Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri

E. Semih Yalçın

Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri Gönderileri

Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri kitaplarını, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri sözleri ve alıntılarını, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri yazarlarını, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk'e göre din bir vicdan meselesidir. Dine saygı, inanan kişinin haklarına saygının bir sonucudur. Buna en güzel delil Atatürk'ün şu sözleridir: "Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz."
Sayfa 432 - Berikan Yayınları
499 syf.
10/10 puan verdi
Tarih'ten Türk'ü Çıkar Ne Kalır?
“Türk Evladı atasını tanıdıkça kendisinde daha büyük işler yapma cesareti bulacaktır.” ATATÜRK İLKE VE İNKILAP TARİHİ Editör Prof.Dr. E.Semih YALÇIN Yazarlar
Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri
Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleriE. Semih Yalçın · Berikan Yayınları · 20107 okunma
Reklam
Bilindiği gibi, muhalefet, bütünüyle siyasi sürecin bir parçası ve unsuru, hükümet veya iktidarın alternatifidir. İktidarın da bir tamamlayıcısıdır. Nerede bir topluluk varsa orada değişik isim ve şekillerde siyasi çatışma vardır. Toplum ne kadar az gelişmisse, gruplar ve fertler arasındaki fikir ve çıkar çatışmaları da o kadar sert ve şiddetli olur. Gelişmiş toplumlarda ise bu çatışma birtakım usul ve kurallara bağlanmıştır. Siyasi anlaşmazlığın organize ifadesi"Siyasi Muhalefet" müessesiyle nihai çözümü bulmuştur. Siyasi muhalefet, demokratik, libarel, parlamenter, anayasal çoğunluk, hürriyetçi gibi çeşitli isimler taşıyan bütünüyle müesseseleşmiş bir siyasi toplumun temel kuruluşunu ve mihenk taşını oluşturur.
Sayfa 337 - Berikan Yayınları, 1.Baskı, 2008
Mustafa Kemal Paşa'nın "Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak, yerlerine milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri" koymak şeklinde tanımladığı Türk İnkılabı'nda esas amaç, milli modern bir devlet haline gelmek olarak tespit edilmiştir. Türk İnkılabı'nda, batılı anlamda milli bir toplum yaratmada, nazari de olsa, millilik ile medeniliğin bir bütünü olarak ortaya çıktığı ve birbirine bağlı bir iki kavram olduğu görülür. Saltanatın kaldırılması kararı, Milli Mücadele tarihimizde önemli bir olay sayılmakla birlikte, ondan da öte Türk hakimiyet anlayışı köklü bir değişikliğe uğratılmış, milleti bizzat ve bilfiil egemenliğin kaynağı haline getiren anlayışa doğru adım atılmıştır.
Sayfa 325 - Berikan yayınevi
Lozan Antlaşması'nın Hükümleri
Yunanlar ile imzalanan kısım: 1- Mudanya Mütarekesi'ne göre sınır çizildi. İmroz ve Bozcaada Türkiye'ye verildi. Sınır, Meriç'in iki kıyı ortasından geçen bir çizgi sınır kabul edildi. Harp tazminatı olarak Karaağaç, Türkiye'ye verildi. 2-Sisam, Sakız, Midilli, Limni ve Semadirek adaları askersiz olmaları şartıyla Yunanistan'a bırakıldı.* 3-İstanbul Rumlarına karşılık Batı Trakya Türkleri, milli kültürlerinin muhafazası için gerekli tedbirleri alabilecek, okullarında eğitimlerini Türkçe olarak devam ettirecekleri ve Yunanistan onların azınlık haklarına riayet edecekti. 4-İstanbuldaki Rum-Ortodoks Patrikhanesi, yine İstanbulda kalacak ve dokunulmazlığı olacaktır. İstanbul Rumların yayın, okul açma, hastane ve vakıf işlerinde serbest olacaklar, Türk mahkemelerinde kendi dilleri ile ifade vermelerine engel olunmayacak, dini tatillerinde mahkemeye çağrılmayacaklardır. Bu hakların hepsi Batı Trakyadaki Türkler için de geçerlidir.** *Bugün bu şart Yunanlar tarafından bozulmuş ve bu adalar silahlandırılmıştır. **Bu da Batı Trakyadaki Türklere katiyyen tatbik olunmamış hatta tam aksine hareket edilmiştir. Bir diğer husus da şudur: 1990 Yassı Ada Mahkemeleri sırasında bir mesele hakkında şahitlik yapması gereken Patrik Athenegoras, çok güzel İstanbul Türkçesi bildiği halde mahkemede Lozan Antlaşması'nın bu maddesini hatırlatarak "Ben Bizans Rumcası ile ifade vereceğim" demiş ve ve dediğini de yaparak tercüman ücretini bile Türk devletine ödetmiştir.
Sayfa 321 - Berikan Yayınları, 1.Baskı, 2008
Kuklalar hükümeti tarafından imzalanan Sevr Antlaşması.
Bernard Lewis, Sevr Antlaşması hakkında şunları söylemektedir: "Sevr Antlaşması pek insafsızdı ve Türkiye'yi en zengin illerini ilhak eden devletlerin ve ulusların insafına dayanarak yaşayabilecek, çaresiz, kötürüm ve gölge bir devlet halinde bırakacaktı. Yenilmiş Almanya'ya empoze edilenden çok daha ağırdı ve Türkiye'de bir ulusal yas günüyle karşılandı." Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi Sevr Antlaşması, barış antlaşması değil bir savaş antlaşmasıydı. Yakın tarihte bir millete ceza olarak kabul ettirilen en sert barış antlaşmalarından biriydi ve ülkenin savaş ganimeti olarak kasten ve oldukça cüretli bir biçimde bölüşülmesine yol açıyordu.
Sayfa 282 - Berikan yayınevi
Reklam
SAKARYA MUHAREBESİ
"Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça tek olunamaz. Onun için küçük büyük her birlik bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur." Sakarya Savaşı sırasında söylenmiş olan bu söz, esasen Milli Mücadele ruhunun bir ifadesinden başka bir şey değildir. Zira Milli Mücadele boyunca fakrüzaruret içerisinde oluşturulan ordunun istenilen başarıyı ve zaferi kazanabilmesi için Mehmetçik'in vatanın her karış toprağını kanıyla savunması gerekecektir. Dipnot: Sakarya Muharebesi'nde tarafların askeri güçleri şöyleydi: Yunanlar: 90.000 piyade tüfeği, 700 makineli tüfek, 300 top, 20 uçak ve 1500 kişilik süvari kuvvetine sahiptirler. Türkler: 2500 subay, 45.000 piyade tüfeği, 240 makineli tüfek, 175 adet çeşitli çapta top ve 4500 süvari ile 2 uçak.
Sayfa 268 - Berikan yayınevi
Maraş Cephesi
27 Kasım 1919 günü işgal kuvvetleri komutanı Yüzbaşı Andre'nin emriyle kale burcundaki Türk bayrağının indirilmesi karşısında tırmanan olaylar, Fransızların Maraşı'ı terk etmelerine kadar aralıklarla devam etmiştir. Daha sonra meydana gelen gelişmeler sonrasında "Bayraksız namaz kılınmaz" diyen Ulu Cami imamı Rıdvan Hoca'nın desteği üzerine, ayaklanan Maraşlılar kaleye tekrar Türk bayrağını çekmeyi başarmışlardır.
Sayfa 251 - Berikan yayınevi
İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyet tarihimizde fevkalade önemli bir mevkiye sahiptir. İlk meclisin fevkaledeliği, farklı ve zıt fikirlere sahip milletvekillerinden meydana gelmiş olmasına rağmen ülke savunması ve bütünlüğü konusunda tek bir ses ve tek bir yürek olabilmesidir. Bu temel hassasiyetine bağlı olarak ilk meclisin diğer özelliklerini de şu şekilde sıralayabiliriz: 1) Bu Meclis her şeyden önce milli bir meclistir. Meclis üyeleri tamamıyla Türklerden oluşmuştur. Bundan dolayı da "Meclis-i Kebir-i Milli" adını almıştır. 2)Meclis demokratik bir ruha sahiptir. 3) Olağanüstü hal meclisidir .Yasama, yürütme ve yargı kavramlarını temel güçler olarak benimsemiş olmakla beraber bu güçleri kendi bünyesinde toplamıştır. 4)İdealist ve fedakar bir meclistir. 5)Şüphesiz kahraman bir meclistir. Kısaca, ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletinin tarihteki mevkiine paralel yüksek seviyeli bir Meclisti.
Sayfa 241 - Berikan yayınevi
Misak-ı Milli, milli iradeyi temsil eden milletvekillerinin namüsait şartlarda ortaya koyduğu bağımsızlık bildirgesidir. Misak-ı Milli ne bir efsane ne de tarihin derinliklerinden gelen bir destandır. Türklerin var olduğu devirlerden itibaren karakterinde mevcut olduğuna inandığımız istiklal fikrinin bir Türk yurdunun sınırlarını tespit eden ve günümüzde de iç ve dış siyasette canlılığını muhafaza eden fevkalede önemi haiz hukuki ve siyasi bir vesikadır.
Sayfa 237 - Berikan yayınevi
Reklam
"Ya Bağımsız Oluruz, Ya Bağımsız Ölürüz!"
Sivas Kongresi ..... Netice itibariyle manda fikrini Mustafa Kemal Paşa, şiddetle reddedecek ve "Biz azınlıkta kalsak da mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya İstiklal Ya Ölüm!" diyecektir.
Sayfa 197 - Berikan yayınevi
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.