Yeni fikir ve kültürlere, deney ve deneyimlere, karşı fikir ve kültürlere, yer ve değer vermeyen toplumlar gelişemezler. Bu yüzden her kültür politikasının üç temel ilkesi olmalıdır: yaratıcılık, süreklilik ve bütüncülük.
Türk-İslam Sentezi gerilimli çelişkiler taşıyan bir ideolojidir. Bu nedenle de islam ögesinin giderek ağırlık kazanacağı söylenebilir. İslam evrensel ve total bir öğretidir. Dünyayı Dar-ül İslam ve Dar-ül Harp olarak görür. Ulus, Ulusal Kültür ve Ulusal Egemenlik İslamın dışladığı kavramlardır. Ciddi bir reform olmadan bu gerilim çözülemez.
"Atatürk Yüksek Kurulu, 20 Haziran 1986 günü Cumhurbaşkanı Evren başkanlığında toplanarak, Türk-lslam Sentezini temel alan
bir kültürün bütün millete kabul ettirilmesine yönelik bir raporu
benimsemişti. " (2000'e Doğru, 25 Ocak 1987).
..."Çağdaş olmayan ve Türk ulusunu ümmetleştirmeye çalışan" bu sentezi ortaya atan kişilerin amacının "Atatürkçülüğü yozlaştırmak, milliyetçilikle ümmetçiliği kaynaştırmak olduğunu belirtiyor ve "bu yüce (!) görevi üstlenen derneğe sınır olur mu" diyerek sözlerini bağlıyor.
Cumhuriyet, 12.4. 1987, Ali Sinnen (Yuntaşlıktan Kulluğa): Yazıda Türk-lslam Sentezi ideolojisinin özgür ve bağımsız "yurttaş" olma bilincinin yerleşmesini önlemeyi, bunun yerine boyun eğen ve sinik "kul" bireyler yaratmayı amaçladığı öne sürülüyor.