Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Başlagıçtan 1993'e

Türk Eğitim Tarihi

Yahya Akyüz

En Eski Türk Eğitim Tarihi Gönderileri

En Eski Türk Eğitim Tarihi kitaplarını, en eski Türk Eğitim Tarihi sözleri ve alıntılarını, en eski Türk Eğitim Tarihi yazarlarını, en eski Türk Eğitim Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
·
Puan vermedi
Türk Eğitim Tarihi`nden dersler çıkarılması gerekirken onun Eğitim Fakülteleri programlarından çıkarılması çok yanlıştır, ama asıl sorun bu değildir. Asıl önemli olan şudur: Biz eğitimciler ve öğretmenler, öğretmen adayı öğrenciler, aydınlar, yöneticiler... eğitim tarihimizi inceleme, araştırma, ondan yararlanmayı ilgi alanımız dışına mı çıkaracağız? Onu biz de mi yok sayacağız? Eğer böyle yapıyorsak asıl sorun budur!
Türk Eğitim Tarihi
Türk Eğitim TarihiYahya Akyüz · Kültür Koleji Yayınları 2 · 1993134 okunma
Âlim olsan âlem senin olur. Bilen bilgisine, bilmeyen nesine inanır? Bildiğini halktan saklama. Bilmediğini sorup öğrenen âlim, utanıp sormayan kendine zalim. Canlı bilgisiz ölü, ölü âlim diridir.
Reklam
En iyi hükümdar, âlimleri ziyaret eden, en kötü âlim de hükümdarın ziyaretine koşandır.
Namık Kemal, memur yetiştiren daireler ve kalemlerde idare bilimlerinden hiç bir şey öğretilmediğini, memurların buralarda adetâ tabiattaki bitkiler gibi kendiliğinden yetiştiklerini söyler.
"... bütün eğitim meseleleri üzerinde memleketimizin uzmanlarından, fikir adamlarından, eğitimci ve sosyolog-sosyal bilimcilerinden oluşan bir topluluğun bilimsel ve müsbet kararlarına ihtiyaç vardı. Böyle kararlar olmadan doğru ve kalıcı bir iş yapmak imkansızdı.Bence Eğitim Bakanlığı,ülkemizdeki bilgin ve düşünürlerin karar ve fikirlerini uygulayacak bir araçtan başka bir şey değildir... (Bakanlar değişebilir) fakat sizin kararınız ve sizin verdiğiniz program değişmemeli ve yeni bir kararınız olmadıkça aynen uygulanmalıdır " Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa Özler /1923
Sayfa 402Kitabı okudu
Hunlarda ve eski Türklerde çocuk sahibi olmak çok arzulanırdı. Erkek ve kızlar arasında genellikle fark gözetilmez, hatta bazan kızlara daha fazla değer verilirdi. Çocuksuz ailelerin itibarı düşüktü. Dede Korkut Kitabı'nda Bayındır Han'ın yılda bir kez ziyafet verip Oğuz beylerini konuklarken şöyle denir: "Gene ziyafet verip aygır, deve, koç kırdırdı. Bir yere ak otağ (çadır), bir yere kızıl otağ, bir yere kara otağ kurdurdu. Kimin ki oğlu kızı yok, kara otağa kondurun, kara keçeyi altına döşeyin, kara koyun yahnisinden getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin. Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa kondurun. Oğlu kızı olmayanı Allah lânetlemiştir. Biz dahi lânetleriz" demişti.
Sayfa 10 - Pegem AkademiKitabı okudu
Reklam
Askerî Deniz Okulu l. Abdülhamit döneminde açılmıştı. Kendisinden önce hüküm süren kardeşi lll. Mustafa Astrolojiye aşırı düşkündü. Gönderdiği elçiyle, Prusya Kralı ll. Frederik'ten üç iyi müneccim istemişti; nedeni de, Kralın iyi müneccimler sayesinde devlet işlerinde başarılı olduğunu düşünmesiydi. Kral, elçiye şu cevabı verdi: "Başarımın üç sırrı vardır: 1. Tarih okumak ve geçmişin derslerinden yararlanmak 2. İyi bir orduya sahip olmak ve barışta, onu, hemen savaşa girecek gibi eğitmek 3. Hazineyi dolu tutmak. Benim müneccimlerim işte bunlardır. Padişah dostuma böylece bildiriniz."
Sayfa 144 - Pegem AkademiKitabı okudu
19. yüzyıla kadar, Türkler, Batı dillerini öğrenmeye ilgi göstermemişler, Devletin tercümanlık işleri vs. İstanbul'da Fener Rumlarının eline verilmiştir. Devlet, ekseriya farkına bile varmadan, bundan büyük zararlar görmüştür. Nihayet, 1820'lerde Yunan isyanının patlamasında İstanbul'daki Rum Patrikhanesinin ve Rumların öteden beri önemli katkılarının olduğu -çok geç olarak- anlaşılmıştır. Bunun üzerine, Devletin tercümanlık işleri Rumlardan alınıp bu kez Ermenilere ve Yahudilere teslim edilmiştir...
Sayfa 149 - Pegem AkademiKitabı okudu
Kethüdazade Mehmet Arif Efendi (1771-1849)
...Mekanik için şunları söyler: İki bin yıl önce bu bilimin kitapları yazılmış, uzun süre böyle kalmıştır. Daha sonra Avrupalılar bu kitaplarla meşgul olmuş ve bu bilimi ileri götürmüşlerdir. Fabrikalar, vapurlar, makinalar... Mekanik ile yapılır. Avrupalılar bu bilimi okurlar ve deneyler yaparlar. Osmalılar ise okusalar bile deneye gitmezler, bunun için masraf yapmak istemezler. "Bizde makam ve mevki sahipleri para almaya alışıktır, (uygun yerlere) vermeye alışık değildir." Bu konu üzerinde önce Padişah ve ileri gelen yöneticiler durmalı, teşvik etmelidir. Alt düzeydekiler onlara bakar. Avrupa böyle ilerlemiştir.
Sayfa 150 - Pegem AkademiKitabı okudu
Namık Kemal'in Eğitim Hakkında Görüşleri
Eğitimin güneşi dünyayı aydınlatırken, biz ne zamana kadar böyle gevşekliğin ağır uykusunda kalacağız? Bizim, eğitimi geliştirmekteki ihmalimizin sebepleri neler olabilir? Bazı mutaassıpların "eğitim dini zayıflatır" şeklinde inanışına mı önem veriliyor? Ama "beşikten mezara kadar ilim isteyin" diyen İslâmiyette bu inanış geçersiz değil midir? "Eğitim devletin düzenini bozar" şeklindeki görüşe mi önem veriliyor? Bu da yanlıştır, çünkü eğitim herkese görev ve haklarını bildirdiği için hürriyeti tamamlar, düzeni asla bozmaz. Acaba, "toplumumuzun genel fakirliğinden" mi eğitim geri kalıyor? Ama, eğitimin ilerlemesini zenginliğin artmasından beklemek doğru olamaz, çünkü zenginliğin kaynağı da yine eğitimdir. Acaba, "daha önemli bir başka ihtiyacımız" var da onu mu eğitime tercih etmek zorundayız? Böyle bir ihtiyaç, olsa olsa, askerî işlerde olabilir; ama onlarıda eğitimin önüne koyamayız. Çünkü, eğitim için değil de, ordu için para harcamak, insana kendi beynini yedirip kuvvet kazandırmaya çalışmaya benzer. Şu halde bizim, hiç bir mazeretimiz yoktur! Oysa, bütün insanlık istekle, hızla ilerliyor! Tembellik döşeğinde gaflet uykusundaki toplumların vay haline! Bunun sonu pişmanlık ve yok olmadır! Böyle bir son'dan bir toplumu kurtaracak şey ise yalnızca çalışma ve eğitimdir!
Sayfa 199 - Pegem AkademiKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal bir gece yanıma gelerek Vatan Kasidesinin teksir edilmiş bir nüshasını 'bunu ezberleyelim' diye bana verdi ve yavaş sesle, fakat büyük bir heyecanla şu mısraları okudu: Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin, Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten
Sayfa 200 - Pegem Akademi, Mustafa Kemal Atatürk'ün Harp okulundan arkadaşı Ali Fuat Cebesoy'un anılarındanKitabı okudu
Sanma ey hoca ki senden zer ü sim isterler, Yevme lâ yenfeu'da kalb-i selim isterler. Kur'an'a atıf yapılarak (Şuarâ, 88-89) yazılan bu beyiti şöyle Türkçeleştirmeye çalışalım: "Ey hoca, sanma ki senden altın ve gümüş istenecektir, Kıyamet günü kurtuluş, Tanrı'ya ancak doğru bir kalble gitmekledir."
Sayfa 211 - Pegem Akademi, Bağdatlı RuhiKitabı okudu
"Öğrenci yalın ayak, baldırı çıplak, üstü başı pis bir halde ve ufak bir minder üzerinde bağdaş kurmuş, aralık vermeden sallanmaktadır. 5-6 yaşındaki çocukların bile başlarında tulumbacı yemenisi, bellerinde koca bir kuşak sarılıdır. Okulun içi gayet pistir. Hocaların sözünü anlamak imkânı yoktur. Falakaya yatırılmış bir çocuğun çığlıkları, değnek sesi bu gürültüyü biraz değiştirir." "Anneler 4 yaşındaki bir çocuğun okumayı öğrenemeyeceğini ve okulda sekiz saat kapalı kalmasının vücuduna zararlı olduğunu bilmediklerinden, sadece evlerinde rahat oturmak veya komşuya gezmeye yalnız gidebilmek için çocuklarını baştan savmak amacıyla okula gönderirler (...) Böyle bir okula gitmekten fikir ve sağlık yönünden doğabilecek zarara eski düşünceli halk akıl erdirmekten âcizdir. Çünkü okula evladını insanlık değerlerini öğrenmek maksadiyle değil, sadece 'çocuğum okula gidiyor, dini görevlerini öğreniyor' diyebilmek için yolluyor." "Okulları bu durumda bırakmak veya bu gibi okullara vatan evlâdını göndermek insanlığa karşı bir suçtur. 4-5 yaşında zekâ örneği olarak okula gelen sağlam bir çocuk, zihne anlayışsızlık getiren, kavraması güç derslerle ahmaklaşmış, rütubet ve kokudan benzi solmuş, sallanmaktan beyni sulanmış, hocanın edebe aykırı davranışlarıyla ahlâkı bozulmuş, acınacak bir durumda okuldan çıkıyor. Vatan okullara, medreselere ne gönderiyor, bunlar vatana neleri geri veriyor..."
Sayfa 229 - Pegem Akademi, Bursa Maarif Müdürü Ahmet Rıza Bey 'in 1889 Tarihli İlköğretim raporundanKitabı okudu
Halkın çoğu eğitimin önemini anlamamakta, ailelerinde nasıl gördülerse öyle davranmaktalar. Bizde bazı babalar, çocuklarının doğum, sünnet ve evlenmelerinde çok masraf yaptıkları halde, sıra eğitime gelince, bunun parasız ya da çok az bir para ile yapılmasını istemek gibi bir çelişkiye düşerler.
Sayfa 260 - Pegem Akademi, Münir Paşa'nın (1830-1910) Mecmua-i Fünun'da 1862'de yayınladığı yazısındanKitabı okudu
"...Biz maarif istiyoruz, adam olmak istiyoruz. Hükümet, 'bunların maarif ile gözleri açılırsa zapt-u raptları (disiplin altında tutulmaları) müşkül olur' diye bizden maarifi imsak ediyor (kısıtlıyor). Pekâla, gözümüz açılırsa neyi göreceğiz? Bir fenalık var da onu göreceksek, o fenalık niçin oluyor?.. Herkes bize 'barbar' diyor, çünkü bizi fakir, cahil görüyorlar. Ah, biz bu hakareti görecek babaların evlâdı mıyız?
Sayfa 261 - Pegem Akademi, Ahmet Mithat Efendi'nin, 1872'de Sadrazam'a Hitaben Gazetesinde Yayınladığı Açık MektuptanKitabı okudu
254 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.