde oluruz. Dolayısıyla, bu altüst oluşların kâr amaçlı ticaret, endüstriyel büyüme için endüstriyel büyüme ve ilerlemenin şirketlerin çıkarlarıyla özdeşleştirilmesi gibi temel nedenlerini de gözden kaçırırız. Kısacası, böylesi bir yaklaşımla vahşi toplumsal patolojinin kendisi yerine bu patolojinin semptomlarına odaklanma eğiliminde oluruz ve çabalarımızı yaraları iyileştirmekten çok onları makyajla kapatmaya yarayan sınırlı hedeflere yöneltiriz.
Sayfa 10 - sümer yayıncılık
Reklam
"Günümüzde insanlar ile başka canlılar arasındaki farklılıkları hiyerarşik bir üstünlük ya da 'astlık' çizgisinde düzenleyen düşünce tarzı yerini farklılıkları ekolojik bir tavırla -yani, birbirini tamamlama etiğine göre- ele alan bakış açısına bırakacaktır.” Böylesi bir etik anlayışında, insanlık -üstün bir tür olmak yerine destekleyici bir tür olarak- daha zengin, yaratıcı ve gelişime dönük bir bütün oluşturma kapasitesini kullanarak insan dışı varlıkları tamamlar hale gelecektir.
Sayfa 11 - sümer yayıncılık
Kör bir toplumsal mekanizma olan “piyasanın” toprakları kuruttuğu, verimli arazileri beton yığınlarıyla doldurduğu, hava ve suyu zehirlediği ve büyük çaplı iklim ve hava değişikliklerine yol açtığı bir dönemde saldırgan ve sömürücü bir hiyerarşik sınıflı toplumun doğal dünya üzerindeki etkilerini görmezden gelemeyiz.
Sayfa 12 - sümer yayıncılık
Bu insan dışı doğa manzaraları temelde durağan ve hareketsizdir. Elbette, bir manzarayı seyrederken bir şahinin süzülerek havada uçması, bir geyiğin sıçraya sıçraya kaçması ya da koşan bir kır kurdunun silueti anlık olarak dikkatimizi çekebilir. Ancak böylesi durumlarda gerçekte tanık olduğumuz şey, önümüzdeki manzaranın temelde durağan olan görüntüsünün çerçevesine giren fiziksel hareketin kinetiğidir. Bu durağan görüntüler bizi aldatarak doğadaki tekil anların "sonsuza dek sürdüğüne" inandırır.
Sayfa 13 - sümer yayıncılık
İnsanlık -"birinci doğa" olarak adlandırabileceğimiz- kendi biyolojik evrimsel tarihinden hiçbir zaman kopmamıştır, ancak -"ikinci" doğa olarak adlandırabileceğimiz- kendisine özgü toplumsal bir özellik de geliştirmiştir. İnsanın ikinci doğası hiç de doğallıktan uzak değildir, hatta önemli oranda organik evrimin doğasının yaratımıdır. İkinci doğayı bir bütün olarak doğanın dışına çıkarmak ya da onun değerini küçümsemek doğal evrimin yaratıcılığını yok saymak ve ona tek taraflı bakmak anlamına gelir.
Sayfa 18 - sümer yayıncılık
Reklam
Eğer doğa bir manzara görüntüsünden ibaret olsaydı, doğaya ilişkin metaforik ve şiirsel açılamalar doğayı konu alan sistemli düşüncenin yerini alabilecek yeterlilikte olabilirdi. Fakat doğa, doğa tarihinin kendisidir; gözlerimizin önünde farklı derecelerde devam eden evrimsel bir süreçtir ve bu süreci dikkate almadan doğa üzerine fikir yürütürsek ona saygısızlık etmiş oluruz. Yani, gözümüzün önünde "var olan şeylerin" her daim "daha önceden var olmayan şeylere" doğru geliştiğini ve bu gelişimin kendi kendini organize eden devamlı bir süreç içinde yer aldığını teslim edecek bir düşünme şekline ihtiyacımız vardır.
Sayfa 19 - sümer yayıncılık
Erkeklerin değer, kurum ve davranış biçimlerinin kadınlarınkine baskın geldiği baba merkezcilik, görünüşe göre gerontokrasinin bir sonucu olarak gelişmiştir.
Sayfa 27 - sümer yayıncılık
Kutsal kitaplardaki doğaya hükmetme düşüncesi -ki insan dışı dünyanın bir hakimiyet nesnesi olduğu görüşünün temelini oluşturur- ancak, kamusal yaşamın yanı sıra özel yaşamda da tahakküm ve itaatin ortaya çıkmasına ve dış dünyanın sömürülebilecek materyaller olarak nesnelleştirilmesine yol açan sınıfsal hiyerarşik yapıların var olmadığı bir toplumun yaratılmasıyla aşılabilir.
Sayfa 31 - sümer yayıncılık
109 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.