Tramp Steamer'ın Son Durağı kitaplarını, Tramp Steamer'ın Son Durağı sözleri ve alıntılarını, Tramp Steamer'ın Son Durağı yazarlarını, Tramp Steamer'ın Son Durağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alvaro Mutis, başlangıçta hikayeyi Gabriel Garcia Márquez'e anlatma ve yazdırma düşüncesine kapılır, ancak dileği gerçekleşmez. Sonunda, hikayeyi kendi kaleminden ifade etmeye karar verir.
Gizemli kargo gemisi Tramp Steamer ile dünyanın farklı noktalarında tam dört kez tesadüfen karşılaşır. Aslında tesadüf gibi görünse de, Mutis, tesadüfün kuşkulu doğasına vurgu yaparak kaderin ağlarını önceden ördüğüne inandığını belirtir.
Gemi, Mutis'e göre sadece bir taşıyıcı değil, aynı zamanda insanlığın acımasızlığına ve hırsına karşı direnen bir sembol, hatta sefalete ve çürümeye dair bir metafor ..
Geminin kaptanının anlattıklarıyla ortaya çıkan ise bir yüreğin zarafeti. Bulunduğu toplumun kurallarına karşı kendi arayışını sürdüren bir kadınla olan ilişki ..
Mutis'in dilindeki incelik ve betimleme azmi, hikâyeye bağlılık hissini arttırıyor, belki de yakınlığı..
Kaç kişi keşfetti bu kitabı, kaç kişi okudu ve beğendi, bilemem, ama ben çok beğendim. Ne Mutis ne de Márquez gibi anlatamam, arkadaşlar, en iyisi bir de siz kitabı okuyup değerlendirin
Benimle birlikteyken insanların her yerde aynı olduklarını öğrendi, herkesi aynı beş para etmez tutkular, aynı densiz ve alçak çıkarlar yönetiyor ve hepsi de tüm enlem ve boylamlarda aynı derecede GELİP GEÇİCİ.
Dante derk ki, mutsuzluk içinde yüzerken mutlu zamanları anımsamaktan daha büyük bir ıstırap olamaz. Bunu yaparken yalnız olmak gerekir, böylesi çok daha iyidir.
Hayatlarımızın 'en' noktasında bir insan mı bulunmalı illa ki? Bir ülke belki şehir, bir nesne mesela gemi ya da bir imge olamaz mı? Olur pek tabii. Tam merkezde bir gemi olabilir mesela, ona karşı hissedilen tutku. Herhangi bir imge olabilir hayatımızı meşgul eden (bkz. TDK'ya göre 'imge': Zihinde tasarlanan ve
İnsanlar -diye düşündüm- çok az değişiyorlar, neyseler o, ta zamanın başlangıcından beri tek bir aşk hikâyesi var; o müthiş yalınlığıyla, o çaresiz talihsizliğiyle yinelenip duran aynı hikâye.
Size bunu başında da söyledim: Yaşayıp gitmek işini bir robot gibi yerine getiriyorum. Bıraktım her şey istediği gibi sürüklensin, bizi yanıltmak için var olan bu karmaşada ne bir teselli ne de bir rahatlama arıyorum. Ayrıca sizi ta başında uyarmış olduğum gibi bu anlattığım öyküyü son derece basit, hatta yavan bulabilirsiniz. Bir takıntı. Ama bir anlığına Varda'yı görmüş olsaydınız, sesini duysaydınız her şey nasıl da farklı bir anlama bürünüyordu anlardınız. Onda hayal edilmesi bile mümkün olmayan, sözcüklerle anlatılamaz bir şey vardı; ancak onu tanıyarak onunla birlikte olmanın ne denli büyük bir şans ve onu kaybetmenin ifadesi mümkün olmayan bir talihsizlik olduğunu anlayabilirdiniz.