Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
ruhun insanı olmak ya da aptal mutlu bitkiler
Ben ruhun insanıydım, onlar etin insanı; ben okuyan ve insanların yerine geçecek metni yazacak olan, onlar, mutlu ve aptal birer bitki gibi yaşayanlardı.
Sayfa 19
Bir yerlerde, mavi gökyüzünün ötesinde, ışıltılı bir dünya, gerçek ve sonsuz mutluluğun dünyası bulunuyordu; tıpkı diaframın kavisli kasının yukarısında tiksindirici bağırsakların gurultusu ve müstehcen cinsiyetlerin üzerinde akciğerlerin ve kalbin muhteşem mimarisi bulunduğu gibi; bunların üstünde de bedensel bazilikanın tepesinde bir kubbeye benzeyen beynin yumuşak pırlantası göz kamaştırıcı bir şekilde yükseliyordu. Karşısında, kadın saçlarının görkeminin kir ve çapak olarak kaldığı bir dünya vardı; Doğu'nun bahçeleri, çöp çukurları, süsleri ile birlikte matbaanın ilk zamanlarında basılmış kitaplar-çürük bezler ve toprak; çiçekler, kelebekler ve güzel kokulu bulutlar- pis irinler. Biz o hayal edilen ve ruhumuzun özlem duyduğu o dünyanın cehennemiydik ve cehennemin içinden geçen yol, cehennemin dibine kadar olan yol, bizim için ulaşılabilir olan tek yoldu. Alttaki iç organları üstteki iç organlara, cinsiyeti beyne karşı koyan gizli bir simetri vardı ve bu yüzden bir gün yüksek yerlere erişebilmek için kendi lağım çukurumuzun dibinin dibine kadar ulaşmalıydık.
Reklam
Hayatım boyunca bir köy helasının kabininde kilitli kalmış gibiydim.
Sayfa 85
lanet.
Acı çekerek, başarısızlık ve kasık tuzağının gururlu reddedilişi sonucu gerçek varoluşun ve bilinçli olmanın işkencesi ile çok azı tanışacaktı. Diğerleri yaşayacaklar, birbirlerini sevecekler, çocuk yapacaklar ve onların aptal mutluluklari dışında dünyada başka şeylerin de olduğunu öğrenmeden gebereceklerdi. Lanetlenişimi nefretle, utançla, istihza ile kabulleniyordum.
Sayfa 52
Onlara ne ile karşılık verebilirdim? Benim zavallı mısralarımla mı?
Sayfa 42
Yalnızlık
Aniden yalnızlığı, boğazımın etrafına sıkıca sarılmış ve birinin yavaşça büktüğü bir tel gibi hissettim.
Sayfa 55
Reklam
Örümcek
Birisi kafamın içinde yaşıyordu, orada, kafatasımın kemiklerinin pürüzsüz alanı içinde, keşiş yengecinin yumuşak karnını sedeften bir kabuğun içine döktüğü gibi, kendi içine çekilmişti. O zaman beynimin içinde kocaman bir örümceğin yaşadığını, ona canlı ve felçli bir halde bir yem olarak verilmiş olduğumu, onun beni emdiğine, ve damarlarımın ve kıkırdaklarımın ve kanımın ve beynimin kabuğunun maddesinden, gerçek ve gerçekdışı hatıralarımdan, korkumdan ve mutluluğumdan, şiirlerimden ve düşlerimden ve rüyalarımdan anormal bir şekilde büyüdüğünü anladım.
Sayfa 75
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.