Gönderi

Aslına bakılırsa, insanların toplumsal varlıklar olarak birbirlerine nasıl davrandıkları, ekolojik krizi kontrol altına alma açısından kritik bir önem taşır. Bu gerçeğin açıkça farkına varamadığımız takdirde, doğal dünyaya hükmetme fikrini ortaya çıkaran şeyin yaşadığımız toplumun her zerresine nüfuz eden hiyerarşik zihniyet ve sinif ilişkileri olduğunu da göremeyiz. “Büyü ya da yok ol" buyruğunun vahşi rekabetçiliği etrafında yapılanmış olan mevcut piyasa toplumunun kendi kendine işleyen, tümüyle gayri şahsi bir mekanizma olduğunu göremezsek, gittikçe artan çevresel altüst oluşlar için hatalı bir biçimde teknoloji ya da nüfus artışı gibi başka olguları suçlama eğiliminde oluruz. Dolayısıyla, bu altüst oluşların kâr amaçlı ticaret, endüstriyel büyüme için endüstriyel büyüme ve ilerlemenin şirketlerin çıkarlarıyla özdeşleştirilmesi gibi temel nedenlerini de gözden kaçırırız. Kısacası, böylesi bir yaklaşımla vahşi toplumsal patolojinin kendisi yerine bu patolojinin semptomlarına odaklanma eğiliminde oluruz ve çabalarımızı yaraları iyileştirmekten çok onları makyajla kapatmaya yarayan sınırlı hedeflere yöneltiriz.
Sayfa 10 - sümer yayıncılık
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.