Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm
Murray BookchinToplumsal Ekoloji Ve Komünalizm Gönderileri
Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm kitaplarını, Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm sözleri ve alıntılarını, Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm yazarlarını, Toplumsal Ekoloji Ve Komünalizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir buçuk asır kadar önce çok bilge bir adam şöyle demişti:” İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ancak bunu istedikleri gibi yapamazlar.”
Sayfa 116 - Sümer yayıncılıkKitabı okudu
Fikirler en iyi, nem oranı kontrol altına alınmış ideolojik bir fidanlığın sessizliğinde değil, görüş ayrılığı ve karşılıklı eleştirinin gürültüsünde gelişip olgunlaşır.
Sayfa 117 - Sümer yayıncılıkKitabı okudu
Toplumsal ekoloji, insan yaşamını bekleyen yazgının insan dışı dünyanın yazgısıyla el ele gittiğini ileri sirer; ancak hiyerarşik ve sınıflı toplumun insanlığa verdiği zararın doğal dünyaya verdiği zarardan hiç de aşağı kalmadığını, hatta muhtemelen onun ötesine geçtiğini de gözden kaçırmaz.
Sınıflı toplumlarda yaşanan geniş çaplı değişimlere -hatta ekonomik eşitlik sağlayan değişimlere- rağmen kadınların ezilmişliğinin bin yıllardır sona ermemesi, hiyerarşinin tarihsel olarak sınıf kavramından daha yerleşmiş bir olgu olduğunu doğrulamaktadır. Aynı sebepten ötürü, sınıf hakimiyetinin ve ekonomik sömürünün ortadan kaldırılması, gelişkin hiyerarşilerin ve tahakküm sistemlerinin de onlarla birlikte yok olacağını garanti etmez.
Erkek egemenliğinin en acımasız ve baskıcı hali kendisini geniş ailenin ya da klanın en yaşlı erkek üyesinin topluluğun diğer tüm üyelerinin ölüm ve yaşamına karar verebildiği patriarkada gösterir.
Toplumsal ekoloji, doğal dünya ile toplumsal dünyanın evrim sayesinde tek bir doğa oluşturacak şekilde birleştiğini görmemizi talep eder.
Dünyanın insanların kullanımı için "yaratıldığı" şeklinde teolojik görünüşlü bir öncüle sahip olan düalist yaklaşım insanmerkezcilik adını alırken, neredeyse hiçbir anlam taşımayan "biyomerkezli(biocentric) demokrasi" düşüncesine sahip olan indirgemeci yaklaşım ise biyomerkezcilik adını almaktadır.
İnsanlık -"birinci doğa" olarak adlandırabileceğimiz- kendi biyolojik evrimsel tarihinden hiçbir zaman kopmamıştır, ancak -"ikinci" doğa olarak adlandırabileceğimiz- kendisine özgü toplumsal bir özellik geliştirmiştir. İnsanın ikinci doğası hiç de doğallıktan uzak değildir, hatta önemli oranda organik evrimin birinci doğasının yaratımıdır.
Gerçekten de çevreci düşünürler insan dışı doğayı vahşi yaşam olarak romantikleştirdikleri ve onun insanın yapıtlarından daha "doğal" olduğunu düşündükleri ölçüde, insan dışı doğayı insanın yenilik, öngörü ve yaratıcılığının hiçbir yerinin olmadığı ve hiçbir olanak sunmadığı sınırlı bir alan olarak kalıplaştırırlar.
Fikirler en iyi, nem oranı kontrol altına alınmış ideolojik bir fidanlığın sessizliğinde değil, görüş ayrılığı ve karşılıklı eleştirinin gürültüsünde gelişip olgunlaşır.
İnsanlık bilgi meyvesini yemiştir ve hatıraları tarih ve deneyimle doludur.
“Bir toplumun medeniyet seviyesi, kadınlarına nasıl davranıldığına bakılarak anlaşılabilir.”
Çoğunluk yönetimi, diğer tüm yönetim biçimleri kadar kusurludur.
Kropotkin
Sayfa 63Kitabı okudu
Halka ait olmayan bir iktidar mütemadiyen devlete ve onun temsil ettiği sömürücü çıkarlara aittir.
Sayfa 44Kitabı okudu